Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Cehennem Hakkinda Hersey -5-

> 1 <

FuRKaN216

grup tuttuğum takım
Albay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 7836 ileti
Yer: lere tükürmeyin tükürülcek o kadar surat varken:D
İş: de bu benim profilim:)
Kayıt: 13-12-2006 18:56

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #191472 17-04-2007 20:46 GMT-1 saat    
Zebaniler

Cehennem ehline sonsuza kadar acıyacak, onları ateşten kurtaracak, onlara yardım edebilecek tek bir kişi yoktur. Herşeyden önemlisi Allah onlara sonsuza kadar yardım etmez, onlarla konuşmaz. Unutulmuşluğun, terk edilmişliğin, itilmişliğin ızdırabını yaşarlar. Ayette, "bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur" (Hakka Suresi, 35) diye bildirilir. Tek muhatap olabildikleri önlerindeki sonsuz yaşamlarında kendilerine sayısız azap ve işkenceler uygulayacak olan azap melekleridir: "Zebaniler". Cehennem ehline azap vermekle görevli olan bu melekler bu inkarcılara asla merhamet etmezler. Son derece acımasız, sert, güçlü ve dehşet vericidirler. Alemlerin Rabbi olan Allah'ı inkar edenlerden, hak ettikleri şekilde intikam almak için yaratılmışlardır ve görevlerini kusursuz olarak yerine getirirler. Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:

Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler. (Tahrim Suresi, 6)

Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından. O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız. (Alak Suresi, 15-18)

Kuran'da haber verilen zebaniler, Allah'ın inkarcılar üzerindeki gazabının, öfkesinin ve kahrediciliğinin bir tecellisidirler. İnkar edenleri her yönden en korkunç, en acı, en aşağılayıcı, hor ve hakir kılıcı muamelelere tabi tutarlar.

Cehennem melekleri zebaniler inkarcılara hak ettikleri cezayı ne bir eksik ne de bir fazla, en güzel bir biçimde verirler. Allah'ın adaletinin tecellilerinden olan bu melekler, Allah'ın kendilerine emrettiği görevi yerine getiren mübarek varlıklardır.

CEHENNEMDEKİ MANEVİ AZAP

Cehennemde inkar edenlere yaşatılan fiziksel azabın yanında en az bunlar kadar önemli bir başka azap olan manevi azap vardır. Manevi azap pişmanlık, ümitsizlik, horlanma, aşağılanma, utanç, hayal kırıklığı gibi pek çok ruhi azabı içinde barındırır.

"Kalplere Tırmanan Ateş"

Kendini Allah'a teslim etmemişve O'na iman etmemişinsanların dünyada çeşitli vesilelerle tattığı bir manevi azap vardır. Örneğin çok sevdiği bir yakınını, dostunu, karısını, kocasını ya da evladını kaybeden ve ona bir daha ebediyen kavuşamayacağını düşünen veya çok yakın bildiği, güvendiği birisinin ihanetine uğrayan bir insan acı çeker. İşte bu manevi azap, gerçekte, o insanın kaybettiği veya ihanetine uğradığı kişiyi ilahlaştırmasının karşılığı olarak Allah'ın kalpte yarattığı özel bir azap türüdür. Bu, insanın, Allah'a yöneltmişolması gereken sevgi, hayranlık, takdir, dostluk, bağlılık ve güven duygularını, herşeyiyle Allah'a muhtaç, aciz ve ölümlü bir insana yöneltmişolmasının sonucudur, Bu şekilde, Allah'a, O'nun yarattığı bir kimseyi ortak koşmasının karşılığı olan bir cezadır. Müşrikliğinin cezasını Allah'ın daha bu dünyadayken insana böyle yaşatması, bu insanın ahirete gitmeden önce akıllanmasına ve tevbe ederek yalnızca Allah'a yönelip dönmesine vesile olabilir. Burada ilahlaştırılanın mutlaka bir insan olması da şart değildir. Kişilerin zaafları farklı farklıdır. Mal, mülk, para, servet, itibar, kısaca Allah'a ortak koşulan, şirk koşulan herhangi bir nesne ya da kavram da aynı şekilde ilahlaştırılabilir.

Dünyada bunları kaybetmenin verdiği azap ise yalnızca, cehennemdeki benzerinin çok küçük dozdaki bir yansımasıdır. Bir ibret ve uyarı mahiyetindedir. Ahirete şirk dolu bir kalple gideni ise cehennemde bu acının aslı ve süreklisi beklemektedir. Yalnızca dünyadaki bu manevi azap bile kimi zaman öyle şiddetli olur ki, bu acıyı çeken, kurtulmak için her türlü fiziksel işkenceyi bile bu manevi acıya tercih eder. Hatta ölüp kurtulabilmek için intihar bile edenler olur. Bu tarifsiz acıyı ifade edebilmek için ise müşrik, "yüreğinin yandığını", "ciğerinin yandığını", "içinin yandığını" söyler.

Nitekim Kuran'da cehennem azabının bu manevi yönü dikkat çekici bir şekilde vurgulanarak, "kalpleri yakan bir ateş"ten söz edilmektedir:

Arkadan çekiştirip duran, kaşgöz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;
Ki o, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır.
Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor.
Hayır; andolsun o, 'hutame'ye atılacaktır.
"Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir?
Allah'ın tutuşturulmuşateşidir.
Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar.
O, onların üzerine kilitlenecektir;
(Kendileri de) Dikilip-yükseltilmişsütunlarda (bağlanacaklardır). (Hümeze Suresi, 1-9)

Dünyadaki en şiddetli acı bile zamanla unutulur, belki izleri bir süre devam eder ama, hiçbir zaman ilk günkü şiddetini korumaz. Cehennemde ise bu acı dünyadakinden kat ve kat daha fazla olmak üzere, hem de ebediyen hiç eksilmeden inkarcıların yüreklerine tırmanıp yakar.

Bunun yanı sıra, cehennem ehlinin umutsuzluk, pişmanlık, aşağılanmışlık, öfke, kin ve çekişme duygularının karışımı sonucunda yaşadığı manevi azap da buna katılır ve inkar edenler en az fiziksel olduğu kadar ruhi yönden de işkence çekerler.

Cehennemdeki Aşağılanma

Cehennemle ilgili pek çok ayet, burada inkarcılar için aşağılayıcı, alçaltıcı bir azap olduğunu haber verir. Bu, inkarcıların dünya hayatındaki kibir ve büyüklenmelerine karşılık takdir edilmişbir cezadır.
Dünya hayatında inkarcının en büyük hedeflerinden biri, başka insanların kendisine imrenmeleri, kendisini takdir etmeleridir. İyi bir iş, çocuklar, güzel evler, arabalar ve benzeri dünyevi tutkular insanlara yapılan gösterişle değer kazanır. Nitekim Kuran'da dünya hayatının aldatıcı süslerinin arasında insanların kendi aralarında "övünme"leri sayılır.

İşte, insanların dünyadaki en büyük tutkusu olan bu "övünme" inkarcılar için ahirette şiddetli bir azaba dönüşür. Bu azab, önceden sözünü ettiğimiz fiziksel acıların yanında, aşağılanmayı, hor ve aşağılık kılınmayı da içermektedir. Çünkü inkar eden kişi dünyadayken "Övülmeye layık olan" (Bakara Suresi, 267) Allah'ı unutmuş, buna karşın "kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edinmiş"tir. (Furkan Suresi, 43) Bu nedenle de hayatını Allah'ı övmekle değil, kendisine övgü toplamaya uğraşmakla geçirir. Kendisini yaratan Allah'ın değil, insanların hoşnutluğu üstüne bir hayat kurmuştur. İşte bu yüzden de, en büyük yıkımı insanlar karşısında küçük düşüp aşağılanınca yaşar.

İnkarcı için en büyük kabuslardan biri, başkalarına rezil olma, küçük düşme, aşağılanma halidir. Hatta inkarcılar arasında, diğer insanlara rezil olmamak, aksine, onlardan övgü toplamak için canını bile verebilecek çok sayıda insan vardır. Bu yüzden cehennemdeki birçok azap, bu kabusun üzerine kuruludur. İnkar edenler dünyadaki kibir ve büyüklenmelerine karşılık, cehennemde korkunç bir biçimde aşağılanırlar. Kuran ayetlerinde, bu gerçeğe şöyle dikkat çekilir:

İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, onlara şöyle denir: "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız." (Ahkaf Suresi, 20)

O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, Biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azap vardır. (Al-i İmran Suresi, 178)

Bu aşağılanmanın binbir çeşidi vardır. Cehennem ehline, dünyada hayvanlara yapılan muameleden çok daha alçaltıcı davranılır. Onları aşağılamak için demirden kamçılar, bukağılar ve tasmalar bulunur. İplerle direklere bağlanırlar, boyunlarına tasmalar (bukağılar) geçirilir, ayaklara zincirler vurulur.

Aslında aşağılanmak, cehennem içindeki tüm diğer azaplarla aynı anda gerçekleşir. Örneğin ateşe atılırken de bir yandan aşağılanırlar. Bu büyük horlanma, inkarcıların diriltildikten ve cehenneme götürülmek için seçildikleri andan itibaren başlar.

İnkarcı, bu melekler tarafından milyarlarca insan içinden, alnından ve ayaklarından yakalanır. Kuran'da bildirildiği gibi, "işte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz... (Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar." (Rahman Suresi, 39-41)

Allah'a isyan etmiş, O'nu unutmuşolan kimse, bu şekilde yakalandıktan sonra hayvanlardan beter bir muamele görecek, saçından tutulup yerde sürüklenecek ve cehenneme atılacaktır. Karşı koyamaz, bağırsa, çırpınsa da kimse ona yardım edemez. Bu, sadece çaresizliğin verdiği azabı artırır:
... andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından. O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız. (Alak Suresi, 15-18)

Ayetlerde haber verildiğine göre, inkarcılar "cehennem ateşine 'küçültücü bir sürüklenme ile' sürüklenecekler" ve onlara, "işte sizin yalanladığınız ateşbudur" denecektir. (Tur Suresi, 13-14) Bir diğer ayette haber verildiğine göre de, bu "sürükleniş", "yüzükoyun" olacaktır. (Furkan Suresi, 34)

Cehenneme de aynı şekilde, yüzükoyun olarak atılırlar:
Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır ve onlara "Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?" (denir). (Neml Suresi, 90)

Ateşin içinde yüzükoyun sürüklenecekleri gün cehennemin dokunuşunu tadın" (denecek). (Kamer Suresi, 48)

Oraya girmeleriyle birlikte, aşağılanma daha da şiddetlenir. Çektikleri tüm fiziksel azapların bir de bu yönü vardır. Örneğin ateşe atıldıklarında, yanmanın verdiği acının yanında, bir de aşağılanmanın, horlanmanın, küçültülmenin ızdırabını yaşarlar.

Bir başka surede, inkarcının ateşazabı sırasında nasıl aşağılandığı şöyle anlatılır:

"Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin. Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün; (Azabı) Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun. Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir." (Duhan Suresi, 47-50)

İnkar edenleri aşağılamak için ayrıca özel olarak hazırlanmışkamçılar, tasmalar, bukağılar, zincirler vardır. Kuran'da şöyle buyurulur:

Allah buyruk verir "Onu tutuklayın, hemen bağlayın. Sonra çılgın alevlerin içine atın. Daha sonra onu, uzunluğu yetmişarşın olan bir zincire vurup gönderin. Çünkü, o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı." (Hakka Suresi, 30-34)

Dünyada, vahşi olanlar dışında, hayvanlar bile zincire vurulmazlar. İnsanlardan ise artık insan muamelesi görmeyen ileri derecede tehlikeli akıl hastaları bağlanırlar. Buna karşın, cehenneme gönderilmişinkarcılar, tüm yaratıkların en aşağılarıdırlar. İşte bu nedenle üstteki ayette haber verilen "uzunluğu yetmişarşın olan zincir"e vurulurlar.

Başka ayetlerde bu aşağılatıcı azaptan şöyle söz edilir:
Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler. Kaynar suyun içinde; sonra ateşte tutuşturulacaklar. Sonra onlara denilecek: "Sizin şirk koştuklarınız nerede?" (Mümin Suresi, 71-73)

... İşte onlar Rablerine karşı inkara sapanlar, işte onlar boyunlarına (ateşten) halkalar geçirilenler ve işte onlar -içinde ebedi kalacakları- ateşin arkadaşları olanlardır. (Rad Suresi, 5)
Diğer bazı ayetlerde söz konusu aşağılayıcı azap şöyle anlatılır:
O gün suçlu-günahkarların (sıkı) bukağılara vurulduklarını görürsün. Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateşbürümektedir. (Bu azap,) Allah'ın her nefsi kendi kazandığıyla cezalandırması içindir. Şüphesiz Allah, hesabı pek çabuk görendir. (İbrahim Suresi, 49-51)

… İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. Bununla karınları içinde olanlar ve derileri eritilmişolur. Onlar için demirden kamçılar vardır. (Hac Suresi, 19-21)

Cehennemdeki bu aşağılanmanın inkar edenlerin ruhunda yarattığı karanlık, rezillik, küçülmüşlük ve horlanmışlık dışlarına da vurur. Tıpkı dünyada insanlara rezil olan, onuru ayaklar altına alınan, bütün kişisel hakları tecavüze uğrayan insanların tarifsiz sıkıntılarının yüzlerine vurması gibi. Cehennemde yaşanacak olan aşağılanma da, insanların çehresine etki edecek, yüreklerdeki zillet dışa vuracaktır. Başka bir ayette şöyle buyurulur:

"O gün, öyle yüzler vardır ki, zillet içinde aşağılanmıştır". (Gaşiye Suresi, 2)

Buraya kadar saydığımız tüm bu aşağılanma yöntemlerinin yanı sıra, cehennemde inkarcılar için çok daha çeşitli aşağılanmaların da olacağını unutmamak gerekir. Allah Kuran'da inkar edenler için "aşağılanma", kavramını kullanmışve buna belli başlı örnekler vermiştir. Ancak aşağılanma çok genişbir kavramdır ve insanda dünyadayken bu duyguyu oluşturan herşey, her muamele, her olay bu kavrama dahildir. Cehennemde de belki de binlerce katıyla bulunmaktadır.

Telafisi Olmayan Pişmanlık

İnkarcı, dirildiği andan itibaren yaptığı kahredici hatanın farkına varır. Bu onarılmaz hatanın verdiği pişmanlık dalgası tüm vücudunu kaplar. Büyük bir yıkım yaşar, pişmanlığın etkisiyle kendini yer bitirir.

Dünyada yaptıkları inkarcılara gösterildiğinde, gaflet içinde geçirdikleri hayatlarını telafi etmeye karşı onulmaz bir hasret duyarlar. Geri dönmeyi, kendilerine bir hak daha verilmesini isterler. Dünyada iken birlikte gaflete daldıkları dostlarını, sevgililerini bir daha görmek istemezler. Tüm dostluklar, tüm sevgiler, tüm bağlar kaybolmuştur. Dünyada iken kurmuşoldukları yaşam, yaptıkları işler, evleri, arabaları, eşleri, çocukları, şirketleri, örfleri, gelenekleri, savundukları "dünya görüşü", herşey, ama herşey artık değersizleşmiş, yok olmuştur. Herşey yok olurken, yerine de bir tek azap gelmiştir. Ayetlerde, o günkü yıkımın yarattığı ruh hali şöyle tarif edilir:

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. Onlar dediler ki: "Bu dünya hayatımızdan başkası yoktur. Ve bizler diriltilecek değiliz." Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: Allah "Bu, gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet, Rabbimiz hakkı için" dediler. Allah "Öyleyse inkar edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın" dedi. (Enam Suresi, 27-30)

İnkarcı, içindeki bu büyük yıkıma rağmen, bir yandan da hala kibiri bırakmamakta ve ayette bildirildiğine göre "azabı görünce pişmanlığını gizlemekte"dir. (Yunus Suresi, 54) Bu kibirin canlı kalması, onun için ayrı bir azap kaynağı olacak, cehennemde karşılaşacağı aşağılanma, söz konusu kibir nedeniyle ona tarifsiz acılar verecektir.

Cehennem Ehlinin Birbirleriyle Çekişmeleri

Dünyada iken çok önemli sayılan makam ve mevkilerin, ast-üst ilişkilerinin artık hiçbir anlamı kalmamıştır. Aksine, insanlar liderlerine, liderler de kendilerine bağlananlara lanetler yağdırırlar. Onların bu tartışmaları ve yakınmaları ayetlerde şöyle haber verilmektedir:

Öyle ki (o gün) kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklaşıp-kaçmışlardır... (Bakara Suresi, 166)

(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler. (Bakara Suresi, 167)

Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: "Eyvahlar bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve Resul'e itaat etseydik." Ve dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmışoldular. Rabbimiz, onlara azabtan iki katını ver ve büyük bir lanet ile lanet et. (Ahzap Suresi, 66-68)

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: "Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk. Bizi suçlu-günahkarlardan başka saptıran olmadı. Artık bizim için ne bir şefaatçi var, ne de candan-yakın bir dost. Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik." Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmişdeğildirler. (Şuara Suresi, 96-103)

Böylece, sonsuz azapla karşılaşan cehennem ehli arasında büyük bir çekişme başlar. Herkes birbirini suçlar. Eski dostlar birbirlerine büyük bir kin beslerler. Aralarındaki nefretin tek nedeni dünya hayatındaki dostluklarıdır. Günah işlemede ve din dışı yaşamda birbirlerini teşvik etmiş, inkarda birbirlerinden destek almışlardır. Bütün dostluk kavramları cehennem azabıyla birlikte yıkılır, bütün bağlar parçalanıp koparılır. Bütün bu kalabalığın arasında herkes yapayalnızdır ve biri diğerini lanetler:

(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmişümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmışbir azab ver diyecekler. Allah da "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (Araf Suresi, 38)

İnkar edenler dediler ki: "Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmışolanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar." (Fussilet Suresi, 29)

Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş(teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz? Büyüklenen (müstekbir) ler derler ki: "Biz hepimiz (ateşin) içindeyiz; gerçekten Allah, kullar arasında hüküm verdi (artık)." (Mümin Suresi, 47-48)

Müşrik olan hakim güçlere "İşte bu(nlar) da sizinle birlikte (küfür ve zulümde) göğüs gerenlerdir. Onlara bir merhaba (bile) yok. Çünkü onlar ateşe gireceklerdir." (denilir). (Onlara uyanlar) Derler ki: "Hayır, sizler; asıl size bir merhaba yok. Bunu (azabı) siz bizim önümüze sürdünüz. Ne kötü bir durak." Derler ki: "Rabbimiz, kim bunu bizim önümüze sürdüyse, ateşteki azabını kat kat arttır." Ve derler ki: "Bize ne oluyor ki, kendilerini şerir (kötü)lerden saydığımız adamları göremiyoruz. Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaydı?" Bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir. (Sad Suresi, 59-64)

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <