Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Kur'an'ın "Oku" diye başlamasında ne hikmet görüyo

> 1 <

kdgd_yakup
Ses Etme Sükunet !

grup tuttuğum takım
Yüzbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1789 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 10-12-2006 11:40

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #276658 16-12-2007 13:57 GMT-1 saat    
Kur'an'ın "Oku" diye başlamasında ne hikmet görüyorsunuz?
"İkrâ = Oku" İlâhi emri, O en şerefli varlığın zâtında tecellî ile beşere emanet edilen sonsuz kemâlata muhâtab ve mükellef olmak için bir vazife verme ve bir dâvettir.

Müşâhede edilecek, mânâ ve muhtevası anlaşılacak, anlaşıldıkça da, Hâlık'ın nizam ve kudretinin büyüklüğüne ihtişâm ve güzelliğine vukûf kazanılacak olan bu kâinat, Levh-i Mahfûz'un (1) bir tecellîsi ve yansımasıdır.

Allah, insan hâricindeki canlı ve cansız her varlığı "kalem" olarak vazifeli kılmış, böylece de, her varlık kendisine tevdî edilen, kendisinde tecelli eden vak'aları kaydetmiş ve kaydetmektedir.

Canlı ve cansız her varlık bir kitaptır. Bu îtibar iledir ki, "Gör, müşâhede eyle" suretinde değil de "Oku" şeklinde bir emir vâki' olmuştur. Zîrâ, kitap ancak okunur. Her biri birer kitap olan varlıklar ile dolu ve pırıl pırıl bu kâinat, elbette ve muhakkak ki, ilâhî bir kütüphânedir. İnsandan gayri bütün varlıklar sadece "yazmak" ile mükellef tutuldukları hâlde, insan, hem yazmak ama ve hele mutlaka "okumak" vazifesi ile şereflendirilmiştir.

İlim, kâinatta tecellî ede gelen nizâm ve değişik şekilde tecellî eden şeylerin birbiriyle olan münâsebetlerini idrakdan ve bu idrakların tasnîfi ve bir araya getirilmesinden ibaretdir. Kâinattaki bu nizam, nizamdaki ehemmiyetli hassasiyet ve muvâzene, kat'iyyen rastlantılara verilemez. Binâenaleyh, böyle, bir nizamın elbette bir kurucusu ve vaz'edicisi vardır hem de, varlığı her şeyden daha ayân bir kurucu.

Her nizam, ortaya konmadan önce tasavvur edilir. Tıpkı, kâğıda dökülüp çizilmeden önce bir mimarî plânın, mi'mar dimağında tasavvur edilmiş olacağı gibi... Beşerin kesâfetli yapısı ve düşüncesi, bu tasavvur ve var olmaya nasıl bir şekil verir, o bir tarafa; Kâinat çapındaki bu nizâm, Levh-i Mahfûz ise, Mukayyed nizâm da, Kur'ân-ı Kerim'dir ve Levh-i Mahfûz'un âyinesidir.

Buna göre insan okuyacaktır. Okudukça anlamaya çalışacak, zaman zaman yanlış anlayacak, hatalar yapacak; tecrübelere girişecek; hatâ-sevâb potasından geçirdiği ilim cevherini itimat ve güvenirliğe, emniyet ve sağlamlığa ulaştıracaktır. Bakmak başka, görmek başka; anlamak başka, anladığını kabullenip şuur ve gönlüne mâl etmek başka; bütün bunlardan sonra tatbik etmek başka ve tatbik ettiğini de gayra teslim ve tevdî etmek tamamen başkadır.




* Gıybet çok mühim bir hastalıktır. Kimsenin arkasından konuşmamalıyız. Öncelikle kendi hatalarımızı araştırmalıyız ve bunları telafi yoluna gitmeliyiz. Kendi nefsimizin eksik ve hatasını görmek bizi başkalarının kusurunu araştırmaktan men etmelidir.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <