Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Şiirin Yararı

> 1 <

crazy-charisma07
By The Hayat...

grup tuttuğum takım
Çavuş Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1261 ileti
Yer: Sence ?
İş: Avea-iş
Kayıt: 22-03-2008 15:05

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #334076 15-07-2009 01:07 GMT-1 saat    


Şiirde yarar arayanlar, ne anlıyorlar yarardan? Geçmişten bu yana bu yarar anlayışının dönemine, yerine göre değiştiği görülür. Halk hikâyelerinde düz anlatım şiirle karışıktır. Destanlarda (Dede Korkut Hikâyeleri, Manas Destanı), kahramanlık hikâyelerinde (koçaklamalar), sevda hikâyelerinde (Kerem ile Aslı vb) türkülü hikâyelerde (bozlaklar) şiirin önemli yeri açıktır. Saz şairleri yazdıkları şiirleri, ozanlar, âşıklar anlattıkları hikâyeleri sazlarının eşliğinde dinletirlerdi. Potlaçlarda, öbür törenlerde, hatta düğün derneklerde aranılan kimselerdi ozanlar. Yaptıkları iş bir çeşit seyirlik oyun niteliğindeydi. Destan, hikâye anlatmak için başvurulan bir sanattı şiir. Ozanlar şiirin etkisinden yararlanarak dinleyenlerin hem daha sarsıcı bir güçle duygulanmalarını, hem de anlattıklarını kolaylıkla belleklerinde tutmalarını sağlarlardı.

Maniler ise doğrudan doğruya halkın yaşayışına karışır, âşıkların, ozanların söylemesini gerektirmez. Hıdırellez eğlencelerinde, kadınlar arası toplantılarda niyet çekerek maniler okunur. Ramazan davulcuları, ketenhelvacı, naneşekerci gibi gezici satıcılar manilerden yararlanırlar. Şimdi de çikolataların, şekerlemelerin içinden maniler çıkması bu geleneğin sürüp gitmesidir.

Mevlit törenleri, dinsel açıdan şiirden yararlanmanın en belirli örneğidir. Süleyman Çelebi'nin Mevlit şiiri, Muhammed Peygamber'in doğumunu anlatan dinsel bir şiirdir. Mevlit törenlerde Mevlit'in okunmasını, Yunus'un ilahilerinin okunması izler. Türkülerin, şarkıların sözleri olarak ise öteden beri şiirden yararlanılır.

Anadolu kahvelerinde camlanıp çerçevelenerek duvara asılmış şoförün destanı, tütün destanı, pamuk destanı, ırgat destanı, seçim destanı gibi koşuklar görülür. Pazar yerlerinde satılır bu koşuklar. Aşıklar, bu destanlarda, halka arasında yaygın görüşler düşüncelerle, yergileri dile getirirler. Adeta haberleri eskimeyen bir duvar gazetesi gibi halk bu koşuklan tekrar tekrar okur.

Çağımıza yaklaştıkça politikacıların konuşmalannda sık sık şiire başvurdukları görülür. Konuşmacı, sözlerinin bir yerinde bir iki dizeyi haya fişekleri gibi fırlatıverince çok kez alkışlanır.

Bizim divan şiirimizin hayatla ilişkisi olmadığı için divan şairleri düşüncelerini yayma yolunda şiirden yararlanmazlar. Divan şiiri, özellikle gazellerde, bir bakıma en az yarar güden şiirdir. Divan şairi, gazel yazarken salt söz ustalığına önem verir, bu ustalığı ile duygulandırır okuyucusunu. Mesnevilerde divan şairi halk hikayecisi ile birleşir. Kasidelerde ise şiire yararın karışığı daha belirgindir. Baki, Kanuni Sultan Süleyman'ı övmek için yazar ünlü kasidesini. Üstelik kasidesini Kanuni Sultan Süleyman'a sunarken umduğu, artık çıkar dememiz gereken, bir yarar kollamaktadır. Fuzuli, Su Kasidesi'nde, Nedim, İstanbul Kasidesi'nde, konularının kendilerine düşündürdükleri ile duyurduklarını açıklamak için kullanırlar şiiri. Daha sonra Tanzimat döneminde Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi'ndeki tutumu da budur.

Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal ile şairin düşüncelerini şiirler yayması geleneği girer şiirimize. Daha sonra Hamit, oyunlarında şiirden yararlanır. Tevfik Fikret, Mehmet Akifte ise salt toplumsal sorunların dile getirilmesi için elverişli bir söz sanatıdır artık şiir.

Günümüzde şiirde yarar arayanların, yarardan anladıkları Fikret'in, Akifin anlayışları ile birleşir. Şiirin, toplum sorunlarını açıklığa ulaştıracak bir özü bulunması ille de gereklidir bu anlayışta olanlar için. Kimse büsbütün haksızsınız diyemez bu anlayışta olanlara. Elbette ki şairin de benimsediği düşünceler, inançlar olacaktır. Üstelik o inançları, düşünceleri yaşanılır duruma yükseltecek etkili bir aygıt, yani şiir vardır elinde şairin.

Çağımızın önde gelen özelliklerinden biri de, belli başlı düşün ce akımlarının büyük kütleler arasında yaygınlaşmış olmasıdır. Şiirin dışında çeşitli yayın organları durmadan yayar bu düşünceleri. Bu düşünceleri yayma doğrultusunda incelemeciler, yazarlar, denemeciler, fıkra yazarları, konuşmacılar yoğun bir çaba gösterirler. Oysaki bundan iki yüzyıl öncesine kadar bu görevi adeta yalnız şairler yüklenmişlerdi. Çağımızın politik çatışmaların çağıdır Kendi partilerinin kadrolarında gruplaşan okuyucular, partilerin görüşlerini yayacak şairi eskisinden daha büyük bir istekle baş tacı etmeye hazırdır günümüzde. Öyle olduğu halde, görevine başkalarının ortak çıkması karşısında, şair, bir başka görev seçmiş kendisine. Çünkü büyük kütlelerin çeşitli yollardan algılanarak benimsediği duygular düşünceleri şiirleştirmekle bilinenlerin dışı na çıkamayacağım görmüştür şair. Eski görevini başkalarının da yerine getirebileceğini anlayınca, bu kez salt kendisine düşen bu işleve yönelmiştir. Bazılarının dediği gibi şairin işinin sona erdiği görevini elinden başkalarının aldığı anlamına gelmez bu durum. Bu görevin değiştiği anlamına gelir. Daha doğrusu eskiden de var olan gerçek görevinin dışında,salt kendisine düşen görevinin dışında, şaiir olmayanların yapabilecekleri bir hizmetten vazgeçtiği anlamına gelir. Kütlelerin sahip çıktığı genelleşmiş düşüncelerin, ortak duyguların üstünde yaşadığı çağın anlamım yansıtacak sezgiler, bu sezgileri açıklama gücü gene şairin tekelindedir. Şair dilini, kelimeleri kullanmakta, yaşamı anlamdırmakta ancak iyi şairlerin Yapabileceğini yaparak, toplumda geçmişten beri var olan yerini koruyacaktır. Az aşağıda daha açık belirtmeye çalışacağım şairin bu görevini. Burada önce bu konuyu tamamlayalım: Politikacılar olsun, partiler olsun şairin kendi görüşlerini yaymakta aracı olmasını dilemekte kalmazlar, bu dileklerinde diretirler, bir çeşit baskı yaratırlar. Şiirin yararı, toplumsal görevi üstüne kuramlar öne sürerler. Çoğunlukla kötü, özgünlükten yoksun şairler içtenlikle uyarlar bu baskıya. Kendileri de bağlandıkları partinin görüşlerini benimsemişlerdir. Yazdıklarının doğruluğuna inanmaktadırlar. Öte yandan ellerinden gelebilen de bu kadardır. Yaygın duygular düşünceleri özgünlükten yoksun dizelerle tekrarlarlar. Nedir ki bu kadarla kalsalar kimsenin bir diyeceği olmaz kendilerine. Daha da ileri giderler, kendi yazdıkları şiirlerin yararını öne sürerek, iyi şairlerden daha önemli bir iş yaptıklarına inandırmaya çalışırlar toplumu. Duyarlıkları ancak bu tür şairleri kavrayabilecek okuyucu da bu şairlerin arkasındadır. Yarar çekişmesi böylece sürer gider şiirde. Nedir ki zaman kendi buyruğunda amansızdır. Bu tür beylik duygular düşünceleri çok çabuk yıpratarak etkisiz duruma getirir. O yararlı hizmetler çok çabuk bayatlar.. Gene özgün şiirler korur pırıltılarım. Okuyucu gene yalnız gerçek şiirin sağlayacağı yararın açlığını duyar.

Evet, yarar adına sürülen bütün bu durumları davranışlarını göz önünde tutarak saptamamız gerekiyor şiirin yararını. Önce şu var: Şiir değiştirir insanı. Bir okuyucu sevdiği şairi tanımadan önce başka, tanıdıktan sonra başka bir insandır. Çok sevdiğiniz, sizi sarhoşa çeviren şiirle ilk karşılaşmalarınızı ansıyın. Gece ise uykunuz açılmıştır. Bir daha, bir daha okumak, ezberlemek, yakınlarınıza dinletmek istersiniz okuduğunuz şiiri. Âdeta sevdiklerinizle paylaşmak, birlikte tatmak istediğiniz bir içkidir o anda şiir. Yaşama istekleriniz artmıştır. Sokaklarda dolaşmak, saat ilerlemiş de olsa dostlarınızı, tanıdıklarınızı arayıp bulmak istersiniz. Bu coşku, bir katkıdır yaşamınıza. Şiirin size verdiği coşkunun nedeni, duyarlığınızı dile getirmesi, kendinizde var sandığınız duyguları çözümlemesidir. Diliniz çözülmüş gibidir şiirle. Oysa ki o duygunun daha önceden sizde var olduğunu su götürür bir durumdur. Belki de ilk kez duyduğunuz bir duygudur o. İnandırıcı niteliği ile öteden beri benliğinizde gizliymiş etkisi bırakır sizde. Artık o duygu bir katkıdır tüm duygularınıza. Ya da eski bir duyguyu söküp atarak onun yerini alan bir duygudur. Artık değişmiş, zenginleşmiştir kişiliğiniz. Bunun içindir ki, sevdiğiniz her şair, bir katkı olur kişiliğinize. Sevdiğiniz şairin duygularım kendinizin duygulanmış gibi duyarsınız.

Şiirin, yalnız şiirin yüklendiği bir görev daha vardır toplumda. Şairler her şeyden önce sözcüleridir bir toplumun. Şairler derken, şairleri bilerek öbür edebiyatçılardan çekip ayırıyorum. Romancılar, hikayeciler olsun, tiyatro yazarları, denemeciler, eleştirmeciler olsun, önce şiirde ararlar kısmetlerini. Şiirin üstesinden gelemeyince sonradan yönelirler öbür türlere, içlerinde hiç şiir yazmadım diyenlerin de araştıracak olursanız iyi bir şiir okuyucusu olarak akrabalığı vardır şiirle. Onun içindir ki, şairlerin dışında kalan bütün bu edebiyatçıların yetişmelerinde, ilk gençliklerinde yararlandıkları şairlerin etkilerini, yaşadıktan sürece bütün yazdıklarında sürdürdükleri görülür.

Bir toplumda doğan, gelişen düşünceler, duygular şairleriyle biçimlerini, açıklamalarını bulur. Bir toplum içinde her beğeni, her düşünce akımı, o beğenileri, o düşünce akımlarını açıkça kavramamıza aracı olacak şairler yetiştirir. Eski ile yeni, doğan ve gelişen, önemini, ömrünü tamamlayarak ölen duygular düşünceler bir toplumun şairleri arasından kendi şairini, kendi sözcüsünü seçer; çarpışır; ölen, dönemini tamamlayan duyarlık dünyaları unutulur, silinir, yerini yeni bir duygu, düşünce dünyasın bırakır. Böylelikle toplumların duygu, düşünce yapılan değişir. Yaşanılan dönemde göze çarpmayan, üstünde durulmayan insanın iç dış dünyasının oluşlan bu oluşların altını çizen şairlerle ışığa çıkar. Giderek bir toplumun ortak değilse bile egemen duyarlığı durumuna yükselir. Şairin, insanın iç dış dünyalarının karanlıklarında ilerlerken, çağdaş insan duyarlığım açıklarken, insandaki değişmeyi görüp ortaya çıkanrken tek aracı vardır: Dil.

Günlük yaşamımızda, karşılaşmalarımızda dil anlaşma aracımızdır. Konuşuruz, dertleşiriz, hal hatır sorar, tartışırız. Bütün bu sözlerimiz bir yerde eksiktir. Her konuşma, kullanılan sözcüklerin belirli, alışılmış anlam yükü, söz dizimlerinin yıpranmış eskimiş kalıpları içinde tekrarlandıkça etki gücünü yitirir.Bir çizgiden sonra değişen insanın kendi gerçeklerini, duygularını karşısındakine geçirmesinde yetersiz olur. Şiirin bize yardımı buradadır. Şair dilinin sözcüklerine, yeni söz dizimleri içinde yeni anlamlar, çağdaş yorumlar katar. Değişen bir toplum, öncü, yeni şairlerini anladığı ölçüde daha çağdaş bir toplum çizgisine ulaşır.

Kısacası toplumun dilini, dolaylı olarak da duyarlılığını da canlı tutar şair. Dil ise bir toplumu başka bir toplumdan ayıran,bağımsızlığını kanıtlayan en önemli öğedir.


Necati Cumalı

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken
alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle,
gerçek faziletle süslenip donanmaktır.
Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak,
aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak
şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen
ve buna kesinlikle emin olanlardanım.


‘Ey kahraman Türk kadını!
Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın’


Mustafa Kemal Atatürk

harddunker

grup tuttuğum takım
Yarbay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 4364 ileti
Yer: PRİNKİPO...(İSTANBUL UN İNCİSİ )
İş: ***Yacht&sailing***
Kayıt: 19-03-2007 08:41

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#334088 15-07-2009 04:51 GMT-1 saat    
emeğine sağlık

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


if you need to contact me

My e-mail address is :

My facebook address is :

bağlantıyı göster (facebook ile) bağlantıyı göster (klasik üye girişi ile)

My twitter adress is :

bağlantıyı göster (facebook ile) bağlantıyı göster (klasik üye girişi ile)
> 1 <