Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Fransız Devrimi Çok Geniş

Fransız Devrimi Çok Geniş Hakkında Bilgi - Fransız Devrimi Çok Geniş Nedir Özet


Araştırmalar



FRANSIZ DEVRİMİNİN;
FRANSA DEVLETİ, DÜNYA DEVLETLERİ VE OSMANLI DEVLETİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ








İÇİNDEKİLER

A)FRANSA DEVLETİ’NE FRANSIZ
DEVRİMİNİN ETKİLERİ………………………..1-6
B)DÜNYA DEVLETLERİ’NE FRANSIZ
DEVRİMİNİN ETKİLERİ………………………….7
C)OSMANLI DEVLETİ’NE FRANSIZ
DEVRİMİNİN ETKİLERİ………………………….8






























FRANSIZ DEVRİMİ’NİN
SONUÇLARI
A)FRANSA DEVLETİ’NE FRANSIZ DEVRİMİNİN ETKİLERİ
i)Siyasi Bakımdan
Fransız İhtilali ile miliyetçilik, adalet, eşitlik, hürriyet ve kardeşlik gibi kavramlar ortaya çıkmıştır. Bunlar Franız İhtilalinin en önemli sonuçlarıdır. Varlıklı (parasal yönden) sınıf olan burjuvalardan yeteri kadar vergi alınmasına rağmen 1789 yılında burjuvalardan daha fazla vergi alınması söz konusu olmuştu ve burjuvalar diğer ülkelerden başka olarak sistemli bir şekilde devlet yönetimine katılamıyorlardı.
Hazinesi iflasın eşiğine gelen Fransa kralı 16. Louis’nin 1789 yılında, tam 175 yıldır hiç toplanmamış olan Millet Meclisi’ni toplantıya çağırmasıyla Fransız tarihinin en hareketli dönemi başladı; yüzlerce yıllık mutlak monarşinin karşısında ilk defa ulusal egemenlik düşüncesi dile getirildi, insan haklarından ve insanlar arasındaki eşitlikten söz edildi, nihayet krallık devrildi ve cumhuriyet kuruldu.
Devrimin öngördüğü bütün bu reform ve kurumların yerleşmesi sanıldığı kadar kolay olmadı. Ulusal egemenlikten artık ödün vermek istemeyen devrimciler, şiddetli sindirme eylemlerine girişecek, hatta diktatörlük damgası yiyeceklerdi. Ulusal Konvansiyon bu aşırı eğilimleri gene kendisi bastırdı ve Thermidor Ayaklanması’ndan sonra, aynı hatayı bir daha işlememek için, gereğinden çok tedbirli davrandı. Bu yüzden Directoire dönemi bir geri adım olarak nitelenir. Devrimden ve olağanüstü hükümetlerin sert tedbirlerinden yorgun düşen Fransız halkı, büyük bir coşku ve umutla gerçekleştirdiği devrime sonunda gene kendi elleriyle son verecekti.
Mayıs 1789’da Etats Generaux’nun (millet meclisi) toplanmasından birkaç ay sonra Fransa’da Ancien Regime yıkıldı. Gerçekte Millet Meclisinin toplantıya çağırılmasındaki asıl amaç, ülkenin artık içinden çıkılmaz bir hal almış olan mali sorunlarına çare bulamayan kralın, bu konuda çözüm arayışıydı, ama görüşmeler çok geçmeden reform ve meşruti monarşi tartışmalarına dönüştü. Milletvekilleri devrim değil, reform düşünüyorlar ve kralığa bir anayasa kazandırmak istiyorlardı. Ama toplum düzenini, daha doğrusu imtiyazları tehlikeye atabilecek hiçbir konuda ödün vermeye yanaşmayan kralın uzlaşmaz tavrı ülkeyi devrime doğru sürükledi.



Etats Generaux’yu oluşturan üç meclisten biri olan ve soylular ile ruhban sınıfı dışındaki halk temsilcilerinden oluşan Tiers Etat’nın (Halk Meclisi) kendini 17 haziran 1789’da Ulusal Meclisi, 9 temmuzda da Kurucu Meclisi ilan etmesiyle devrime doğru ilk adım atılmış oldu. Halk temsilcileri, monarşinin egemenliği ilkesine, temsilcisi oldukları halkın egemenliği ilkesine dayanarak karşı çıkıyorlardı. Bu insanlar başkent Paris’te, taşra kentlerinde ve köylerde düşüncelerini yaymaya çalışırken, bazı milletvekileri daha ileri giderek kralsız bir demokratiyi savunmaya başladılar. Artık kurucu meclisin oturumları, kral ve iki meclisten oluşan İngiliz modeli bir meşruti monarşiden yana olanlarla, krala sadece veto hakkı tanıyan tek yasama meclisi savunanlar arasında sürekli tartışmalar geçiyordu. Tek meclisi savunanlar kısa sürede diğerleri üzerinde üstünlük sağladılar ve Kurucu Meclis 1 ekim 1789’da yerini Yasama Meclisin’e bıraktı. 5-6 ekim günlerinde Paris halkı Versailles Şatosu’nu işgal ederek kralı ve ailesini Paris’teki Tuileries Sarayına götürdü. Böylece devrimcilerin rehinesi olan kral, feodal rejimin ve imtiyazların kaldırılması, anayasa, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi gibi yeni bir dünya yaratılacak şartları birer birer kabul etmek zorunda kaldı.
Ekimden itibaren, ülkenin temel kurumlarında yapılan reformlar hızla sürdürüldü. Yüzyıllardır vergi vermemiş olan Kilise bu defa hazinenin açığını ödedi: 2 Kasımda Kilisenin mallarına Fransız ulusu adına el kondu. Bu mallar, devletin basacağı yeni bir banknota teminat olarak gösterildikten sonra satışa çıkarıldı. Yeni yönetimin piyasaya bu yeni kağıt parayı kullanmaya başlayan Fransızlar için artık eski rejime dönüş söz konusu değildi.
Bu arada ülkenin idari sisteminde de ilçe ve bucaklara bölünen illerin kurulmasıyla büyük bir reform yapıldı (1789 yılında Fransa’da 83 il vardı). Bu birimler, faal nüfus tarafından (yalnızca en yoksullar, hizmetkarlar ve kadınlar hariç 4 milyon Fransız) seçilen idare meclislerince yönetilecekti. Adalet mekanizması ve özellikle vergi sistemi yeniden düzenlendi; toprak vergisinin bütün toprak sahiplerinden alınması sağlandı. Meslek loncalarının yasaklanması (Le Chapelier yasası) ve ticaretin serbest bırakılmasıyla ekonomide liberalleşmeye girildi.
Elerinden imtiyazları alınan soylular, mallarına el konulan ruhban sınıfı ve Katolikliğin artık devlet dini olmadığını gören koyu Katolikler devrimi reddettiler. Kralın bu hiç onaylamadığı sistem içindeki yerinden kaynaklanan siyasal sorun ise, olanca ağırlığıyla kendisini hissettiriyordu.






Yasama Meclisi’nin kurulduğu dönemde, ülkenin içinde bulunduğu durum Kurucu Meclis zamanında olduğundan çok farklıydı. Bir yanda devrimcilerin giderek kızışan vaat yarışı, öbür yanda devrim aleyhtarlarının yıkıcı faaliyetleri ve din çatışmaları havayı iyice elektriklendirirken, en inanılmaz taleplerinin dahi gerçekleşebildiğini gören halk da isteklerinde fazla ısrarcı davranmaya başlamıştı: Parisli militanlar, iktidara el koyabilmek için Robespierre’i ve Jakobenleri basamak olarak kullanacaklardı.
Bu sırada Avusturya’ya savaş ilan edilmesi, zaten tutuşmaya hazır olan fitili ateşledi ve Fransa kralı ile ulusu arasındaki son bağları da kopardı. 10 Ağustos 1972 tarihinde ülkede mutlakiyet yönetimine son verildi ve 16. Louis tahttan indirilerek Paris Komünü tarafından tutuklandı. Avusturya’nın ordusu Fransız topraklarına girince, kralın ihanetlerine uğradıklarına inanan ve düşmanın içeriye sızmış olmasından tedirgin olan Parisliler eylülde ayaklanarak hapishanelerdeki bütün tutukluları öldürdüler.
20 eylülde Avusturyalıların Valmy’de durdurulması üzerine Ulusal konvansiyon toplandı ve Fransa’da cumhuriyeti ilan etti. Önceleri bu yeni mecliste çoğunlukta olan Girondin’lerin karşılarına çok geçmeden Montagnard’lar (Dağlılar) çıktı. Girondin’ler, taşradan gelme ılımlı cumhuriyetçilerdi; Montagnard’lar ise, Paris Komünü ile işbirliği yaparak çok radikal ve olağanüstü önlemler alınmasını savunuyorlardı. Bu sıra abaşlayan kralın muhakemesi sırasında Konvaksiyon’un amacı tanrısal haklarla donatılmış bir hükümdar olmadığını halka iyice göstermekti. Ancak bu yargılanma aynı zamanda Montagnard’lar ile Girondin’ler arasında bir iktidar kavgasına dönecekti. Girondin’lerin şiddetle karşı çıkmalarına rağmen Montagnard’lar galip geldi ve kral 16.Louis 21 Ocak 1793’te idam edildi. Bu olay, Fransa’ya karşı bir koalisyon kuran Avrupa ile gerginliği iyice tırmandırdı. Fransız toprakları bu koalisyonun tehdidi altındayken, ülkenin batısında Vendée bölgesinde de köylüler cumhuriyete karşı ayaklandılar. Konvansiyon, kendi halkının üzerine bir ordu gönderdi ve hızla yayılan ayaklanmalar çok kanlı biçimde bastırıldı.
Fransa gerçekten çok kötü günler yaşıyordu:Avrupa Konvansiyonu’nun orduları ülkeyi kuşatmıştı, Vendée’de iç savaş çıkmış ve Konvansiyon’un iki kanadı arasındaki çatışma iyice alevlenmişti. Sonunda olağanüstü önlemler alındı ve 6 nisanda Halk Kurtuluş Komitesi kuruldu. 2 haziran 1973’te Girondinler meclisten saf dışı edildi ve Montagnard’lar iktidarı ele geçirdiler. Bu kargaşa döneminde dış saldırılara karşı koyabilmek için iyice zorlanan hükümet, önce anayasayı askıya aldı, 1793 yılı eylülünde de terör dönemini başlattı. Bütün gençler silah altına alındı, şüpheli görülen yüzbinlerce kişi tutuklandı, binlerce kişi öldürüldü.



Danton’un çevresinde toplananlar, devrim hükümetinin terör politikasını kıyasıya eleştirmeye başladılar. 1973 yılının son aylarında, Fransanın kazandığı zaferle istilacı kuvvetler püskürtüldü ve Robespierre, mecliski ılımlı ve aşırı sol grupların tasfiyesine girişti: Danton ve Hebert ile arkadaşları birbiri ardına giyotine gönderildi. Ama mühaliflerini birer birer ölüme göndermesi, Terör’ün en yoğun döneminde Robespierre’I halkın desteğinden mahrum bırakmıştı. Nihayet Konvaksiyon ona karşı ayaklandı ve 27 temmuz 1794 yılında tutuklanan Robespierre ile yandaşları ertesi gün yargılanmaya bile gerek görülmeksizin idam edildiler.

ii)Edebiyat Bakımdan
Romantizmin yükseliş ve düşüş dönemi oldu. Fransız devrimi, kültürel yaşamda çelişik tepkiler doğurdu. Bir yanda yeniliğin baş döndürücü açılımı vardı, bir yanda da tarihsel süreklilikteki kopuş yazarlarda yalnızlık ve temelsizlik duygusuna yol açmıştı. Bu iki eğilim de, Romantizmin öncülerinden olan Chateaubriand’ın yapıtlarında görülebiliniz. Devrime karşı olan bu yazar, gençliğin yalnızlık ve mutsuzluğunu lirik ve ritmik bir düzyazıyla anlattığı René’yle romantik edebiyat için model oluşturuyordu.

iii)Felsefe Bakımından
Devrimden sonra Fransa’da filozofların ve en üstün eleştirel düşüncenin çağı oldu. Eleştirel düşünce dine ve dinsel doğmalara olduğu kadar, sivil topluma, sivil toplumun örgütlenme biçimine ve temellerine de yöneldi.

iv)Güzel Sanatlar Bakımından
Devrimin etkisiyle zengin burjuvaziyle de uyum içinde olan bir aristokrasinin ince ve daha az gösterişli beğenisiyle belirlendi;bu gelişmede sanat amatörleri, koleksiyoncuları ve tacirleri belirleyici bir rol oynadılar; artık sanata rengini veren, saray değil kentti. Fransız sanatı yayılarak birçok saraya sanatçı gönderdi, taslaklar sundu ve modellik etti.










B)DÜNYA DEVLETLERİ’NE FRANSIZ DEVRİMİNİN ETKİLERİ
i)Siyasi Bakımdan
1789 Fransız Devrimi’nin dünya tarihinde bir dönemi kapayarak yeni
bir dönemi açacak olması, kuşkusuz dünyada birçok örneği olan rejim değişikliklerinin boyutlarını çok aşan sonuçlarından kaynaklanır. Bu devrimle Avrupa’da feodalite dönemi sona eriyor, ilk defa olarak insan ve yurttaşlık hakları gündeme geliyordu: artık bütün insanlar özgür, hukuk ve yasalar karşısında eşit sayılacak, düşünce ve basın özgürlüğü yaşanacaktı. Sıradan yurttaşların kazandığı bütün bu haklar ve bir krallın halkı tarafından yargılanıp idam edilmiş olması, Fransız Devrimi’ni kendi monarşileri için de dehşetli bir tehlike olarak gören bütün Avrupa ülkelerini derinden sarsmıştır. Daha sonra yeni yönetim biçimlerinin ortaya çıkmıştır. Monarşi rejimi yıkıldı ve onun yerine önce meşrutiyet yönetim biçimi daha sonrada cumhuriyet yönetimini esas alan devletler kuruldu. Fransız ihtilalinin getirdiği milliyetçilik fikirleriyle bazı devletler (Rumlar, Sırplar, Arnavutlar, Hırvatlar, Romenler gibi devletler) ayaklanmaya başladı ve sonucunda Rusya, Avusturya, İngiltere ve Fransa’nın desteğiyle bağımsızlıklarını elde ettiler. Daha yeni başlamış olan sanayiyi (özellikle İngilterede) hızlandırdı.

ii)Kültürel Bakımdan
Devrim sırasında İngiltere ve Almanya’ya giden Fransız yazarlar, bu
ülkelerde daha önce başlamış olan Romantizmi geliştirmeye çalıştılar ve Almanya ve İngiltere’de Romantizm ile ilgili kitaplar yazdılar.














C)OSMANLI DEVLETİ’NE FRANSIZ DEVRİMİNİN ETKİLERİ
Fransız ihtilali, Osmanlı devletini hem olumlu hem de olumsuz olarak etkilemiştir.
i)Olumlu Etkileri
Osmanlı Devleti’nde Batılaşma hareketlerine yardımcı olması; bunun sonucu olarak Tanzimat Fermanı ve Kanun-ı Esasi ilan edilmesi, yönetim, askeri, eğitim ve ekonomik alanlarda bir çok yenilikler yapılmasıdır. Bu devirde az sayıda Osmanlı bilgini Avrupa’ya (özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya’ya) gitmişlerdir. Burada bir kaç yıl kaldıktan sonra Osmanlı Devletine geri dönmüşlerdir. Bir çok bilgi öğrenmelerine rağmen Osmanlı Devletinde padişah ve sadrazamlar nedeniyle yeteri kadar reform yapamamışlardır. 1. Meşrutiyet ve 2. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin ana nedeni Fransız İhtilalinin ortaya çıkardığı sonuçlardır.

ii)Olumsuz Etkileri
Fransız Devriminin ortaya çıkardığı milliyetçilik (ulusçuluk) fikirleri Osmanlı Devletinin dağılmasına yol açtı. Osmanlı Devleti, çok uluslu bir devletti. Devletin içinde yer alan Rumlar, Bulgarlar, Arnavutlar, Sırplar, Romenler ve Hırvatlar arasında milliyetçilik akımı hızla yayıldı. Bunun sonucunda, Osmanlı Devletinden ayrılıp bağımsız devletler kurmak için ayaklandılar. Bu ayaklanmaları Rusya, Avusturya, İngiltere ve Fransa gibi devletlerde desteklediler. Osmanlılar, bu ayaklanmaları bastırmaya çalışırken, diğer yandan Avrupa devletleriyle de savaşmak zorunda kaldı. Böyle olunca, ayaklanmalar bastırılamadı ve bu milletler, bağımsızlıklarını elde ettiler. Böylece Osmanlı Devletinin yıkılma süresi kısaldı ve toprak bakımından geriledi.














BİBLİYOGRAFYA
1)AnaBritannica; Cilt:9-17 Robert P. Gwinn, Peter B. Norton, Fred H. Figge.
2)Grolier International Americana Enyclopedia; Cilt:6 Lawrance T. Lorimer, Anne Ranson, Eric Akerman.
3)Tarih Lise 2; Önde Yayıncılık.
4)Büyük Larousse; Cilt:8 Adnan Benk, Aydın Yalkut.
5)Büyük Kültür Ansiklopedisi; Cilt:5 Hakkı Bigeç, Ergun Aymergen, Oğuz Dolun.
6)Meydan Larousse; Cilt:7 Şükrü Baban, Besim Darkot, Nihat Erim.
7)Temel Britannica; Cilt:7 Robert P. Gwinn, Peter B. Norton, Fred H. Figge.







3


2


Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış