Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Haçli Seferleri

Haçli Seferleri Hakkında Bilgi - Haçli Seferleri Nedir Özet


Araştırmalar



 HAÇLI SEFERLERİ

1096 yılında başlamış, 1291 yılında Latin Hristiyanların doğudaki son merkezi konumunda bulunan Akka’dan çıkarılmasıyla son bulmuştur. Avrupa’da başlayan Kudüs’ü kurtarma sloganı ile Türkleri Anadolu’dan çıkarmak ve bütün Ortadoğu’yu ele geçirmek amaçlı siyasî, askerî harekattır.1

Haçlı Seferlerine Doğru

Haçlı Seferleri Fikrinin Doğuşu

Ortaçağ Avrupa’sında siyasî, sosyal, ekonomik sebeplerin teşvik ettiği Haçlı seferlerinin doğuşunda dini sebepler itici bir güç olarak kullanılmıştır.

Bu dönemde Avrupa’da toprak azlığı, yoksulluk ve açlığın yarattığı kargaşa kendini fazlaca hissettiriyordu. Ayrıca ücretli askerlik anlayışı ve kolonizatör taşma hareketleri de kendini göstermeye başlamıştı. Kilise Avrupa toplumu üzerinde en büyük etkiye sahip bulunuyordu. Gücü ve etkisi de giderek artıyordu. Bu ise kilisenin doğuya hakim olma düşüncesini gerçekleştirmek için iyi bir fırsattı. Haçlı fikrinin öncüsü konumundaki kilise bu seferler ile ilgili düşünceleri halk arasında yaymaya başladı. Ve elbette bu yapılırken halk için her zaman iyi bir sömürü aracı olan din ön plana çıkarılıyordu. Diyebiliriz ki kilise siyasî birtakım amaçların gerçekleştirilmesi yolunda seferlere katılacak olanlara günahlarından af ve ahirette mükafat vaad etmiştir. Burada kullanılan slogan da Haçlı seferlerinin hedefini anlatmak yerine aslında bu hedefi kamufle eden “kutsal toprakları kurtarma” sloganı olmuştur.2 XI. Yüzyılın sonunda Avrupa’da Akdeniz çevresinde hâkim bulunan Müslüman gücünün yıkılabileceği ve Anadolu’nun ele geçirilebileceği düşüncesi yoğunluk kazanmış ve üstelik uygun ortam da oluşmuştu. Avrupa yakaladığı fırsatları kullanarak bu amaca ulaşacağına inanıyordu. Nitekim I. Haçlı Seferi sırasında Avrupalılar Urfa ve Antakya’da Haçlı devletleri kurmuşlardır. Henüz ordular Kudüs’e dahi varmadan bu devletlerin kurulmuş olması da asıl maksadı açıkça göstermiştir.

Avrupa’nın hedefini gerçekleştirmesi için XI. yüzyıl sonunda bir fırsat doğmuştu. 1074 yılında Bizans imparatoru VII. Mihail imparatorluğun askerî bakımdan yetersizleştiği ve doğu sınırının güvenliğinin zayıf olduğu düşüncesiyle papa aracılığı ile Avrupa’dan yardım istedi. Bu yardımın Türklere karşı ücretli askerlik olduğunu görüyoruz. Türk ilerleyişinin durdurulamamasından endişe duyan papa VII. Gregorius askerî yardım çağrısını desteklemiş ve fakat yardım gerçekleşmemiştir. 15 yıl sonra papa II. Urbanus ile I. Aleksios Komnenos arasında ücretli askerlik konusu tekrar gündeme getirilmiştir. Bu dönemde Anadolu’da Türk hakimiyeti bozulmaya başlamış ve Melikşah’ın ölümü ile de otorite boşluğuyla beraber taht kavgaları kendini göstermiştir. Böylece Bizans birkaç başarılı seferle Anadolu’da Türk hakimiyetine son verebileceği düşüncesine kapılmıştır. Urbanus imparatorun yardım teklifini kabul etmekle beraber daha farklı bir siyaset izlemeyi seçmiştir. Ücretli asker toplamaktansa batının şövalyelerini, yoksulluk içerisindeki halkı, toprak sahibi olmayan köylüleri, para ve toprak vaadiyle askerî harekata teşvik etmek daha akıllıca olacaktı. Halkı doğuya yönlendirmek için maddî vaadlerin yetersiz kalacağının bilinmesi yapılacak çağrının dinî tatmin içermesi gereğini getirdi. Dolayısıyla seferler İsa aşkı, din uğruna fedakarlık, din kardeşliği kavramlarını temel edinmeliydi.

Çağrı

İlk olarak 27 Kasım 1095’te papa II. Urbanus Clermont konsili esnasında din adamlarını ve halkı Haçlı seferlerine katılmaya çağırdı. Papa bu konuşmasında halka doğu Hristiyanlarının yardıma ihtiyacı olduğunu, onların Türklerin zulmüne maruz kaldığını, zor durumda olduğunu, ayrıca Türklerin İstanbul için büyük bir tehlike oluşturduğunu ve din kardeşliği adına savaşa katılmanın din açısından çok şerefli olduğunu anlattı ve mücadelenin kutsiyetinden bahsetti. Ayrıca bu çağrı konuşmasında papa bu sefere katılacak olanların günahlarının affolunacağını, bu seferin bir hac niteliği taşıdığını ve hacılara daha önceden kilise tarafından sağlanan güvencenin de geçerli olduğunu söylüyordu. Bu yolculuğun asıl amacının hac olmadığı da Urbanus’un keşiş, ihtiyar, hasta ve kadınların sefere katılmalarını istememesinden anlaşılabilir. 3

Haçlı seferleri çağrısının bu denli etkili olmasının sebeplerini şöyle açıklayabiliriz. X. yüzyılda Avrupa’da otorite parçalanarak eyaletlerdeki kişilerin eline geçmiş, toplumda şiddet giderek artmıştır. Bunun üzerine kilise bu durumun önüne geçmek amacıyla Tanrı barışı çağrısını kullandı, fakat bu çağrı pek etkili olmadı. Aynı zamanda ortaya çıkan cluny fikirleri ile reformcular ve papanın da faaliyetleriyle halk arasında Kudüs’e duyulan sevgi giderek yayılıyordu. Bu durumdan faydalanmak isteyen kilise, vaizlerini halkın sahip olduğu şiddet duygusunun yönünü değiştirmekte, İncil’den alınan savaş ve kahramanlık hikâyeleriyle halkın dinî duygularını harekete geçirmekte kullanmaya başladı. Bütün bunlar da halkta güçlü bir inancın meydana gelmesini sağladı. Ayrıca toplumun büyük ailelerden oluşması ve feodal ilişkiler de Haçlı seferleri çağrısının etkili olmasının diğer bir sebebiydi.4 Halk intikam kavramı üzerine yoğunlaştırılıyordu. Bu intikam duygusu Haçlı seferlerinin başlangıcında Yahudi soykırımı şeklinde kendini gösterdi.5 Musevilerin işkenceye maruz bırakılması, malların yağmalanması ve onların öldürülmesi gibi olaylar Fransa’da başlayıp, kısa sürede Avrupa’ya yayıldı. Haçlı seferlerine yapılan çağrıda siyasi amaçların arka plana itilerek din kardeşliği, İsa sevgisi ve intikam gibi kavramların öne sürülmesi katılımın çok daha fazla olmasını sağladı. Bu yolla halk galeyana getiriliyordu. Katılımın çok olmasında, çağrının bu denli heyecan yaratmasında en önemli sebepler daha çok ekonomik ve sosyal sebeplerdi. Bu dönemde Avrupa’da nüfus hızla artıyor, kolonileşme yayılıyor, kuraklık nedeniyle tarımda çöküş yaşanıyordu. 1094 yılında sel ve salgın hastalıklar ve ardından gelen kuraklık ve açlık İncil’de belirtildiği şekliyle “sokaklarında süt ve bal akan” doğuya hakim olmak isteğini artırmış ve teşvik etmiştir. Haçlıların asıl hedeflerinden biri içinde bulundukları sefaletten kurtulmaktı. Halkını doyuramayan ülkede, halk birbiriyle savaşır hâle gelmişti. Musevi soykırımını, Macar topraklarında, Bizans topraklarında tahrip ve hat safhada vahşet ve işkence takip etti.

Bütün bu açıklamalardan sonra Haçlı seferlerinin sebeplerini genel başlıklar altında şu şekilde sıralayabiliriz :

1. Bizans’ın Avrupa’dan yardım isteği
2. Birtakım senyör, dük ve kontların doğudan kazanacakları bir zaferle siyasî güçlerini artırmak istemeleri
3. Doğuya kurulacak Hristiyan krallıklar aracılığıyla papalara karşı içinde bulundukları eziklik
4. Kudüs’ü ele geçirme isteği
5. Cluni tarikatının çalışmaları ve bağnaz Hristiyanların tutucu tavırları
6. Papaların saygınlığını artırabilmek için halkın dinî duygularını sömürmeye çalışmaları
7. Garp kilisesinin şark kilisesi üzerinde hakimiyet kurma isteği
8. Doğu ülkelerinin zenginliği ve buna ulaşmak arzusu
9. Avrupa’nın içinde bulunduğu yoksulluk
10. İpek ve baharat yollarının Türk müslümanların elinde oluşu, bu yolları ele geçirmek arzusu
11. Burjuva sınıfının üstünlük kazanma arzusu
12. Avrupa’da görülen sınıfsal toplum yapısı

Haçlı Seferleri Başlıyor

Pierre I’Ermite’nin Haçlı Seferi

Papa II. Urbanus’un 27 Kasım 1095’teki çağrısıyla fiilen başlayan Haçlı seferlerine katılacakların Haçlı yemini etmeleri ve haç işareti taşımaları gerekiyordu. Doğuda ve batıda pek çok hazırlık yapıldı. Avrupa’dan farklı soylardan gelen sayısız insanın sefere katılmasıyla oluşan ordu I. Aleksios Komnenos’u endişeye düşürdü. Yardım amaçlı da olsa batının barbar kavimlerinin, güvenilmez, disiplinsiz ve para hırsı içinde olmaları sorunlar doğuracaktı. Yerli halkın zarar görmemesi için tedbirler alındı. Seferler için toplanan ilk ordu vaiz Pierre I’Ermite etrafında oluşmuştu. Çapulcu bir kalabalıktan ibaret 20 bin kişilik bu ordu 1 Ağustos 1096’da İstanbul’a ulaştı ve verilen izinle surların etrafına kamp kurdular. Saraya davet edilen Pierre’ye hediyeler sunuldu ve fakat imparator ordunun savaşacak yetenekte olmadığının farkındaydı. Haçlılar her tarafı tahrip ediyorlardı. Böylece imparator asıl ordular gelene kadar alıkoyacağı bu disipline edilmesi imkansız gibi görünen orduyu 6 Ağustosta Kibotos karargahına yerleştirdi. İmparatorun burada beklemelerini söylemesine rağmen Haçlılar yağmaya devam ediyor ve herkesi öldürüyorlardı. Anadolu Selçuklu topraklarına girilmeye başlanmasıyla bir Fransız grup İznik yakınındaki köyleri yağmaladı. Bunun üzerine oluşturulan Alman-İtalyan birliği Kresigordon kalesini alarak, burayı bir üs haline getirmek istedi. I. Kılıçarslan’ın kaleyi geri almak üzere gönderdiği birliğin su kaynaklarını ele geçirmesi üzerine meydana gelen susuzluk Haçlıların teslim olmasını sağladı. Türklerin Kibotos üzerine yürüdüğünü öğrenen Haçlılar 21 Ekim’ de 20 bin kişiyle harekete geçtiler. Fakat Drakon vadisinde 17 bin kişiyle hazır bekleyen Türklerin tuzağına düştüler. Kaçan Haçlılar Türklerin bozgununa uğradı. Kurtulanlar da gemilerle İstanbul’a geri getirildi.























Haçlı Seferlerinin Doğurduğu Sonuçlar

Avrupa’da derebeylik yönetimi zayıflarken, merkezi otoriteler güç kazanır. Haçlı seferleri başlangıçta Anadolu Türklerini olumsuz etkilemiştir. Anadolu Selçuklu Devleti, zayıflamasına karşın Haçlı seferlerine karşı Türk-İslam dünyasını başarıyla korumuştur.

Haçlı seferleriyle beraber Dominican ve Franciscan keşişleri doğuda misyonerlik yapma imkanı bulmuşlardır. İtalyan tacirleriyle birlikte İran’a, Asya içlerine, Çin’e kadar ilerlemişler ve böylece Roma kilisesinin etki alanını genişletmişlerdir. Hristiyanlarla Müslümanlar birbirini daha yakından tanırken, aralarında yıllarca sürecek düşmanlıklar oluşur. Bunun yanında Haçlılarla Müslümanlar arasındaki temaslar, savaşlar ve ticarî ilişkiler dışında kurulmamıştır. Avrupa’da halkın din adamlarına ve kiliseye olan güveni sarsılmış, papalara oranla krallar güç kazanmaya başlamıştır.

Doğu-batı ticareti gelişmiştir. Ve böylece zenginlik artmıştır. Avrupa’da hayat seviyesi yükseldi. Akdeniz limanları önem kazandı. Baharat yolu aracılığıyla üç yüzün üzerinde baharat, egzotik kokular ve boya maddeleri Avrupa’ya ulaştı. Güçlenen kralların aralarında başlattıkları rekabet coğrafî keşiflere zemin hazırladı.

Doğunun bilimsel birikimi, kağıt, matbaa, pusula gibi teknik buluşlar Avrupa’ya aktarıldı. Sanat ve mimarîde doğunun etkisinde kalındı, Avrupa halkı halı, ipek, pamuklu kumaş dokumacılığını öğrendi. Avrupalılar Arap rakamlarını kullanmaya başladılar. Cebir, logaritma ve satranç gibi önemli unsurlar Avrupa’da yer aldı. Tarihî edebiyat gelişti. Doğunun hikayeleri, masalları Avrupa’ya yayıldı. Yani haçlılar aracılığıyla batı, doğunun zenginliğini, sanat ve ilmini tanıma fırsatı buldu.







Bibliyografya:

Demirkent, Işın, “Haçlılar”, TDVİA, XIV, 525-546, İstanbul 1996

Demirkent, Işın, Haçlı Seferleri, İstanbul 1997

Erer, Raşit, Haçlı Seferleri, İstanbul 1948

Köymen, Mehmet Altay, Selçuklu Devri Türk Tarihi, Ankara 1998

Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Işıltan, Ankara 1999

Öztuna, Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul 1963

Runciman, Steven, Haçlı Seferleri Tarihi, çev. Fikret Işıltan, Ankara 1998

Tanilli, Server, Yüzyılların Gerçeği ve Mirası, İstanbul 1984

Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ankara 1962














HAÇLI SEFERLERİ

Haçlı Seferlerine Doğru

_ Haçlı Seferleri Fikrinin Doğuşu

_Çağrı

Haçlı Seferleri Başlıyor

_Pierre l’Ermite’nin Haçlı Seferi

_1. Haçlı Seferi

_2. Haçlı Seferi

_3. Haçlı Seferi

_4. Haçlı Seferi

_5. Haçlı Seferi

_6. Haçlı Seferi

_7. Haçlı Seferi

_8. Haçlı Seferi

_Son Haçlı Seferleri

Haçlı Seferlerinin Doğurduğu Sonuçlar

Bibliyografya

1 Demirkent, I., “Haçlılar”, TDVİA, XIV, 525
2 Oysa ki hedef olarak gösterilen Kudüs, 638 yılında Müslümanların eline geçmiş, bu durum Batı Hristiyanları ve Bizans tarafından kabullenilmişti, bkz. Erer, R. Haçlı Seferleri /bkz. Tanilli, S., Yüzyılların Gerçeği ve Mirası
3 Öyle ki hac bir ibadetti ve ne sağlıklı insanlara ne de hastalara yasaklanamazdı. Bu durum da haccın Haçlı seferlerinin asıl amacı olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
4 Bu tip ilişkiler intikam duygusunu kışkırtıyor, insanların birbirlerine karşı daha çok sorumluluk duymasını sağlıyordu. Bir anlamda kan davası zihniyeti ortaya çıkıyordu.
5 İsa’nın intikamını almak isteyen Hristiyanlar Türkler üzerine yürürken elbette İsa’yı çarmıha gerdiklerine inandıkları Musevîleri de ayrım yapmadan katlediyorlardı.
---------------

------------------------------------------------------------

---------------

------------------------------------------------------------

Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış