Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kültür

Kültür Hakkında Bilgi - Kültür Nedir Özet


Araştırmalar



u
I. BÖLÜM
A. KÜLTÜR

Kültür dediğimiz kavramı tanımlamak oldukça güçtür. Ancak konumuzu bir zemine oturtmak için yine de bir tanımlama yapma zorunluluğumuz ortadadır. Tanımlama aslında tanımlanana yaklaşım biçimini ifade eder. Başka bir deyişle, tanımlama belli bir çerçevenin içinde işleyen bir biçimin getirdiği anlayış biçimidir. Kültür için herkesin kabul edebileceği bir tanımlama yapmak neredeyse imkansızdır. Ancak kültür kavramına yönelik bazı tanımlamalardan yararlanılabilir.
Kültür kelimesinin kökenine baktığımızda Latince “cultura” kavramından geldiği görülür. (GÜVENÇ : 1991, s.12) İlk zamanlarda kültür kavramı bir şeyi ekip yetiştirme ve ya bakma sürecine verilen bir ad olmasına karşın zaman içinde, çeşitli toplum ve topluluklarda ve değişik kişilerce farklı anlamlarda kullanıldı. Başlangıçta kültürün en yaygın kullanıldığı yer Antropoloji’dir. Daha sonra kültürü anlamada ve anlatmada çeşitli yollar denense de sosyolojik olarak kültürü “bir sosyal grubun yaşam şekli” diye tanımlayabiliriz. Kültür kavramı bilgi, inanç, sanat, gelenek, görenek, hukuk ve her türlü alışkanlıkları içine alır. Siegelaub’a göre kültür; “tarihsel olarak saptanmış bir grup ve ya sınıfın kendi maddi ve sosyal varlığını yaratma, yeniden üretme ve gelişmedeki kendine özgü yoludur.”(TOMLİNSON : 1999, s.25) Bu tanımdan yola çıkarak yaratma yolunun belli bir maddi üretimi ve/veya biçimini kapsamadığını, aynı zamanda bilinçli ya da bilinçsiz oluşturulan/edinilen inançların, değerlerin, hislerin, jestlerin, fikirlerin , dil gibi unsurların bir araya gelerek kültürü oluşturduğunu söylemek mümkündür. Kültür konusunda kendisine sıkça atıfta bulunulan Tylor da benzer bir yaklaşımla, kültürü ; “insanın toplumsal bir birey olarak edindiği, bilgi, inanç, sanat, hukuk, gelenek, diğer yetenek ve adetlerinin hepsinin oluşturduğu bir bütün” (İRVAN : 1997, s.34) olarak tanımlar. Netice itibariyle insanlar için önemli olan şey, karmaşık bir bütün olan yaşamın kendisi olduğu için bu görüş daha cazip gelebilir. Kültür kollektivitenin yaşam tarzını tanımlamakta işe yarayan, derleyip toparlayıcı bir kavramdır.
Günlük yaşamda da sıkça yüksek kültür, kitle kültürü, popüler kültür, Türk kültürü, müzik kültürü v.b. ifade biçimleriyle aslında kültürün çözümlenemezliği, betimlenemezliğini de ortaya koymuş oluyoruz.
Çoğunlukla ifade edildiği gibi kültür için zihinsel bir süreç demek bir yönüyle kültür kavramını güdük bırakır. Gerçekte kültür zihinsel bir sürecin yanında yaşanmış ve aynı zamanda yaşanandır. Geçmişten gelen bir takım değer yargılarını görmezden gelemeyeceğimiz gibi, şu an içinde bulunduğumuz dünyada yaşanan ve dolayısıyla yeni bir kültürü de inşa ettiğimiz unutulmamalıdır. Kültür bilinçli bir şekilde seçim yapan ve deneyimlerinden yararlanılan insanlar tarafından inşa edilmesinin yanında, geçmişten gelen bir seçim ve değerlendirmeler bütünüdür.
Kültürün kendisin bir dizi yan anlamı içinde barındıran oldukça geniş bir kavram olması sonucunda bu terimle neyin ima edildiğinin anlaşılması zorlaşır. Ancak kültürle ilgili tüm bu yukarıda söylediklerimiz genelde kültürün 2 temel kullanım biçimi olduğu sonucunu değiştirmez. Birincisi; kavramın sosyoloji ve antropoloji gibi toplumbilimlerde kullanılma biçimidir. İkincisi ise estetik çalışmalarda sanatsal yaratıcılıkla ilgili olan kullanımdır. (TOMLİNSON : 1999, s.32) Ancak ikinci kullanım genişlemeye/genişletilmeye uygun yapısı itibariyle her iki anlamı ve kullanımım da içerir bir mahiyet taşır. Birinci kullanımdakinin aksine ikinci kullanımdaki kültür, sanatsal olanla ilişkilendirildiği içindir ki farklılık arz eder. Şöyle ki, sanatsal demek; beğeniye, tercihe hitap eden demektir ve buradaki bu tercihler kültürün çoğul kullanımını da beraberinde getirir. Böylelikle kültür, ritüelleriyle, gündelik hayatın pratikleriyle, aşağı kültürden yüksek kültüre, seçkinciden popülere değişen beğenileri içeren bir sanatsal alanı ifade eder.
“ Kültürü belirli bir grubun üyelerinin sahip oldukları değerler, izledikleri normlar ve yarattıkları maddi ürünler” (TURHAN : 1969 ,s.58) biçiminde tanımlayan Giddens’ın tanımında toplum ve kültür arasındaki bağ dolaylıda olsa görülür.
Geçmişin kültürel katmanları yerine günümüzde yapısal ve işlevsel tanımlamalar tercih edilmektedir.(GÜNEŞ : 1996, s.52) Eskiden kültürel kategoriler toplumdaki yapının göstergeleri olarak kullanılırdı. Üst kültür, alt kültür, seçkinler kültürü v.b. Şimdilerde ise yaşanan gelişmelere paralel olarak günümüzde kitle kültürü, popüler kültür, tüketim kültürü, medya kültürü gibi kavramlar kullanılmaktadır. Öncenin toplumdaki katmanlaşmaya vurgu yapan kültür tanımları yerini sanayi toplumu olgusuyla birlikte ortaya çıkan kurumsal ilişkiler, bireyin konum ve üretim ilişkilerinden kaynaklanan kültür tanımlamalarına bırakmıştır. Şimdi sıkça tartışılan bu kavramları irdeleyelim.

B. MEDYA VE KÜLTÜR YA DA MEDYA KÜLTÜRÜ
Toplumun kendisi bir iletişim biçimidir. Bir toplum içinde yaşamak, o toplumun metinlerini öğrenmek ve toplumun kendini kavrayışının temelini oluşturan söylemleri anlamaktır. Çoğu kez bu günümüzde iletişim sistemleri ve genel anlamıyla medya aracılığıyla sağlanır. Kitle iletişim araçlarının her türlüsünün çok yaygın olarak görüldüğü bir ortamda iletişim sistemlerinin birincil işlevi ileti aktarmak değil, fakat farklı söylemlerin mücadeleye girişebilecekleri bir alan oluşturmaktır. Kültürel çalışmalar ve medyaya ilişkin yorumlarda üretim biçimlerinden iletişim biçimlerine doğru bir kaymanın gözlemlendiği günümüzde, araç kavramı yani medya “aracılık eden ya da arada bulunan bir aktör ve ya kurumdur”. (KÜÇÜK : 1994, s.78) Ancak bu tanımın başında da söylediğimiz gibi bu durum hemen hemen ortadan kalkmıştır.
Medya Kültürü’nü tek başına ayrı bir kültür olarak ele almak, ifade edebilmek ve üzerinde konuşabilmek için diğer alanlarla ilişkisinin, sınırlarının çizilmesi gerekir ki her iki kavramın karmaşıklığının yarattığı belirsizliklerden dolayı bu mümkün değildir. Ancak medya tarafından yönlendirilen bir kültürel değişiklikten söz etmek daha uygundur. Bu da medyanın yeni dünya düzeninde oynadığı rol hakkında da bize ipucu verici nitelikte ve eski tanımına yeni anlamlar eklemektedir. Weber bu konuda “tekil ya da parçalanmış görünümleri bir tür varsayım içinde odaklama ve ya bir araya getirme biçimdir” demektedir.(TOMLİNSON: 1999, s.99) Bu durumda medya kültürü kavramı içi içe geçmiş anlamlarıyla kullanılabilir.
Medya kültürü adından da anlaşılacağı üzere medya tarafından yaratılan bir kültürdür. Medya kültürü gerçek kültürü hammadde olarak kullanır. Gerçek kültür daha öncede çeşitli tanımlamaları verilen ve hangi anlamı kastedilirse edilsin medya tarafından işlenecek, değiştirilecek bir kültürdür. Bu bağlamda medya gerçek kültürün hem bir yansıması, hem de yeniden şekillendirilmesi olarak görülebilir. Kepplinger medya kültürünü “çeşitli medyanın bir kültüre belirli bir zamanda verdiği imgeler bütünü” (TOMLİNSON:1999, s.86) olarak tanımlar.
Medyanın günümüz insanının dünyaya ilişkin imgeleri yaratmasına katkıda bulunduğu kabul edilen bir gerçektir. Medya kültürü yarattığı ve ifade ettiği, modern günlük yaşamın kendisinden başka bir şey değildir. Rosengren, medya kültürünün kendi içinde birbirine bağlı 3 özelliği olduğundan bahseder. Bunlar; üretim, ürün ve tüketimdir. (POSTMAN:1994, s.95) Bu yaklaşımın da bizi birazdan ele alacağımız bir kavarama “medya emperyalizmi” kavramına götürür. İzlediklerimiz , yaşadıklarımız, görme biçimlerimiz tek biçimli değildir ve hem medyayı kullanan hem de medya tarafından kullanılan çeşitli kurumlar aracılığıyla yorumlanabilirler. Sonuçta modern toplumdaki tüm toplumsal kurumlar medya kültürünün içine çekilmiş olurlar.
Medyanın devreye girmesi ile kültürler arsında bir türdeşleşme ve herkes tarafından kabul edilebilir bir kültür yaratma, kültürün küreselleşmesi/küreselleştirilmesi medyanın enformasyon, eğlencenin üretimi, dağıtımı, tüketimi konusunda yeni bir uluslar arası sistem yaratığı görülmektedir. Kapitalist zihniyetin yaygınlaştırılmasının aracı olarak medya vazgeçilmezdir ve öyle ya da böyle tüm dünyaya damgasını vuran medyadır.
Artık günümüzde medyanın el atmadığı, kentsel ya da popüler kültürün ulaşamadığı bölge hemen hemen yok gibidir. Medya kültürü de bu bağlamda ulus ötesi bir nitelik kazanmıştır. Dünya ölçeğinde faaliyet gösteren dev bütçeli sermaye ve kapitalizm mantığıyla birleşen medya hegemonyacı bir tavırla aynı tutumunu kültür konusunda da göstermektedir. Habermas’ın tabiriyle “artık durum sistem dünyasının, yaşam dünyasını tahakküm altına aldığı bir süreçten ibarettir.” (CHARON:1992, s.103)

C.POPÜLER KAVRAMI VE POPÜLER KÜLTÜR
Popüler bugünkü anlamıyla bir çok kişi tarafından beğenileni ifade eder. Ancak popüler kavramının temelde 2 tanımı olduğu yaygın kabul görmektedir. Bunlardan birincisi ve günümüzde kullanılan anlamı “ yaygın olarak beğenilen, tüketilendir” Bu tanıma Stuart Hall “ticari tanım” diyor.( OSKAY:1982, s.240) İkincisi ise, popüler kültür kavramının babası olarak kabul edilen Herder’e ait bir tanımdır. Bu tanımda da popüler kültür “halka ait olan” anlamındadır.(ALEMDAR-İRFAN: 1994:, s.146) Williams ise bu tanıma “aşağı , değersiz ve güdülenmiş “ anlamlarını da ekler. ( WİLLİAMS : 1993, s.86) Sonuçta bu özellik popüler kültür ile kitle kültürü kavramlarının aynı anlamda kullanılmasına yol açar. Kitle kültürü 19. Yy. sonundan itibaren, gelişmiş kapitalist ülkelerde kitlesel üretim koşullarının ortaya çıkmasıyla birlikte oluşan bir kitleye, kitle toplumuna ait bir kültürdür. Kitle kültürünün bu tanımlanmasında kitle iletişim araçlarının gelişmişlik ve etkinlik düzeyi de unutulmamalıdır. Popüler kültürün bir tarihsel dönemden diğerine geçilirken değişen kültürel biçimler ve pratikler olarak bir tür geçiş dönemi kültürü” olarak düşünülmesi mümkündür.
Mattelart’a göre; “popüler kültür, direnenlerin egemenliğe karşı mücadele edenlerin kültürüdür.”(ÖZBEK:1999, s.126) Bu kültür kendi başına elbette var olmamıştır. Bu anlayışa göre popüler kültür egemen kültüre karşıtlık süreci içinde oluşur ve ancak bu yolla tanımlanabilir.
Popüler kültür konusunda bir çok tartışmalar yapılmış ve hala yapılmaktadır. Ne var ki popüler kültür kolayca tanımlanabilecek bir kavram değildir. Farklı yaklaşımlar, farklı inceleme yöntemiyle farklı tanımlamalar getirmek mümkündür. Bu farklılıkları ve tanımlamaları tek bir çatı altında birleştirmek önemli farklılıkları görmemizi engeller. Aynı zamanda şu da bir gerçektir ki kaçınılmaz olarak popüler kültür geniş bir alanı ifade eder. Evde , işyerinde, günlük yaşantımızda, sokakta, duyduklarımız arasında bir popülerlik , popüler kültür uzantısı vardır. Kitle iletişimiyle ilgili olan popüler kültür egemen olan toplumsal ve ekonomik ilişkileri destekler, onları haklı çıkarır ve sürüp gitmesinde yardımcı olur. Televizyonda yayınlanan macera filmleri, kadınlara yönelik aşk, entrika, melodram dizileri, her gün gözümüzün görebildiği her yerde ( gazete, dergi, bilboardlar v.b.) yer alan cinsel içerikli malzemeler, geniş kitleler tarafından büyük bir istekle ve bilinçsizce tüketilir. Bu popüler bilinci ve popüler kültürü halka ya da kitleye yansıtan medyanın rolü büyüktür. Medya aslında bunları yansıtmakla kalmaz, bize bunları dikte eder. Williams daha iyimser bir düşünceyle, iletişim araçlarının dayatma yerine katma biçiminde çalıştığını (WİLLİAMS : 1993, s.105) söylese de aslında medya hem katma, hem de dayatma biçimini oldukça sık ve hiçbir aracın başaramayacağı şekilde kullanır. Örnek verecek olursak, kentlerde yaygın olan heavy metalcilik gençliğin kendisinde olan ve iletişim araçlarıyla keşfedilen bir kültür değil, iletişim araçlarının etkisi ve gücüyle başka bir kültürden alınıp diğer kültürlere dayatılan bir kültürdür. Burada emperyalist görüngelerin olduğunu da unutmamak gerekir. İtalyan ve İspanyol futbolunun ve bu ülkelerdeki yıldız futbolcuların (medya tarafından yıldızlaştırılan futbolcuların denmesi daha doğru olur) televizyon ile milyonlara tanıtılması, iletişim araçlarının katma görevinin yanı sıra dayatma görevi yaptığına ve bir tür emperyalist bir politika izlediğine en büyük işarettir.


Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış