Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Türk Anonim Edebiyatı

Türk Anonim Edebiyatı Hakkında Bilgi - Türk Anonim Edebiyatı Nedir Özet


Araştırmalar



 Prof. Dr. Erman Artun, “Anonim Türk Halk Edebiyatı Nesri”, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2004, XVI+503 s.
Yard. Doç. Dr. Nilgün ÇIBLAK

Mersin Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
 
 
Prof. Dr. Erman Artun’un Türk Halk Edebiyatına Giriş (2004) adlı kitabının ardından Ekim ayında Anonim Türk Halk Edebiyatı Nesri (2004) adlı kitabı da  Kitabevi tarafından yayımlanarak okuyucunun ilgisine sunuldu. Türk Halk Edebiyatına Giriş adlı kitabında halk edebiyatının kültürel değişim ve gelişim bakış açısıyla genel çerçevesini çizdikten sonra anonim Türk halk edebiyatının manzum ürünlerini tanıtan Artun, Türk Halk Edebiyatı Nesri adlı ikinci eserinde mensur ürünlere yer vermiştir.
Anonim Türk Halk Edebiyatı Nesri, ön söz, kısaltmalar ve girişten sonra beş ana bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde Türklerin tarihleri boyunca etkisi altında kaldığı İslâmiyet öncesi inanç sistemleri, öğretiler ve dinler üzerinde durulmuştur. Bilindiği üzere Türkler, dünya coğrafyası üzerinde sık sık yurt değiştirerek çok geniş bir alana yayılmış, birçok kültür ve dinin etkisi altında kalarak zengin bir kültürel yapıya sahip olmuştur. Bunun sonucunda Anadolu’da, Orta Asya’dan günümüze değişen, gelişen geleneğe bağlı bir halk kültürü oluşmuştur. İslâmiyet öncesi dönemde o günkü inanç sistemlerine, kültür ve geleneklerine dayalı halk kültürü ürünlerine sahip olan Türkler, İslâmiyet sonrasında da eski inanışlarından tamamen kopamamış, bunlara ait birtakım izleri yeni kültür içerisinde yaşatmaya devam etmiştir. İnancın kültürü, kültürün de halk kültürü ürünlerini etkilediği gerçeğinden yola çıkan Artun, bu bölümde eski Türklerin inanç sistemleri, öğretileri ve dinleri hakkında bilgi vererek bunların günümüz Türk halk edebiyatının kollarından birisi olan anonim ürünlere dolayısıyla mensur ürünler üzerindeki etkisine dikkati çekmeyi amaçlamıştır. Buna bağlı olarak eserinde öncelikle İslâmiyet öncesi inanç sistemlerinden Totemizm, Animizm, Şamanizm, Budizm, Zerdüştîlik ve Maniheizm hakkında bilgi verdikten sonra Türklerin daha evvel etkisinde kaldığı semavî dinlerden Musevîlik ve Hıristiyanlık üzerinde durmuştur. Eski Türklerdeki put-fetişler ve kült konusuna da değinen Artun, bugün de çeşitli gelenek ve göreneklerde, anlatılarda yaygın olarak izleri görülen atalar kültü, gök tanrı kültü ve tabiat kültleri hakkında bilgi vermiş, ardından ölüm ve ölüler kültü, sihir ve büyü, falcılık ve kehanet, şekil-don değiştirme, Tanrı’nın insan şeklinde görünmesi, bayram-tören ve ayinler, tenasüh, yağmur taşı ve yağmur tılsımları, havada uçma gibi İslâmiyet öncesi çeşitli âdet, inanç ve pratikleri ele alıp incelemiştir.
Kitabın “Mitten Destana Sözlü Anlatım Ürünleri” başlığını taşıyan ikinci bölümünde mitoloji, destan ve Dede Korkut Hikâyeleri konularına yer verilmiştir. Tarihin en eski dönemlerinde evreni ve evren karşısındaki insanı açıklama gereksiniminden doğan mitoloji, ilk edebî yaratmaların kaynağı olarak kabul edilmektedir. Artun, ilk çağ insanının varoluş ve yaşam kaynağı olarak gördüğü mitosu tanıtarak konuya giriş yapmıştır. Ardından mitlerin birtakım değişikliklerle günümüzde müzik, dans, resim gibi güzel sanatın çeşitli dallarında hâlâ yaşatıldığını, ayrıca mitik törenlerde anlatılan kutsal hikâyelerin etkisiyle meddah hikâyelerinin ve halk hikâyelerinin de kutsal kabul edildiğini, zamanla bu anlatıların içindeki kutsallık taşıyan unsurların unutulması sonucunda masal ve efsanelerin ortaya çıktığını, bunların yanı sıra günümüz doğum, evlenme ve ölüm gibi geçiş törenlerinde de mitolojik etkilerin bulunduğunu belirtmiştir. Bir yaratılışın öyküsü olan mitlerin, yaşatıldığı toplumlarda gerçek kabul edildiğine de değinen yazar, konularına göre bu türü; “ritüel mitosları, orijin mitosları, prestij mitosları, etioloji mitosları ve eskatoloji mitosları” olmak üzere altı grupta ele alıp incelemiştir. Mitlerin tanınmasıyla belirli bir toplumun davranışları, istekleri, zevkleri hakkında bilgi edinmenin mümkün olduğunu belirten Artun, bu türün öğrenildiği ve yaşatıldığı ortamları, gelecek kuşaklara nasıl aktarıldığını, özellikle tedaviye yönelik dinsel törenlerdeki mitlerin rolünü, ayrıca yapısını ve toplum üzerindeki işlevlerini, kozmogoni ve tarihle bağlantısını, tarihî seyir içinde mitlerin yükselişini ve günümüzdeki yerini de açıklamıştır.
İnsanlık tarihinin ilk ürünleri olarak tanımlanabilecek olan mitlerden sonra, çoğunlukla onların izlerini taşıyan ve bir toplumun millet haline gelmesini konu edinen kahramanlık hikâyeleri olan destan ise, ikinci bölümde yer alan en kapsamlı konulardan birisidir. Bu kısımda öncelikle destan hakkında bilgi verilmiş, doğal ve yapma destanlar olarak iki büyük gruba ayrılan destan türleri tanıtılmış, doğal destanların oluşması için gerekli aşamalar; tarihî bir olayın olması, bu olayın meydana gelişinden sonra uzun bir zamanın geçmesi ve bu arada söz konusu olayın halk tarafından nesiller boyu aktarılması, en sonunda da milletlerin bir şairin bütün anlatılanları toplayarak nazım haline getirmesi şeklinde özetlenmiştir. Destanların yazıya geçirilme aşamasıyla ilgili bilgi verildikten sonra bu türün manzum olması, bir milletin millî iradesinin direnme gücünü yansıtması gibi başlıca özellikleri de sıralanmıştır. Destanların olağanüstülüğü; destanlarda olayların geçtiği çevre; destanların konusu, içeriği ve özellikleri buna bağlı olarak öneminden de bahsedilen kitapta, destanların masal, roman ve hikâye gibi diğer türlerle ilişkisi ve destanlardan doğan düşünce ve sanat eserleri üzerinde de durulmuştur. Destanla ilgili bu genel bilgilerin ardından Türk destanları ele alınmış ve Türk destanları dönemleri, konuları ve hacimlerine göre olmak üzere üçe ayrılmıştır. Dönemlerine göre Türk destanları, İslâmiyet’ten önceki döneme ait olan “Altay Destanları, Saka Destanları, Hun-Oğuz Destanı, Göktürk Destanları, Siyenpi Destanı, Uygur Destanları ve Mani Dininin Kabulü” başlıklarında toplanmış; İslâmî dönemde meydana gelenler ise İslâmiyet’in kabulünü, yayılışını ve bu yolda gösterilen kerametleri anlatan menâkıbnâme özelliği gösteren Satuk Buğra Han, Battalnâme, Dânişmendnâme, Saltuknâme şeklinde sıralanmış, burada İslâmî dönemde yer almasına karşılık dinî bir özellik taşımayan Köroğlu’ndan da bahsedilmiştir. Konularına göre Türk destanları millî destanlar, dinî destanlar, kahramanlık destanları, halk destanları olmak üzere dörde ayrılmış; hacimlerine göre Türk destanları başlığında ise destanlar uzunluk-kısalıklarına göre değerlendirilmiştir. Bu sınıflandırmanın ardından Fuad Köprülü, Pertev Naili Boratav ve Özkul Çobanoğlu’nun tasnif çalışmalarının da verilmesi konuyla ilgili çeşitli görüşlerin bir arada okuyucuya sunulması açısından  faydalıdır. Çalışmanın bu kısmında Türk destanlarında dil, şekil ve üslûp; destan anlatıcısı ve dinleyiciler; Türk destanlarındaki eski Türk inançlarının izleri; Türk destan parçalarındaki başlıca tipler ve tip özellikleri; ayrıca başlıca Türk destan motifleri üzerinde de durulmuştur.
İkinci bölümün “İslâmî Renge Bürünmüş Destan ve Hikâyeler” başlıklı kısmında ise Manas Destanı ile Dede Korkut Hikâyeleri’ne yer verilmiştir. Burada öncelikle Kırgızların manzum kahramanlık destanı olan Manas’ın çeşitli rivayetleri hakkında bilgi verilmiş, ardından sıralanan beş rivayet arasındaki farklılıklara değinilmiştir. Manas Destanı’nın bölümleri ve kişileri ele alındıktan sonra da her ne kadar İslâmiyet’in kabul edilmesi, yayılması ve onun uğruna yapılan savaşlar etrafında oluşmasına rağmen eski Türk inançlarından biri olan Şamanizm’in destan üzerindeki izleri tespit edilmiştir. Manas’ta destan geleneği etkisi, başlıca destan motifleri, sosyal yapı, dil ve üslûp özellikleriyle beraber Manas Destanı her yönüyle ele alınıp incelenmiştir.
Türk edebiyatının en önemli ürünlerinden biri olan Dede Korkut Hikâyeleri ise, bilindiği üzere Oğuz boyları arasında geçen 12 destansı hikâyeden oluşmaktadır. Burada Artun, Dede Korkut Hikâyeleri’nin şimdiye kadar tespit edilmiş iki nüshası olan Dresden ve Vatikan nüshalarını tanıtmış, hikâyelerin yazarı ve yazılış tarihinden, söz konusu iki nüsha üzerinde yapılan çalışmalardan bahsetmiş; Oğuzlar’ın iç ve dış mücadelelerinden, doğaüstü varlıklar ve aşk serüvenlerinden oluşan hikâyeleri konuları bakımından incelemiştir. Hikâyelerdeki bilge, alp ve kadın tiplerine değindikten sonra olayların geçtiği mekân ve zaman konusunu ele almış, ayrıca hikâyelerdeki sosyal yapı, hikâyelerin dili ve üslûbu, nazım-nesir yönünden anlatım özellikleri konusunda da açıklayıcı bilgiler vermiştir.
Kitabın “Anlatım Türleri” başlığını taşıyan üçüncü bölümünde ise efsane, masal, halk hikâyeleri ve fıkra türlerine yer verilmiştir. Değişik çevre ve zaman içinde gelişen insan düşüncesinin, dış dünyaya karşı üstünlük sağlama isteğine bağlı olarak şekillendirdiği bazı kavramları, olayları sergileyerek sözlü gelenekte yaşayan anlatım türlerini oluşturduğunu belirten Artun, burada öncelikle efsane türü üzerinde durmuş; efsanenin özellikleri; oluşması ve oluşum kuralları; sınıflandırılması; konuları ve amacı; efsanelerde yapı, dil ve anlatım özellikleri; efsanelerin mit, destan, masal, halk hikâyesi, memorat ve menkıbe türüyle ilişkisi hakkında bilgi verdikten sonra efsanelerde geçen motifleri ele almıştır.
Halkın beğeni süzgecinden geçerek oluşmuş bir diğer sözlü anlatım türü de masallardır. Erman Artun’un kitabında masalın tanımı yapıldıktan sonra masallarda işlenen konu; masalı oluşturan bilinç; masal anlatma geleneği; masalların kaynağı; masal üzerine çalışanlar ve masalların sınıflandırılması; motif yapısı; masallarda yapı ve anlatım; masal olaylarının geçtiği zaman ve mekân, masallardaki tipler; masalın tür olarak önemi; masallarda toplum yaşantısından izler; masalın halk hikâyesi, efsane, destan gibi türlerle benzeyen ya da ayrılan yönleri; çıkış kaynaklarına göre masallar üzerinde durulmuştur.
Destanlarla modern roman arasındaki geçiş döneminde ortaya çıkan halk hikâyeleri de kitapta ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Türk edebiyatındaki halk hikâyesinin yeri konusuna değinen Artun, klâsik edebiyatta hikâyecilik geleneğinden söz ettikten sonra realist halk hikâyeleri hakkında bilgi vermiştir. Halk hikâyelerinin tasnif çalışmalarının da bir bütün halinde yer aldığı kitapta, hikâyecilik geleneğinde anlatıcılar; halk hikâyelerinin konularının kaynakları; konuların eskiliği ve yeniliği; halk hikâyelerinin kültürle bağlantısı; halk hikâyelerinde kişiler, mekân ve zaman; halk hikâyelerinde motifler; şekil ve üslûp özellikleri; halk hikâyelerinin masal, destan, roman ve halk şiiri ile ilişkisi gibi konulara da yer verilmiştir.
Anlatım türleri bölümünde ele alınan son konu, geniş bir coğrafî alanda oluşan yüzlerce yıldan beri sözlü gelenekte yaşayan fıkralardır. Tarihî seyir içerisinde fıkra türünü tanıtan Artun, fıkraların yapısı, fıkralarda kişiler, olayların geçtiği zaman ve mekân, fıkraların sınıflandırılması, konuları, fıkra tiplerinin değişmesi, fıkraların dili, diğer türlerle ilişkisi ve belli başlı fıkra tipleri üzerinde durmuştur.
Dördüncü bölümde “Türk Seyirlik Oyunları” ele alınıp incelenmiştir. Oyun ve dans kavramlarını açıklayarak bunların tarihsel gelişimini özetleyerek konuya giriş yapan Artun, dinsel oyun ve dernek danslarından “taziye”, “sema” ve samah (semah)” üzerinde durmuştur. Daha sonra tiyatronun kökeni ve kaynakları konusunu açıklığa kavuşturmuş, geleneksel Türk tiyatrosunun (halk tiyatrosunun) gelişimini, türlerini ele alarak halk tiyatrosunun “kukla, karagöz, ortaoyunu, meddah, hokkabazlık, tuluat” gibi türlerini adı, tarihçesi, malzeme ve tekniği, karakterleri, içeriği, bölümleri, dil ve üslûp özellikleri vb. yönlerden ele alıp incelemiştir. Burada Anadolu’nun zengin kültür yapısı içinde köylerde yılın belirli günlerinde oynanan köy seyirlik oyunları da, tarihçesi, işlevi, oynanma zamanı, oynanma nedenleri, içeriği, teknik özellikleri ve kişileri bakımından değerlendirmeye alınmıştır.
Dördüncü bölümün sonunda teknolojik gelişmelere bağlı olarak sosyo-kültürel hayatta meydana gelen değişimlerin, geleneksel değerlerimizi olumsuz yönde etkilediğine dikkati çeken Erman Artun, günümüzde toplumsal gelişim ve değişime uyum sağlayabilen bireylerin yetiştirilmesinde, bireylere kazandırılması gereken temel becerilerin yanı sıra ulusal değerlerin ve ulusal kültürün korunmasının gerekliliğine de işaret etmektedir.
Sözlü gelenekte yaşayan söz konusu ulusal değerlerimizden örnekler ise kitabın beşinci bölümünde “Türk Halk Edebiyatı Nesri Metinlerinden Örnekler” başlığı altında verilmiştir. Bu bölümde 16  destan örneği, 20 efsane, 2 Dede Korkut Hikâyesi, 7 masal, 2 halk hikâyesi, 42 fıkra, 5 meddah hikâyesi, 1 Karagöz oyunu,1 orta oyunu, 8 köy seyirlik oyunu örneği verilerek, inceleme bölümlerinde yer alan türlerin daha iyi tanıtılmasına katkı sağlanmış, ayrıca okuyucunun zahmetsizce ilgili metin örneklerini bir arada bulabilmesine olanak tanınmıştır.
Kitap, konuyla ilgili kapsamlı bir kaynakça ile kullanımı işlevsel hale getiren dizin kısımlarıyla son bulmaktadır.
Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Erman Artun, uzun yılların akademik deneyimi ve bilgi birikimiyle yazdığı  “Anonim Türk Halk Edebiyatı Nesri” adlı kitabıyla Türk halk edebiyatı alanında özgün ve son derece yararlı bir çalışma ortaya koymuştur. Anonim Türk halk edebiyatı türlerini  tarihî seyir içerisinde kapsamlı bir şekilde ele alıp inceleyen ve örnekleriyle beraber bir arada veren bu çalışmanın, önümüzdeki dönemlerde anonim Türk halk edebiyatı nesri konusunda nitelikli bir başvuru kaynağı olacağını düşünüyoruz.       
       NEFES

Beylerimiz elvan gülün üstüne
Ağlar gelir şahım Abdal Musa'ya
Urm abdalları postun eğnine
Bağlar gelir şahım Abdal Musa'ya

Urum abdalları gelir dost deyü
Hırka giyer aba deyü post deyü
Hastaları gelir derman isteyü
Sağlar gelir bizim Abdal Musa'ya

Hind'den bezirganlar gelir yayınur
Aşık olan bu meydanda soyunur
Pişer lokmaları açlar duyunur
Toklar gelür pirim Abdal Musa'ya

İkrarıdır koç yiğidin yuları
Fakjhleri çeksem gelmez
İleri Akpınar'ın yeşil güllü suları
Çağlar gelir pirim Abdal Musa'ya

Meydanında dare durmuş köçekler
Çalınır koç kurbanlara bıçaklar
Döğülür kudüm açılır sancaklar
Erler gelir pirim Abdal Musa'ya

Kılıç sallar Yezidlerin kasdına
Ali Zülflkar'ın almış destine
Tümen tümen genç Ali'nin üstüne
Erler gelir şahım Abdal Musa'ya

Her matem ayında kanlar dökülür
Demine Hü deyü gülbank çekilir
Uyandırıp Hak çırağı yakılır
Erler gelir şahım Abdal Musa'ya

Benim bir isteğim vardır Kerim'den 
Yezit bilmez erenlerin sırrından 
Kaygusuz'um cüda düştüm pirimden 
Erler gelir şahım Abdal Musa'ya

Bin batmandan olsa kazan
Ustager degil mi düzen
Hayranlik esince cana
Bengilik de gereg olur
         

ANTALYA-MANİLER

1. Giden kayık durur mu
Bize eden bulur mu
İkimizde bir boyda
Acep kısmet olur mu.
2. Ay elmasım elmasını
Sen elmastan kalmazsın
Hangi bağın gülüsün
Açar açar solmazsın.
3. Sandık üstünde sandık
Baştan aşağı yandık
Tuttukta gönül verdik
Adam evladı sandık.
4. Karşıya kaban derler
Keçiye yaban derler
Ne kadar güzel olsan
Adına çoban derler.
5. Patatesi haşladım
Doğramaya başladım
Akşam yarim gelince
Ağlamaya başladım.
6. Lahanayı haşladım
Doğramaya başladım
Vay ben seni görünce
Ağlamaya başladım,
7. Lahanayı haşladım
Doldurmaya başladım
Vay ben seni görünce
Ağlamaya başladım.
8. Karanfilim biçim biçim
Ağlarım için için
Neden ağlan dersen
Ağlarım bir yar için.
9. Kahveyi pişiririm
Korkarım taşırının
Yarim geldi deseler
Aklımı şaşırırım.
10. Ak koyun meler gelir
Dağları deler gelir
Dağda kızların
Aklına neler gelir.
11. Bir taş attım dereye
Kız çıktı pencereye
Kız Allah'ı seversen
Al beni içeriye.
12. Ayva attım nar geldi
Fındıktan yar geldi
Bir öptüm bir ısırdım
Al dudaktan kan geldi.
13. Mektup yazdım acele
Al eline hecele
Mektup benim vekilim
Al koynuna gecele.
14. Dağın başı kestane
Dökülür tane tane
Dünya dolu yar olsa
Alacağım bir tane.
15. Makinemin ipliği
Sökülmüyor diktiği
Benim sevdiceğim
Alanya'nın kekliği.
16. Bahçelerde bal kabak
Gülüm var tabak tabak
Sen beni beğenmiyon
Aldığın mataha bak.
17. Bahçelerde bal kabak
Gülüm var tabak tabak
Seni almam diyordun
Aldığın mataha bak.
18. Keçi vurdum bayıra
Kımır kımır yayıla
Benim gönlüm sende yok
Allah beni senden ayıra.
19. Çarşı çamur olur mu
İmam cavır olur mu
İmam cavır olursa
Allah gayıl olur mu.
20. Gül koydum gül tasına
Koydum yar odasına
Dilberin çelenk lazım
Alnının ortasına.
21. Sarı kız evden gelir
Kokusu bağdan gelir
Sarı kızın selamı
Altı aylık yoldan gelir.
22. Devem gider hecin gibi
Bıyıkları var sicim gibi
Ağla nazlı suna
Anamla bacım gibi.
23. Deniz dibi aynalı
Şu oğlana varmalı
Oğlan kendisi güzel
Annesi olmamalı.
24. Evlerinin önü katran
Çam dallarına oturan
Herkesin kader yazış,
Anneyle babadan ayıran
25. Sıra sıra kazanlar
Kara yazı yazanlar
Evlat yüzü görmesin
Aramızı bozanlar
26. Kara kara kazama
Karayazı yazanın
Evlat yüzü görmesin
Aramızı bozanlar
27. Kara kara kazanır.
Kara yazı yazanım
Ölmesinde sürünsün
Aramızı bozanlar
28. Karşıda çeşme
Derdimi deşme
Alacaksan al beni
Ardıma düşme
29. Bize geldik size geldi
İnci mercan dize geldik
Başlar tacı iki gözüm
Arz eyledik size geldik
30. Ayva sarılarına
Kovan arılarına
Mevlâm sabır versin
Asker yari olanlara.
31. Karşıdan gelenlere
Gaz koydum fenerlere
Annem beni verici
Askerden gelenlere
32. Kaleden indim ancak
Elimde yeşil sancak
Ne kız aldım ne gelin
Ateşine yandım ancak.
33. Karanfilin filizi
Kim bilir kalbimizi
Ufacıktan yel esti
Ayırdı felek bizi.
34. Masa üstünde hıyar
Boyu boyuma uyar
Halimem benim oldu
Ayırmaya kim kıyar.
35. Bahçelerde hıyar
Boyu boyuma uyar
İki gönül bir olunca
Ayırmaya kim kıyar.
36. Altın tabakta hıyar
Boyun boyuma uyar
İkimizde bir boydayız
Ayırmaya kim kıyar
37. Pencereden kuş uçtu
Mendilim suya düştü
Ağla gözlerim ağla
Ayrılık bize düştü.
38. Martinimi yağlarım
Kılıcımı bağlarım
Askerliğe can kurban
Ayrılığa ağlarım
39. Bir elinde sazı
Çalar bazı bazı
Kız ananı kandır
Baban dünden razı.
40. Ay aydındır varamam
Dile destan olamam
Ay buluta girince
Bağlasalar duramam.
41. Saçım örük örüktür
Al yanak gölgeliktir
Şahin yuvası gibi
Bağrım delik deşiktir.
42. Bekçiniz kapıya geldi
Cümlenize selam verdi
Darılmayın iki gözüm
Bahşişini almaya geldi.
43. Denizin dibi mildir
Sözü söyleyen dildir
Bir sen söyle bir de ben
Bakalım yangın kimdir
44. Gemi gelir yanaşır
İçi dolu çamaşır
Alanya kızlarına
Bakan gözler kamaşır
45. Al çuha boydan artar
Yüzük parmağı tartar
Benim yarim çok güzel
Baktıkça ömrüm artar
46. Camı cama çatarlar
Bana kurşun atalar
Benim yarim yok diye
Bana çalım atarlar
47. Bahçelerde maydanoz
Maydanozu yoldunuz
Benim kara sözlüm
Bana çok sordum.
48. Bahçelerde maydanoz
Meclis mi kurdunuz
Benim nazlı yarimi
Bana çok mu gördünüz
49. Vur davulcu inlesin
Aşık olan dinlesin
O yar sevdiğini almazsa
Bana evlendim demesin.
50. Harmanda malama
Kömür gözlüm ağlama
Ben buralı değilim
Bana meyil bağlama.
51. Yaradan yaradan
Tabib anlar yaradan
Cümlenin ver muradın
Bana da ver yaradan.
52. Tarla bostan istiyor
Dibi çapa istiyor
Çok söylenme kaynana
Başın sopa istiyor.
53. Gökte uçar teyyare
Selam söylen o yare
Benden ona fayda yok
Başına bulsun çare.
54. Gemi geliyor gemi
Denizi yara yara
Kız ben seni alacağım
Başına vura vura
55. Karanfili kurutmadım
Yar seni unutmadım
Seni sevdim seveli
Başka yar tutmadım.
56. Bahçelerde firari
Gel git ellerin yari
Sen bana yar olmazsın
Başka yerden bul bari.
57. Harmanlarda olur set
Yağdı yağmur bereket
Kalbimi çalan güzel
Baygın gözlü mürüvvet.
58. İsimiz umutlu olsun
Ömrümüz hep mutlu olsun
Davulcunuz bahşiş ister
Bayramınız kullu olsun.
59. Ahtım vahtım
Evlenme vaktim
Yok mu beni alan
Bekarlıktan bıktım.
60. Bu aya sultan ay derler
Kaymak ile baldan yerler
Ezelden adet kılınmış
Bekçiye bahşiş verirler.
61. Hoppala yavrum hoppala
Davul çaldım topala
Topal kızımı kaçırır
Belen belen aşırır
62. Okudum yazı var
Alnımda yazı var
Bu ömrümüz bitiyor
Belki kışı yazı var.
63. Bahçelerde gezerim
İnci mercan dizerim
Yallah billah enişte
Ben ablamdan güzelini.
64. Odam kireç boyalı
İçi bülbül yuvalı
Böyle sevda görmedim
Ben anamdan doğalı.
65. Fasulyeyi kuruttum
Pişirmeyi unuttum
Gel yarim buluşalım
Ben annemi uyuttum
66. Keten bezi uçurdum
Yarim elden kaçırdın
Eller yarim dedikçe
Ben göğsümü geçirdim
67. Pencereden sarkmış
Sarı üzüm salkımı
Çıkarın dostlar sevdiğimi
Ben kaybettim aklımı
68. Dut dibinde bulgurum
Ben bir yare vurgunum
Yar beni almazsa
Ben kendimi vururum
69. Derelerin tozuyum
Ben kurbanlık kuzuyum
Sen beni bilemedin.
Ben komşunun kızıyım.
70. Karanfilim desteyim
Bülbülüm kafesteyim
Selam söyle yare
Ben ölmedim hastayım.
71. Maydanoz desteyim
Sümerbank basmayım
Ana doktor çağırma
Ben sevda hastasıyım.
72. Kırk yılın kıtmırıyım
Koca taş in kefiriyim
Bunca yıldır bekliyorum
Ben şaşkının biriyim.
73. Kale kaleye karşı
Kalenin altı çarşı
Sen gölgede yatarken
Ben yandım güne karşı.
74. Gülistana gül gerek
Her güle bülbül gerek
Sencileyin güzele
Bencileyin yar gerek.
75. Karpuz kestim yiyen yok
Halin nedir diyen yok
Bu ateşten gömleği
Benden başka giyen yok.
76. Sofraya koydum meyva
Beş armut beş ayva
Kurban olduğum
Allah Beni al eşim alma.
77. Ala dağın armudu
Anan baban varmıydı
Anan baban olsaydı
Beni bu yerlere kormuydu
78. Evlerinin önü kesme
Başına oturup dallarını kesme
Kendine arkadaş bulup ta
Beni selamından kesme.
79. Soba başında bir güzel
Isındıkça gözün süzer
Ele güzel belki ama
Beni kalbimden üzer.
80. Kara kuşu vurdular
Kanadını kırdılar
Kör olası zalimler
Beni yardan ayırdılar.
81. Dut ağacı durulur
Su dibine kurulur
Eller kardeş deyince
Benim boynum burulur.
82. Karyolamda tarağım var
Sana söyleyecek sözüm var
Söylemeye utanıyorum
Benim sende gözüm var.
83. Gökteki yıldızları
Sayarım elli elli
Herkes alsın yarini
Benim sevdiğim belli
84. Mendil aldım kırkbeşe
Yüzünü serdim güney.
Senin yarin gülse
Benim yarim menekşe
85. Bal idim pekmez oldun
Kurudum tütmez oldum
Bir milyonluk kız idim
Beş para etmez olanı.
86. Duvardan kedi atladı
Bekçinin ödü patlat
Merak etme bekçi baba
Bey kesesini yokladı
87. Gökte yıldız ellidir
Ellisi de bellidir
Su içen kedinin
Bıyığından bellidir
88. Ağlarım yazım gider
Dursam yoldaşım gider
Geçmezem nazlı yardan
Busemde başım gider
89. Bahçelerde lahana
Boyu benzer fidana
Yavrum üç gül yitirmiş
Bin lira var bulana
90. Tabakamda tütün yok
Akıl başta bütün yok
Alır seni kaçardım
Bindirecek atım yok.
91. Gülüşerek koşalım
Dağları dolaşalım
Sen yağmur ol ben rüzgar
Bir akşam kavuşalım.
92. Oğlandır oktur
Her evlerde yoktur
Kızdır nazdır
Bir çuval altın azdır.
93. Sigaranın incesi
Gel gönül eğlencesi
Bir akşam gel bir sabah
Bir de cuma gecesi.
94. Denizde urganım var
Kadifeden yorganım var
Şu kız benim olsa
Bir deve kurbanım var.
95. Turnamın kanadı
Evvelden belik
Yalan dünya dedikleri
Bir gölgelik.
96. Koyun sürdüm yamaca
Dolan gel dolamaca
Ben bir kız kandırdım
Bir kaşık bulama
97. Balıdım pekmez oldur
Gülüdüm kokmaz oldum
Bin liralık kızıdım
Bir kuruş etmez oldum.
98. Tüfeğim dolu saçma
Gel yarim benden kaçma
Yedi yerde yaranı var
Bir yarada sen açma.
99. Yüce dağ başında yatan evliya
Bir kuş geldi kondu bizim avluya
Üç dileğim vardı Ulu Mevla'ya
Biri evlat, biri devlet, biri yar.
NİNNİ
Dandini dandini danalı bebek
Elleri kolları kınalı bebek
Benim de yavrum cicili bebek
Uyusun da büyüsün ninni...
Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı...
Lahanayı yemez kokunu yer
Benim de kuzum lokum yer
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni...
Asmaya kurdum salıncak
Eline de verdim oyuncak
Yine de uyumadı gitti
Şu küçücük yumurcak


©©©©©©©©©©©
Dandini dandini destana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı
Lahana da yemez
Kürkünü yer
Benim yavrum lokum yer
Ninni, ninni.
©©©©©©©©©©©
Gökte yıldız oynuyor
Gözüm yavruma doymuyor
Ellerde yavruma doymuyor
Ellerde yavru çok amma
Benim yavrum uyumuyor
Ninni, ninni bebeğim ninni
©©©©©©©©©©©
Ninnilerin benim olsun
Uykularım senin olsun
Akan sular ömrün olsun
Ninni yavrum, kuzum ninn
©©©©©©©©©©©
E. E. Esine
Yavrum gitti teyzesine
Teyzesi çok kibar hanım
Altın koymuş çevresine
Uyusun da büyüsün ninni,
Tıpış tıpış yürüsün ninni
©©©©©©©©©©©
Çocuğum geceler yatağın
Çağırır bir ninniye vücudunu
Bu sesler gecelere
Sanki bir ninni söyler
Gece ninni gibi dinler
Uyusun da büyüsün ninni.
©©©©©©©©©©©
E çeker e çeker
Kuyulardan su çeker
Benim yavrum büyüyünce kadar
Zavallı annesi ne çeker
©©©©©©©©©©©
Karga seni tutarım
Kanadını yolarım
Yelpazeler yaparım
Hanımlara satarım.
Uyuyacak yavrum ninni
Büyüyecek yavrum ninni
Ninni benim yavruma ninni
©©©©©©©©©©©
Dandini, dandini
Dan kuşu
Yüksek saraylar kuşu
Çalılıktır yuvası
Mama getiririr yavruma
Bey babası
©©©©©©©©©©©
NİNNİ
Dandini dandini danalı bebek
Elleri kolları kınalı bebek
Benim de yavrum cicili bebek
Uyusun da büyüsün ninni...

Dandini dandini dastana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı danayı
Yemesin lahanayı...

Lahanayı yemez kokunu yer
Benim de kuzum lokum yer
Uyusun da büyüsün ninni
Tıpış tıpış yürüsün ninni...

Asmaya kurdum salıncak
Eline de verdim oyuncak
Yine de uyumadı gitti
Şu küçücük yumurcak




Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış