Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Türklerin Dunya Medeniyetine

Türklerin Dunya Medeniyetine Hakkında Bilgi - Türklerin Dunya Medeniyetine Nedir Özet


Araştırmalar



 TÜRKLERİN DÜNYA MEDENİYETİNE KATKILARI
Türkiyemizin borçlu, ekonomimizin sıkıntılı olması insanlarımızın morallerini bozmaktadır.Aslında ülkeler arasındaki zenginliğin karşılaştırılması için evrensel değerler sadece milli gelir hesapları değildir. Böyle bir bakış çok dar görüşlülük olur. Bir insanın hayatında sadece gelir değil; aynı zamanda i erisinde adığı çevre, hayat süresi ve sağlık, ailesinin parçalanmasına, şiddete, uyuşturucuya, suça karşı korunma hürriyeti gibi etkenler çok önemlidir.
Ancak, çok güzel bir tarihi geçmişe sahip olan Türkler için bugünkü konumları, elbette arzu edilmeyen ve kabul edilemez bir durumdur.
Çünkü Türkler, tarihte görülen en eski milletlerdendir. Kesin belgelenen tarihe göre Türkler ikibin yıldır dünya medeniyetine maddi ve manevi anlamda çok ciddi katkılar yapmışlardır. Fransız Türkolog Jean Paul Roux bu konuda şöyle diyor :” Türklerde imparatorluk kurma eğilimi vardır. Türkler, kelimenin tam anlamıyla yeryüzünün imparatorlarıdırlar.”Fransız Türkologun diğer bir önemli tesbiti de şöyledir :” Türklerin dünya medeniyetine yaptıkları en önemli katkı, halkların bir arada ve barış içerisinde yaşayabileceklerini uygulamalı olarak insanlığa göstermeleridir.”
Bir Türk olarakben kendimi böylesine hoşgörülü ve büyük eserler vermiş bir medeniyetin varisi olarak görüyorum. Benim görevim bu güzel medeniyetin maddi ve manevi unsurlarını geliştirerek gelecek nesillere aktarmaktır.
Bu tarihi gerçekleri birkısım insanımız yeterince bilmemektedir. Gelişmiş ülkelerin de sadece perde önündeki güzelliklerini görmektedir. Böyel olunca sanki dünya kurulduğundan beri milletlerin durumu hep bugünkü gibiymiş şeklinde değerlendirerek kendini küçümsemektedir.
Halbuki 1400 lü yıllarda Avrupa, yüzlerce devletcikten oluşuyordu. Birbirleriyle sürekli ve acımasızca savaşan gayri medeni bir konumdaydılar. İlimde, teknikte, mimaride ve kültürde Türklerden gerideydiler.
1492 ve sonrasında yapılan keşifler Avrupa için büyük bir mucize niteliğindedir. Dünyanın o güne kadar bilmediği Amerika kıtası ve Afrika’nın büyük bölümü Batı Avrupa’nın yirmi katı büyüklüğündeydi. Bu bölgelerdeki halk baruta sahip olmadığı gibi, kılıçları bile yoktu. Bu durum keşiflerin mucizesinin önemini daha da artırmıştır.
Bu mucize keşiflere ve karşılaştıkları medeniyetleri yok edercesine sömürmelerine rağmen bugün gelinen nokta malesef insanlık açısından yeterli değildir.
Batı medeniyetinin bugünkü durumunu dile getiren ( Michel Henry, Raoul Vaneigem, Ray Billington, Jean Baudrillard, Guy Debord gibi) ünlü yazar ve felsefecilerin bütün eserleri insanın ve insanlığın yok oluşuna bir ağıt, bir çığlıktır.
Schopenhauer (Şopenavır) ve Nietzche (Niçe)’den sonra günümüz düşünürleri de aynı soruyu sormaktdır :” Yaşam nasıl oldu da kendi kendini yok eder hale geldi?”  Sorularında haklılar. Çünkü Jean baudrillard’ın belirttiği gibi ; “yüz, söz, cinsiyet, beden, din, doğa, irade ve kamuoyu her yerde insanlık dışı bir biçimde yeniden oluşturuluyor

Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış