Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Islamiyetten Önce Türk Devletleri

Islamiyetten Önce Türk Devletleri Hakkında Bilgi - Islamiyetten Önce Türk Devletleri Nedir Özet


Araştırmalar




İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİ


TÜRKLERİN ANAYURDU:

Türklerin tarih sahnesine çıkışları Orta Asya'dır. Orta Asya'nın sınırları; Doğuda Kingan Dağları,
Batıda Hazar Denizi, Güneyde Himalaya Dağları, Kuzeyde Sibirya'dır.
GÖÇLERİN SEBEPLERİ:
1)- Nüfus artışı ve toprakların yetersiz kalışı,
2)- Olumsuz iklim şartları(Kuraklık, şiddetli kışlar)
3)- Kendi aralarında ve diğer kavimlerle olan mücadeleler
4)- Salgın hastalıklar
5)- Türklerin Cihan hakimiyeti düşüncesi(Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar her yeri fethetme arzusu)

GÖÇ YÖNLERİ:

Kuzeye Gidenler; Sibirya'ya
Doğuya Gidenler; Çin ve Uzakdoğu ülkelerine
Güneye Gidenler; Hindistan, Afganistan ve Çin'e
Batıya Gidenler; İki yol izlememişlerdir. Bir kısmı Hazar Denizinin kuzeyinden Karadeniz'in
kuzeyine ve Avrupa'ya; Diğer kısmı ise Hazar Denizinin güneyinden İran,
Irak, Suriye, Mısır ve Anadolu'ya göç etmişlerdir.

GÖÇLERİN SONUÇLARI:

1)- Orta Asya kültür ve Medeniyeti dünyanın değişik bölgelerine taşınmıştır.
2)- Göç etmeyip, Orta Asya'da kalan Türkler, ilk Türk Devleti olan "Asya Hun Devleti" ni
kurmuşlardır.
3)- Göç eden Türk boyları gittikleri yerlerde yeni Türk Devletleri kurarlarken, oralardaki bazı
devletleri de yıktılar.

TÜRK ADININ ANLAMI VE KÖKENİ:

1)- Ziya Gökalp'e göre; Töre kelimesinden gelir. Buna göre Türk demek "Türeli=Nizamlı,geleneklerine
bağlı" demektir.
2)- Danimarkalı Bilgin WAMBERY'e göre Türemekten(Türük) gelir. Buna göre Türk demek TÜREMİŞ,ÇOĞALMIŞ
demektir.
3)- Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügatıt Türk" adlı eserinde Türk demek "OLGUNLUK ÇAĞI" demektir.
4)- Genel olarak Türk demek, GÜÇLÜ,KUVVETLİ manasında kabul edilir.

ASYA HUN DEVLETİ (BÜYÜK HUN DEVLETİ) (MÖ. 220-MS.300)

* Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir. Tarihte bilinen İLK TÜRK DEVLETİ'dir.
* Bilinen ilk hükümdarı TUMAN(Teoman)'dır. Teoman'dan sonra yerine oğlu METE HAN geçmiştir.
* Asya Hun devleti METE HAN zamanında en geniş sınırlarına ulaşmıştır.
* Çinliler Türk akınlarına karşı koymak için ÇİN SEDDİ'ni yaptılar.




NOT: Tarihte ilk defa bütün Türkleri tek bayrak altında toplayan Türk Devleti Asya Hun devletidir.
* Büyük Hun Devleti VERASET SİSTEMİ ve ÇİN SİYASETİ nedeniyle Doğu ve Batı Hun Devleti diye ikiye
ayrıldı.



Batı Hunları ARAL GÖLÜ civarına göç etmek zorunda kaldılar. Doğu Hunları ise Kuzey ve Güney
olarak ikiye ayrıldı. Ve daha sonra Çinliler tarafından ortadan kaldırıldı.

Anadoluda Kurulan İlk Türk Devletleri
Malazgirt Zaferi'nden sonra yapılan anlaşmaya Bizans'ın yeni yönetimi uymayınca, Sultan Alp Arslan komutanlarına Anadolu'nun tamamen fethedilmesi emrini vermişti. Alp Arslan'ın yerine geçen Melikşah zamanında da bu fetih hareketleri devam ettirildi. Kutalmışoğlu  Süleymanşah ve kardeşi Mansur gibi hanedan üyeleri ile Artuk Bey, Tutak, Danişment  Gazi, Mengücek, Ebulkasım gibi komutanlar emrindeki Türkmenlerle Anadolu içlerine akınlar düzenlediler.  Anadolu'nun fatihi olan bu değerli komutanlar veya oğulları hâkim oldukları bölgelerde  kendi devletlerini kurdular. Bu devletler, Anadolu'da kurulan ilk Türk devletleridir. Melikşah'ın ölümünden sonra (1092) bu Türkmen beylikleri daha  bağımsız hareket etmişlerse de çoğu siyasî bakımdan Irak Selçuklularına bağlıydılar. Anadolu'nun Türkleşmesinde önemli rol oynayan ilk Türk devletleri, genellikle küçük, mahallî devletlerdi. Ancak Saltuklular, Danişmentliler,  Mengücekler  ve Artuklular diğerlerinden daha güçlü idi.  Zamanla Türkiye (Anadolu) Selçukluları,  bu devletler  üzerinde hâkimiyetini kurarak, Anadolu'da  Türk birliğini sağlamıştır.
• Danişmentliler
• Saltuklular
• Mengücekler
• Artuklular
• Sökmenliler
• İnaloğulları
• Çubukoğulları
• Çaka Bey
• Tanrıvermişoğulları
• İnançoğulları
      Danişmentliler (1072- 1178)
      Sivas  merkez olmak üzere Tokat, Niksar, Amasya  ve Kayseri civarında kurulmuştur. Devletin kurucusu Melikşah'ın komutanlarından Danişment Gazi Ahmed Bey'dir. Rivayete göre Türkmenlere öğretmenlik yaptığı için Dânişmend  Gazi diye anılan  Ahmed Bey,Türkiye Selçukluları Sultanı Süleymanşah'ın ölümüyle nüfuzunu daha da artırdı. Ankara, Kastamonu, Çankırı'yı ele geçirdi. 1.nci Kılıçarslan ile beraber Haçlılara  karşı savaştı ve Antakya Haçlı Prensi  Bohemond'u esir ederek Malatya'yı ele geçirdi. Yerine geçen oğlu Gazi Bey zamanında devlet en güçlü devrini yaşamıştır (1104).  Öyle ki Türkiye Selçukluları  ve Bizans'ın iç işlerine müdahale eder oldular. Gazi Bey, Haçlılardan Konya'nın geri alınmasına (1116) ve taht mücadelesinde desteklediği 1.nci Mesud'un burada sultan ilân edilmesine yardım etti. Danişmentliler,  her zaman Haçlılara ve Bizans'a karşı başarılar kazanmışlar ve fethettikleri toprakların Türkleşmesini sağlamışlardı. Bu  sebeple Türkiye Selçukluları, Türkler arasında itibarı çok fazla olan Danişmentlileri en büyük rakipleri olarak görmüşlerdir. Nitekim taht


mücadelelerinden faydalanan 2.nci Kılıçarslan, Danişmentli şehirlerini ele geçirerek bu devlete son vermiştir (1178).
      Saltuklular (1072-1202)   
      Beyliğin merkezi olan Erzurum ve civarı, Alp Arslan'ın komutanlarından Ebûlkasım Saltuk tarafından fethedilmişti . Oğlu Ali Bey ise  devletin asıl kurucusu sayılır. Ali Bey'in oğlu İzzettin Saltuk zamanında Saltuklular en güçlü dönemlerini yaşamışlardır (1132-1174).  Bayburt, Kars, Oltu, İspir, Tercan ve Trabzon havalisi  beyliğe dahil edilmiştir. İzzettin Saltuk, bölgedeki diğer Türk beyleri ile iş birliği yaparak Gürcülere karşı başarılı savaşlar yaptı. Ayrıca Trabzon Rumlarıyla da mücadele etti. Gürcüler üzerine sefere çıkan Türkiye Selçukluları hükümdarı 2.nci Süleyman Şah, Saltuklu Beyi Melikşah'tan Erzurum'u alarak bu devlete son  vermiştir (1202).
      Mengücekler (1072-1228)
       Alp Arslan'ın komutanlarından emir Mengücek, Erzincan ve Kemah çevresini fethederek bu devletin temelini atmıştır. Beylik hakkındaki ilk bilgiler oğlu  İshak zamanında başlar  (1118-1142). Danişmentlilerin hâkimiyetini tanıyan İshak'ın  ölümünden sonra devlet iki kola ayrıldı (1142). Oğullarından  Davud Erzincan ve Kemah'a; Süleyman ise Divriği'ye hakim  oldu.
1-Erzincan-Kemah Kolu;  Şebinkarahisar'ı da içine alan bu kol, Alaaddin Keykubad  tarafından  ortadan kaldırıldı (1228).
2- Divriği Kolu: Bu kol  hakkında fazla bir bilgi olmamakla birlikte, 1250 yılına kadar Selçuklu hâkimiyeti altında varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.Mengücekler zamanında özellikle Erzincan ve Divriği birer kültür ve ticaret merkezi durumuna gelmiştir.
      Artuklular (1101-1409 )
      Devlet adını Oğuzların Döğer boyundan Eksük-oğlu Artuk Bey'den alır. Anadolu'nun fatihlerinden olan Artuk Bey, hizmetlerinden dolayı Suriye Meliki Tutuş tarafından Kudüs valiliğine getirilmişti. Ancak Kudüs'ün Fatımîlerin eline  geçmesi üzerine (1098) Artuk'un oğulları Sökmen ve İl-Gazi burada tutunamadılar. Suriye'nin kuzeyi ve Güneydoğu Anadolu bölgesine geldiler. Selçuklular tarafından kendilerine verilen bölgede, üç kol hâlinde, Artuklu devletini kurdular.
      Hasankeyf-Amid (Diyarbakır)  Artuklu Kolu (1101- 1231):
      Artuk  Bey'in oğlu Sökmen tarafından Hasankeyf'te  (Hısn-ı Keyfâ) kuruldu. Nurettin Mehmet zamanında, Selahaddin Eyyubî'nin de yardımıyla Diyarbakır (Amid) ele geçirildi (1183) ve  burası Artukluların  merkezi oldu. Eyyubîler Hasankeyf ve Amid'i ele geçirerek bu kola son verdiler (1231). 
      Sökmen ve oğulları Haçlılar'a karşı  mücadeleleriyle ün kazandılar. Nitekim Sökmen, Türkmen  liderlerinden Çökürmüş ile birlikte, Urfa Haçlı Kontu II.Boudain'i  esir etmeyi başarmıştır.Artuklular zamanında Diyarbakır ve çevresi Türk  kültürünün en önemli merkezi hâline gelmişti.
      Mardin Artuklu Kolu (1108-1409):


      Artuklu şubeleri içerisinde en güçlü  ve uzun ömürlü kolu oluşturur . Artuk Bey' in diğer oğlu İl-Gazi tarafından Mardin'de  kurulmuştur (1108). İl-Gazi Halep halkının isteği üzerine Halep'e girmiş ve oğlu Temurtaş'ı burada bırakmıştır.  Oğlu Temur- taş, İl-Gazi gibi bölgedeki Haçlılarla mücadele etmiş;  1144'de Urfa'yı Haçlılardan  alması İslâm dünyasında  sevinçle karşılanmıştır.Güçlü devletler arasında kalan Mardin Artukluları, Eyyubîler ve Selçukluların hâkimiyetini tanımışlardı. 1243' de ise İlhanlılar'a bağlandılar . Nihayet, Mardin'i alan Karakoyunlular bu devlete son verdiler (1409).
      Harput  Artuklu Kolu (1185-1234):
      Hasankeyf koluna hükümdar olamayan Ebûbekir, Harput'a gelerek, Harput Artuklu kolunu kurmuştur (1185). Alaaddin Keykubad'ın Harput'a girmesiyle bu kol sona ermiştir (1234).
      Sökmenliler (1100-1207)
      Sultan Alp Arslan'ın yeğeni Kutbettin İsmail'in komutanlarından Sökmen El -Kutbî  tarafından, Van Gölü havzasında kurulmuştur. Sökmen, Müslüman Mervanoğulları'ndan Ahlat'ı alarak burayı merkez yaptığından bu beyliğe Ahlat  Şahlar veya  Ermen Şahlar da denilmektedir. Son Sökmen beyi İzzettin Balaban zamanında idare Eyyubîler'in eline geçmiştir. (1207) Togan-Arslanoğulları-Dilmaçoğulları (1084-1394)Bitlis-Erzen dolaylarında kurulmuştur. Beyliğe adını veren Dilmaçoğlu Mehmet Bey, Malazgirt Savaşı'na katılmış komutanlardandır. 1104 yılında başa geçen Mehmet Bey'in oğlu Togan Arslan, büyük bir üne sahipti. Bu sebeple kendi soyundan gelen Erzen beyleri için Togan-Arslanoğulları denmiştir. Gürcü ve Haçlılarla mücadele eden bu beylik, oldukça uzun ömürlü olmuştur. Selçuklulardan sonra Harzemşah ve İlhanlı hâkimiyetine girmişler; Akkoyunlular  tarafından beyliğe son verilmiştir (1394).
      İnaloğulları (1103-1183)
      Diyarbakır ve çevresinde kurulmuştur. Suriye Selçuklu meliki tarafından Amid (Diyarbakır) valiliğine getirilen Tuğ Tegin, Haçlılarla mücadele için  ayrıldığı şehri  Türk beğlerinden İnal'a vermişti. İnal Bey 1103'de Amid'de kendi hükûmetini kurdu. Yaklaşık 80 yıl süren beylik, Amid'in Selahaddin Eyyubî tarafından ele geçirilmesiyle sona ermiştir (1183). İnaloğulları, Amid'de(Diyarbakır)  birçok eser  bırakmıştır. Onlar zamanında şehirde 40 bin ciltlik bir kütüphane kurulmuştur.
     Çubukoğulları (1085-1113)
      Beyliğe adını veren Emir Çubuk, Anadolu'nun fethinde ve özellikle Amid'in (Diyarbakır) ele geçirilmesinde önemli rol oynamıştır. Bir ara Selçuklular adına Amid askerî  valiliğine de getirilen Emir Çubuk, Harput merkez  olmak üzere  Palu, Arapkir ve Çemişkezek'te kendi hükûmetini kurmuştur. Oğlu Mehmed Bey zamanında Artuklu Belek Gazi, Harput'u  ele geçirerek beyliğe son vermiştir  (1113).
      Çaka Bey (1081-1097)
      İzmir ve çevresinde kurulduğundan İzmir Beyliği olarak da anılır. Oğuzların Çavuldur boyuna mensup olan Çaka Bey, uzunca  bir müddet kaldığı İstanbul'dan kaçarak, İzmir' e gelmiş ve burada beyliğini kurmuştur (1081). Bizans tahtını ele geçirmek için Peçeneklerle ittifak kurmuşsa da amacına ulaşamamıştır. Ancak oluşturduğu donanma ile  Midilli, Sakız, Sisam, Rodos gibi Ege adalarını  ele geçirmiştir . Bu güçlü düşmandan kurtulmak isteyen Bizans, damadı olan  1.nci Kılıçarslan'ı aleyhine kışkırtmıştır. Bir rivayete göre Kayınpederi Çaka Bey'i yanına çağıran 1.nci Kılıçarslan,  onu hileyle öldürtmüştür. Ancak bazı kaynaklarda  Çaka Bey'in  ölmediği ve Bizans donanmasının kuşatmasındaki İzmir'i teslim ettiği yazar

(1097).Çaka Bey, Anadolu'daki ilk Türk denizcisi, kurduğu donanma ise ilk donanma olarak kabul edilmektedir.
      Tanrıvermişoğulları
      Çaka Bey'in  İzmir'de hâkimiyetini kurduğu yıllarda Tanrı-bermiş adlı bir Türk komutanı da  ele geçirdiği Efes'te beyliğini kurmuştu. Bizans'ın sahil  bölgelerine yolladığı donanma Efes'i ele geçirince bu beylik  de ortadan kalkmıştır (1097).
      İnançoğulları (1262-1335)
      Kurulduğu yerden dolayı Lâdik -Denizli Beyliği adıyla da bilinir. Bu bölge  Malazgirt Savaşı'ndan kısa bir süre sonra Türkleşmiştir. Nitekim Denizli bölgesine 200 bin çadır halkının  yerleştiğini dönemin kaynakları yazar. 1262 yılında  Selçuklulara karşı ayaklanarak, İlhanlı hâkimiyetine geçen Mehmet Bey, devletin kurucusudur. Mehmet Bey'in torunu olan İnanç (Yinanç) Bey, beyliğe ismini vermiştir.  Germiyanlıların ilhakıyla İnançoğulları beyliği  sona ermiştir  (1335).


İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET

1)- DEVLET YÖNETİMİ
A) DEVLET: İslamiyetten önce Türkler devlete İL veya EL demişlerdir.
Hükümdarların Ünvanları: Türkler Hükümdarlarına Şanyü,Tanhu, Hakan, Han, Yabgu, İlteber, İdi-kut,
Erkin gibi ünvanlar vermişledir.

Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkışı Tarih Boyunca Kaç Değişik Şekilde Meydana Gelmiştir?
1- Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta
çıkıyordu. (En sık rastlanan durum)
2- Hükümdarın rakipsiz aday olması(Bu durumda taht kavgası olmadan başa geçiyordu.)
3- Seçim Usulü (Kengeş, toy veya kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin
toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi.
4)-Ekber ve Erşed(En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. (Bu yöntem III. Ahmet zamanından
itibaren sadece Osmanlı Devletinde uygulanmıştır.

Kimler Türk Devletlerinde Hükümdar Olabilirdi?
Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları, amca,
amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri.)

Kut Anlayışı Nedir?
Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından
verilen bu yönetme hakkına KUT diyorlardı.KUT'un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına
geçtiğine inanıyorlardı.




Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir?
Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi TAHT
KAVGASINA girebiliyordu. Bu durum Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istkrarsızlığa, yada
bölünmeye götürüyordu.

NOT: Türk töresinde ana-babaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur.
Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır.
Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi devletin başına geçecektir.

İkili Yönetim(Çifte Krallık) Nedir?
Türk Devletlerinde hükümdar yönetimi kolaylaştırmak için ülkeyi SOL(Doğu) ve SAĞ(Batı) olmak
üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise asıl hükümdar bulunurdu. Sağ ve Solda ise Hanedan
üyelerinden YABGU'lar bulunurdu.

B) MECLİS VE HÜKÜMET: Türk Meclislerine TOY, KURULTAY veya KENGEŞ denilirdi.
Kurultay'da devletin ana meseleleri görüşülür, hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde
kurultay toplanırdı.
AYGUCI : Hükümet başkanı(başbakan)
BUYRUK : Bakan
TAMGACI: Dış siyaset işlerini yürüten görevliler
Eski Türk Devletlerinde diğer devlet görevlileri şunlardı:
TİGİN: Hükümdar çocukları (Tekin)
ŞAD : Diğer Hanedan mensupları
Bunların dışında İnal, inanç, tarkan, bağa, tudun, çor, külüğ, apa, ataman gibi devlet görevlileri de vardı.

2)- TOPLUM TAPISI:
Türk toplumu; Oguş : Aile
Urug :Soy=Aileler birliği
Bod(Boy) :Kabileler
Budun : Millet denilen birimlerden oluşuyordu.
Boyların başında bulunan BEY'ler, töreye göre boyu idare ederlerdi. Boyların bir araya gelmesiyle
Devlet(İL) kurulurdu.

Türk Toplumunun Özellikleri:
Halk hürdü. Herkes aynı işi yaptığından(hayvancılık) aralarında kesin
olarak SINIF'ların ortaya çıkması imkansızdı. Yaşam biçimleri GÖÇEBE
olduğundan savaşta elde ettikleri esirleri çalıştırmaya elverişli değildi.
Bu yüzden Türk toplumunda KÖLE sınıfı yoktu. Din adamları
diğer toplumlarda olduğu gibi imtiyazlı değillerdi.

3)- ORDU:
Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı:
a)- Türk ordusu ücretli değildi.
b)- Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an savaşa hazırdı.)
c)- Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden meydana geliyordu.



NOT: Türk ordu teşkilatını ilk kuran METE HAN olmuştur. Mete Orduyu 10'luk sisteme göre
teşkilatlandırmıştı. Onluk sistem daha sonra tüm Türk devletlerinde kullanılmıştır.
(Türk ordusu; Çin, Roma,Bizans, Rus ve Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.)

Türk Ordusunu Silahları: Ok, yay, kement, kılıç, kargı, süngü, kalkan vb...

4)- HUKUK:
Türklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına
TÖRE(Türe) denilirdi.
Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan yüksek mahkemeye YARGU adı verilirdi.
YARGANLAR(Yargucu) idaresindeki mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı.

5)- DİN VE İNANIŞ:
İslam öncesi Türklerin din ve inanışlarını şu 4 grupta toplayabiliriz:
1- Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ,ağaç, göl, kaya gibi varlıkların gizi güçlere sahip olduklarına
inanırlardı.
2- Atalar Kültü: Ölmüş büyüklere ve atalara ait hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi.
3- Şamanizm: Kam veya Şaman adı verilen kişilerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarını
inanılarak, bunların büyücülük ve sihir özelliklerine başvururlardı. Şaman inançları
Anadolu'da hala varlığını sürdürmektedir. Örneğin; Gelinlerin üzerine buğday veya para
atmak, Eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi, kurşun dökmek gibi...
4- Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyetten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;
* Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı.
* Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından, ölülerini atı,eşyaları ve silahıyla birlikte
gömüyorlardı.
* Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU diyorlardı.
* Mezarlara ölünün,sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük heykeller
dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla cennete gidecek, ve öldürdüğü
düşmanlar sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir.
* Ölüleri içöin YOĞ adı verilen cenaze törenleri yapar, ve ardından yas tutarlardı.

Türkler arasında ayrıca Maniheizm(Mani dini), Budizm, Musevilik, Hırıstiyanlık gibi dinlerde
yayılmıştı.

6)- EKONOMİK HAYAT:
Göçebe bir hayat yaşayan Türkler belirli iki merkez arasında (yaylak-kışlak)
hayatlarını sürdürürlerdi.
* Hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Koyun, keçi, at en çok beslenen hayvanlardı. Bunun dışında
sığır, katır ve deve de yetiştirilirdi. Beslenme ve giyimde hayvan ürünlerinden yararlanır ve
bunları satarak geçimlerini sağlarlardı.
* Tarım da gelişmişti. Arpa, buğday, darı gibi tahılları yetiştiriyorlardı.
* Savaşlarda elde edilen ganimetler ve devletlerden alınan vergiler gelir kaynaklarıydı.
* Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türk ülkeleri İPEK YOLU üzerindeydi.





NOT: Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni İpek Yoluna hakim olmaktı.
* Ayrıca Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp, Ural, Sibirya ve Altaylar üzerinden Çin'e giden yola
KÜRK YOLU deniliyordu. Türkler bu yolun üzerinde de olduklarından sanar, samur, kunduz, vaşak gibi
av hayvanlarının kürklerinin ticaretini yapıyorlardı.

7)- YAZI, DİL VE EDEBİYAT:
Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Soğd, Brahmi, Süryani, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardır.
Göktürk (Orhun) Alfabesi: 38 harften meydana gelir. Göktürk yazısına ilk defa Orhun Nehri
kıyısındaki kitabelerde rastlandığı için ORHUN ALFABESİ de denir.
Uygur Alfabesi: 18 harften meydana gelir. Uygurlar bu alfabeyi Soğd alfabesinden yararlanarak
hazırlamışlardır.
Başlıca Türk Destanları:
Hunların(Oğuzların)--> Oğuz Kağan Destanı
İskitlerin (Saka)------> Alper Tunga Destanı
Göktürklerin----------> Ergenekon Destanı
Uygurların------------> Göç ve Türeyiş Destanları
Kırgızların-------------> Manas Destanı

Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri):
Türklerin en eski kitabeleri VI. yüzyıla ait YENİSEY kitabeleri ile, VIII. yüzyıla ait ORHUN
KİTABELERİ'dir. Yenisey kitabeleri Kırgızlar'ın mezar taşlarına yazdıkları yazılardı. Orhun
Kitabeleri II. Göktürk Devleti zamanında Bilge Kağan, Kültigin ve vezir Tonyukuk adlarına
dikilmişlerdir. YOLLUĞ TİGİN isimli bir Türk prensi tarafından yazılmışlardır. Bu yazılar 1893
yılında Danimarkalı Bilgin THOMSEN tarafından okunmuştur.
Orhun Yazıtlarının Önemi:
a)- Türk Tarihinin ve Türk Edebiyatının ilk yazılı belgeleri olmaları bakımından önemlidir.
b)- Bu kitabelerden Türklerin o günkü yaşayışlarını, inançlarını öğreniyoruz. Ayrıca kitabeler
gelecekteki Türk Milleti içinde çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidirler.
8)- BİLİM VE SANAT:
* Türkler 1 yılı 365 gün 6 saat olarak hesaplayarak, 12 hayvanlı Türk Takvimini oluşturmuşlardır.
* Uygurlar tahta harflerden matbaayı ve pamuktan kağıdı yapmışlardır.
* Madencilikte özellikle de demircilikte ileri gitmişlerdir. (Kazakistan'ın başkenti Alma Ata
yakınlarında bir kurgandan çıkarılan "Altın Adam Heykeli" Türk maden sanatının ne kadar
geliştiğini gösterir.)
* Eşya ve binalarda HAYVAN USLUBÜ denilen, hayvan figürlerini kullanmışlardır.
* HALI Türklerin Dünya medeniyetine bir katkısıdır. (Altaylarda Pazırık Kurganı'nda bulunan halı
dünyanın en eski halısıdır.)







TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ÇEVRE KÜLTÜRLERLE MÜNASEBETLERİ:
1)- Türklerin Çin Kültürüne Katkıları:
a)- Askerlik alanında
b)- Devlet Teşkilatında
c)- At kültüründe(Atı evcilleştirmede)
d)- Gök Tanrı inancıyla... Çinlileri etkilemişlerdir.
2)- Çinlilerin Türkleri Etkilediği Alanlar:
a)- Tarım ve yerleşik kültür
b)- Felsefe( Taoizm, Konfiçyüs ve Budizm)
c)- Giyim ... konularında Çinliler Türkleri etkilemişlerdir.
3)- Türklerin Moğol Kültürüne Katkıları:
Askerlik alanında, Devlet teşkilatında , Dil ve Alfabede (Uygurca ve Uygur Alfabesini
kullandılar.), Kımız yapmayı öğrettiler, Türk Töresi ve geleneklerinden, Göktanrı dininden etkilendiler.

Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış