Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

World of Warcraft oyun tanıtımı

> 1 <

Blade IV

grup tuttuğum takım
Albay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 8324 ileti
Yer: İstanbul
İş:
Kayıt: 22-05-2006 06:51

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #92288 16-07-2006 09:32 GMT-1 saat    
Bilgisayar oyunlarını bazıları hastalık olarak görür. Oyuncu kendisini kaptırıverir ve üç saat, beş saat derken bir de bakmış ki gününü gecesini bir eder olmuş. Evet doğru, oyunlar bazen "bağlayıcı" olabiliyorlar. Bir de oyunların içinde öyle bir tür var ki, tam yuva yıkan cinsten.

MMORPG türüne eminim hiç bir oyuncu yabancı değildir. Kısaca anlatmak gerekirse; online bağlantı üzerinden diğer binlerce oyuncuyla birlikte beraber oynanan RPG oyunu diyebiliriz.Bu türden oyunlara verilebilecek en iyi örnek, şüphesiz her oyuncunun kulağına ismi çalınmış olan Ultima Online'dır.Hastalık deyip lafı tam yerine getirmiş olduk, çünkü Ultima Online gerçekten bir hastalıktır. Forumlarda sorun soruşturun, Ultima Online'ı oynamış olan herkes size aynı tavsiyeyi verecektir: "Bağımlılık yapar, kesinlikle uzak dur!!"

İşte bu günlerde çok popüler bir dünyada geçen bir MMORPG ile tanışıyoruz: World of Warcraft. Yani Ultima Online gibi berbat grafikli (kimse alınmasın), fi tarihinden kalmış bir oyun günümüzde bile bu derece hastalık yapabiliyorsa siz bir de World of Warcraft'ı düşünün. Artık oyuncular odalarına kapanacak, sevgililerinden ayrılacak, derslerinden kalacak, bozuk beslenme yüzünden hastanelere düşülecek, ama tüm bunlara rağmen yılınmayacak, vazgeçilmeyecek! Kumandan olduk, Azerothun ordularını yönettik. Şimdi ise "Yeş mi lord!" diyen asker olma zamanı!!

For Azeroth!

Savaşa tutuşmadan önce söylemem gereken birşey var. Eğer daha önce "Ultima Online", "Everquest" gibi oyunlara kendinizi kaptırıp, dünyayla ilişkinizi kesmişseniz bu incelemeyi okumamanızda yarar var! Hatta World of Warcraft'ı almayın bence!

Bir Blizzard klasiği giriş videosunu izleyip oyuna dalınca, gözümüze ilk çarpan oyun içi grafikler ve arabirim. Grafikler klasik Blizzard tarzı "anime" ağırlıklı ve gerçekten de göze hitap ediyor. Genelde mmorpg'lerin oyun içi grafikleri vasatı pek aşmaz (ultimayı saymıyorum bile), ancak World of Warcraft'te (kısaca WoW) grafikler üzerinde gerçekten çok emek harcandığını hissedebiliyor insan. Stormwind'in dar ara sokakları, Ironforge'un engin duvarları ve daha nice mekan oyuna büyük özenle aktarılmış, güzel grafikler sayesinde insan kendisini oyunun içinde hissediyor. Karakter tasarımları da gayet güzel ve çeşitli. Verilen ayarları kullanarak eşşiz görünümlü bir karakter yaratmanız mümkün. Npc'lerde de aynı şey geçerli, genellikle aynı mekanda birbirine benzeyen iki npc bulmanız pek olası değil.

Pek çok oyuncu "Aman canım, ne önemi var grafiğin, önemli olan atmosfer."diyebilir. Haklı da olur genellikle. Şahane grafikleri olup da kendini yarım saat bile oynatamayan oyun çoktur oyun tarihinde. Ancak çoğu zaman da grafiğin atmosfere etkisi olur. Mesela WoW'da farklı suratlar ve güzel hazırlanmış mekanlar size kendinizi oyunun içindeymiş gibi hissettiriyor. Size oyun içinde yaşadığım bir deneyimimi anlatayım, Dwarf Hunter oynuyordum ve Ironforge yakınlarında geziniyordum. Bir süre gezindikten sonra, karla kaplanmış çam ağaçları, ufka kadar uzanan kar tabakası ve etrafımı çevreleyen dağların topluca oluşturduğu kompozisyon beni o kadar etkilemiş ki, oyunu oynarken bir süreliğine ayaklarımın üşüdüğünü hissettim. Tabi sadece grafik değil, kardaki her adımımın çıkardığı o tok hışırtı ve durmak bilmeyen dağ rüzgarı sesi de atmosferi tamamladı. O yüzden WoW'da grafik ve ses kalitesi bir artı.

Arabirimde ise Warcraft 3 ve Frozen Throne'dan önemli ölçüde esinlenilmiş olduğunu farkedebilirsiniz. Bu özellik daha önceden Warcraft oynayanlar için bir nimet adeta. Oyundaki ilk birkaç dakikanızdan sonra sanki yıllardır WoW oynuyormuş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bu hissi sağlamanın bir yolu da kolay kullanılan, pratik ve yabancıların deyişiyle "içgüdüsel" bir arabirim yaratmaktan geçiyor ki, Blizzard'daki yapımcılar bu konuda da son derece başarılılar. Aradığınız hemen hemen herşey gözünüzün önünde, hepsine ulaşmak ise son derece kolay. Bir de bakmışsınız bir kaç tuş ve click'le koruma büyülerinizi yapmış, silahınızı değiştirmiş ve bir gurup koboldun arasına dalıvermişsiniz. Gerekli hemen hemen herşey arabirimde oyuncuya aktarılmış. O esnada taşıdığınız silah, cephaneniz, sırt çantanız, hazırda bulunan büyüler ve yetenekleriniz arabirimde mümkün olan en iyi şekilde gösterilmiş. Bütün bu elemanlara isterseniz mouse'la arayüz üzerinden, isterseniz de klavye kısayollarından ulaşabiliyorsunuz. Bu bilgilerin üstünde XP (experience) çubuğunuz bulunuyor ki, bunu gözden kaçırmanız mümkün değil. Sağ üst köşede bölge haritası, solda da portreniz ve sağlık/mana bilgileriniz bulunuyor. Grafik ve arabirim için söylenecek laf yok, bulabileceğinizin en iyilerden.

Walk the path...

Gelelim oynanabilirliğe. Bir kaç komutla savaşıyor, bir iki tuşla hareket ediyor, ve olabilecek en başit şekilde diğer oyuncularla sohbet ediyorsunuz. Bu oyuna zor oynanan bir oyun demenin imkanı yok. Böyle söylemek büyük haksızlık olur. Oyundaki herşey oyuncuya kolaylık sağlamak için düşünülmüş.

Bütün bunlar güzel özellikler, ancak hiç mi eksik yok? Tabi ki var. Mesela yeteneklerle ve havyanlarla (bazı sınıflar yanlarına hayvan alabiliyorlar) ilgili düzgün bir tutorial yok. Öğrendiğiniz çoğu şeyi ya deneyerek, ya da diğer oyunculardan öğreniyorsunuz. Blizzard'ın bu durumu bir yamayla düzeltmsi gerekir. Ardından Avrupa serverlarında iyi bir bakım yapılması lazım, Amerika'daki sorunlar ve Avrupa'da ilk birkaç gün yaşanan problemler Blizzard'ın MMORPG türünde fazla tecrübe sahibi olmadığını gösteriyor. Ancak Blizzard tecrübelerinden en kısa zamanda en iyi dersi çıkaran firmalardan biri, bunu eğer Avrupa beta testine katıldıysanız oldukça kolay farkedersiniz. Ayrıca oyun içinde küçüklü-büyüklü çok sayıda bug var, bu kadar uzun süre hazırlanmış bir oyunda nasıl olur diyebilirsiniz. Ancak bu buglar WoW Avrupa forumlarında oyuncular tarafından dile getiriliyor ve Blizzard bu hataların üzerinde çalışıyor. Diyebilirim ki, biraz zamanla WoW gerçekten kusursuz olur.

Into the fray!!

Oyunun hikayesi gayet makul. Ne klişe ne de Star Wars: Kotor'daki gibi dumur edici. Zaten, büyük ihtimalle bir MMORPG'de aranan en son özelliklerden biridir hikaye. Efendim, hikayemiz Alliance (ittifak) tarafı için şöyle: "Yıkıcı üçüncü savaştan (Warcaft 3 ve Frozen Throne) yeni çıkmış müttefikler, uzakta bir tehdit algılamıştır ve ordularını her ne pahasına olursa olsun bu tehditle savaşmak için uzaklara göndermişlerdir. Ordularından yoksun kalan Azeroth halkları, şehir ve kasabalarını zor zamanlar beklemektedir. Bu zor zamanda Azeroth'u korumak kahramanlara kalır...". Burada da biz, yani "kahramanlar", devreye giriyoruz. Kılıcımızı çekip köyleri kurtarıyor, haydut avlıyor, sevenleri birleştiriyor ve Azeroth'u kurtarma yolunda küçük birer katkıda bulunuyoruz.

Oynanışta ise Diablo serisi ile bir çok benzerlik göreceksiniz. Rol yapma nispeten az. Diablo'da gördüğümüz gibi aksiyona dayalı bir oynanış var. Seviye atlama da benzer şekilde. Her ırk ve sınıfa göre belirlenmiş stadlar var (strength, dexterity gibi). Burada size yabancı gelebilecek iki şeyden biri spirit, ki bu mana seviyenizi belirliyor, ikincisi de kanımca çok orjinal bir düşünce olan savaşçı sınıfndaki rage. Rage de tıpkı mana gibi işliyor ama tam dolu başlamıyorsunuz ve kendi kendine dolmuyor. Savaşıp bazı özel hareketleri yaptıkça rage puanı kazanıyorsunuz ve bu rage puanlarınızı da mana gibi kullanıyorsunuz. Gerçekten orjinal bir fikir.

Karakteriniz 10. seviyeye ulaştığında "Talents" diye bir seçenek açılıyor. Bunlar karakterinizin varolan güçlerini desteklemek içini kullandığı yetenekler, ki buradaki sistem Diablo'daki yetenek ağacı sistemi ile hemen hemen aynı işliyor.Aslında Bizzard'ın yaptığı doğru, işleyip işlemeyeceğinden emin olmadıkları yeni bir sistem kurup risk almak yerine, kalitesi ve işlerliği zaten denenmiş bir sistemi kullanmışlar. Böylece oyun içinde hiçbir kötü sürprizle karşılaşmıyoruz. Ancak söz Diablo'dan açılmışken burada şikayet etmek istediğim bir şey var. Oyun yine Diablo gibi Hack'n Slash (kes-biç) tarzı olmuş. Yani roleplay serverlarındaki durumu bilmiyorum ama, normal serverda rol yapmak biraz geri planda, tamamen oyuncuya bırakılmış. Diablo ile olan bu yadsınamaz benzerlik ise Diablo'daki bir sendromu beraberinde getiriyor: Azeroth'u kurtarmak için değil, seviye atlamak için savaşıyorsunuz. İşte size zamane kahramanlığı!

Ejderha avlamak için tecrübeli büyücüler aranıyor...

Tabi ki roleplay oyunlarının vazgeçilmezlerinden karakter sınıflarını anlatmadan olmaz. World of Warcraft'te sınıf sistemi biraz farklı biçimde işliyor. Ancak sınıfları daha iyi anlatmak için, önce size ırklar hakkında bilgi vermem gerekiyor. Irklar, oyunda iki ana tarafa ayrılıyor. Bunlar Alliance ve Horde. Alliance kendi içinde Human (insan), Dwarf (cüce), Night Elf (gece elfi) ve Gnome (ee...gnom) ırklarını barındırıyor. İnsanlar oyuna Stormwind yakınlarındaki Northshire kasabasından, Cüce ve gnomlar kuzeydeki Ironforge'dan, Night Elf'ler ise Kalimdor'daki şehirleri Darnassus'tan başlıyorlar. Horde ırkları ise Orc (ehe..ork), Tauren (bir nevi boğa-insan), Undead (yaşayan ölüler) ve kokulu Trollerden oluşuyor. Orc'lar ve Troller oyuna Orgrimmar adlı şehirlerinden, Tauren'ler yurtları Thunder Bluff'tan, Undead'ler bir nevi dev yeraltı mezarlığı olan Undercity'den başlıyorlar.

Peki ne güzel sınıfları anlatıyordum, neden hemen ırklar konusuna girdim? Çünkü World of Warcraft'te AD&D'de olduğu gibi her ırk her sınıfı seçemiyor. Her ırkın sınıf seçimi kendine en uygun olabileceklerle sınırlandırılmış durumda. Öncelikle hemen sınıfları bir sayayım size. Seçilebilecek sınıflar şöyle: Warrior (savaşçı), Paladin (şövalye), Mage (Büyücü), Priest (rahip), Rogue (hırsız), Hunter (avcı), Druid (doğa büyücüsü), Shaman ve Warlock (şeytani büyü kullanan bir büyücü çeşidi). Dediğim gibi, her ırk her sınıfı seçemiyor. İnsanlar; Mage, Paladin, Warrior, Priest, Warlock ve Rogue seçebiliyorlar. Dwarf'lar; Hunter, Paladin, Priest, Warrior ve Rouge olabiliyorlar. Gnome'lar Mage, Rogue, Warlock ve Warrior; Night Elf'ler ise Druid, Hunter, Priest, Rogue ve Warrior olabiliyorlar.

Gelelim Horde ırklarının seçebilecekleri sınıflara. Orc'lar Hunter, Rogue, Warlock, Shaman ve warrior olabilirken, Taurenler biraz daha iri oldukları için sadece Druid, Hunter, Shaman ve Warrior olabiliyorlar. Troll'ler Hunter, Mage, Priest, Rogue, Shaman ve Warrior sınıflarını seçebilirken, Undead'ler Mage, Priest, Warlock, Rogue ve Warrior sınıflarını getirilerinden faydalanabiliyorlar. Bu kısıtlama aslında iyi birşey çünkü oyuncu tek bir sınıfla oynadığında diğer ırklarla oynayamadığından bir süre sonra farklı bir ırktan başka bir karakter daha yaratabiliyor. Bu tabi ki insanın oyundan sıkılmasını engelliyor. Ne de olsa MMORPG türü biraz "uzun soluklu" oyunlar çıkarıyor.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <