Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Yaratiliş Gayemiz

> 1 <

FuRKaN216

grup tuttuğum takım
Albay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 7836 ileti
Yer: lere tükürmeyin tükürülcek o kadar surat varken:D
İş: de bu benim profilim:)
Kayıt: 13-12-2006 18:56

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #243116 02-08-2007 15:09 GMT-1 saat    
Allah'ü Teâla (El-İnsan Sûresi 2. Âyet) "Çünkü biz insanı (erkek ve dişi ile) karışık bir nutfeden yarattık (üzerine mükellefiyet yükliyerek) onu deneyeceğiz. Bunun içi onu duygu ve görgü sahibi kıldık" diye buyururken yüklediği mükellefiyet ne idi onu da yine Allah'ü Teâla (Zariyât 56. âyetinde) "Ben insanları ve cinleri ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım", diye buyurmaktadır. Yaratılış gâyesini bilip, hedefini belirlemiyen kişi, okyanısta rotasını kaybeden gemi misâli, dolaşıp durmaya, hatta fırtınaya yakalanıp batmaya mahkumdur. Allah'ü Teâla insanı yaratırkan, yaratılış gâyesinde "kendisine ibâdet etmesi" olarak belirlemiştir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Allah'ü Teâlanın bu kainat içerisinde en çok sevdiği mahluk insandır; çünkü Allah'ü Teâla dünyayı da bütün kainatı da insan için yaratmış. Bu konuda Allah'ü Teâla (Bakara sûresi 29 âyet) "O yaratıcıdır ki, yerde ne varsa (faydalanıp ibret alasınız diye) hepsini sizin için yarattı" diye buyururken insanoğluna bu kadar, yâni sayısız nimetler sunan Allah'ü Teâla nimetlerine şükredenleri ahde vefa gösterenleri dünyada huzurlu âhirette de cennetiyle mükafatlandıracağını vaadederken, yaradılış gayesini unutanları, emir ve nehiylerine uymayanları ve nimetlerine şükretmeyenleri de cehennemiyle cezalandıracağını bildirmektedir. Allah'ü Teâle (Ankebut 45. âyetinde) "Allah'ı zikretmek ibâdetlerin en büyüğüdür" diye buyururken zikrin önemini belirtmiştir. Zikren zıddı gaflettir, gafletin en büyüğü da Allah'ü Teâladan gâfil olmaktır. Bir insan için belaların en büyüğü Allah'ü Teâladan gâfil gezip dolaşmak ve Allah'ü Teâladan habersiz yaşamaktır. Bir insan için Allah'ü Teâladan gâfil olmak kadar büyük belâ, Allah'ü Teâlayı çok çok anmak kadarda büyük saadet olamaz. Allah'ü Teala (Araf Sûresi 205. Âyetinde ) "Rabbini içinden yalvararak ve korkarak yüksek olmayan bir sesle sabah akşam zikret gâfillerden olma." diye buyurmaktadır. Zikir, mârifet sâhibi bir kişinin yönlendirmesiyle yapıldığında zikreden insanın yaşantısında ve bünyesinde somut değişiklikler meydana gelir. İnsan diliyle ve kalbi ile muhtazam bir şekilde zikrederse vücut tamamen o zikre uyar, kişide bunu hisseder, daha sonra tefekküründe bu işe katılmasıyla Allah'ü Teâlanın sıfat ve fiilleri tecelli etmeye başlar ki işte o zaman insan yaradılış gâyesine yönelmiş olur. Yaratılış gâyesini bilip yaşamak ne kadar önemli ise, bunu bilmeyenlere hatırlatmakta o kadar önemlidir. Allah'ü Teâla yaradılış gâyesini bilen ve yaradılış gâyesine göre yaşayanlardan eylesin.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <