Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Muhammed muhabbettir, muhabbet müebbettir

> 1 <

kdgd_yakup
Ses Etme Sükunet !

grup tuttuğum takım
Yüzbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1789 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 10-12-2006 11:40

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #284648 04-02-2008 12:36 GMT-1 saat    
Aşk ehli taşı gedigine koymuş:

Muhabbetten Muhammed oldu hasıl
Muhabbetsiz Muhammed'den ne hasıl?


Çölde açan bir güldü o. Rengi solmaz, kokusu tükenmez bir gül. Sevginin bedelini ödeyen Yakub gibi, uzaktaki Yusuf'u koklayan bir yürekle gözlerini takas edenler alabilirdi o gülün kokusunu.

Aşkı ve acıyı ondan ögrendik. Yaşamanın ve ölmenin, ölmeden önce ölüp öldükten sonra yaşamanın sırrını o ögretti bize. Göklerin sofrasını o açtı önümüze. Onun sayesinde tenezzül buyurdu Allah yüreklerimize.

Evet, aşkı ondan ö rendik: Sevdi ama sevdaya "kara" çalmadı. Sevdanın yüzünü karartmadan sevmeyi beceremeyenlere, "ak sevda"yı ö retti. Aşka istikamet açısı verdi. Sadece o açıyı takip edenler aşkın sırrına erdi.

Başkalarının ö retti i aşk sahibini tutuklayan bir tutkuya dönüşüyordu. Onun aşk ö retisi ise sahibini özgür kıldı. O aşk çizgisini izleyenler sevdikçe özgürleştiler, özgürleştikçe sevdiler ve sonunda hayatı bir demet muhabbete dönüştürdüler; muhabbete, yani insanın harcadıkça ço alan tek sermayesine...

İman etmedikçe cennete giremezsiniz" diyordu; fakat daha müthiş, insanı iliklerine kadar sarsan bir şey daha söylüyordu: "birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş sayılmazsınız!" Bu, imanı yetiştiren topra ın sevgi oldu unu ifade etmekti. Muhabbetin yürekte istikrar bulmuş hali olan iman, ancak sevgi topra ında boy verebilirdi.

Dahası "Mü'min, seven ve sevilen dost olan ve dostluk kurulandır, sevmeyen ve sevilmeyende, dost olmayan ve dostluk kurulmayanda hayır yoktur!" diyordu. Sadece demekle kalmıyor, bu sözün nasıl hayata dönüştürülece inin en güzel örneklerini de veriyordu.

Onun sevgisi, canlıları aşıp cansızları dahi kuşatıyordu. Uhud için diyordu ki; "Uhud, o bir da ; ama o bizi sever, biz de onu severiz!"

Da ı seven ve da tarafından sevildi ini farkeden bir yürek nasıl bir yürektir? Bu insanı yürekten sarsan muhabbet dersinin, bizim özlemeyen, sızlamayan, yanmayan, inlemeyen, sevmeyen, duyarsız, taşlaşmış ve hatta taştan daha da katılaşmış yüreklerimizde yaptı ı yankı nedir?

Modern birey anlayabilir mi bu tavrı? İçinde yürek yerine taş taşıyan modern insanda nasıl bir karşılık bulur bu davranış? Şairin "Şarkı görmez, garbı bilmez, görgüden yok vayesi/Bir utanmaz yüz yaşarmaz göz bütün sermayesi" dedi i bedeviden bozma, köylülü e müptela, varlıkla sınanınca lümpen kaprislerine, yoklukla sınanınca aşa ılık komplekslerine kapılanlar, nasıl anlar ve anlatır, nasıl yaşar ve yaşatırlar bu muhabbeti/Muhammed'i?

Muhabbeti Muhammed'den ö renenler ölmemenin sırrını da ö renmiş oldular. İşte onlardan biri, bu sırrı şu dizelerle açı a vurdu:

Âşık öldü diye salâ verirler

Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez

Âşıkların ölmeyece inin ondan güzel kanıtı olur mu? Muhabbetin merkezi olan gönülden yola çıkarak anlayın bunu: Birine "alçak" derseniz hakaret etmiş olursunuz, "alçak gönüllü" derseniz iltifat. Çünkü gönül öyle yüce bir makam ki, kendisine ilişen alçaklı ı bile elinden tutup katına yüceltir, "alçak gönüllülük" bir yücelik olup çıkar.

Acıyı da "Ben hüzünlerin peygamberiyim!" itirafında bulunan o Ufuk İnsan'dan ö rendik: Saçları sevdiklerinin ölümüyle de il, Allah'la ilişkisini örselememek u runa gösterdi i çabayla a aran Yüce Önder, Kutlu Rehber'den. Ça ların günahını yıkamak için gece yarıları saldı ı gözyaşları, yattı ı şilteyi ıslatıp Aişe'yi uyandıracak kadar sel olup ça layan Ayaklı Kur'an'dan.

Bu soylu acı de il miydi, Hıra'da kendi ruhunu yeniden do uracak bir sancıya ebelik eden? Buna insanın oluş sancısı da diyebilirsiniz. Baksanıza o okyanus misali kutlu sancıdan payına bir damlacık düşenler, yaşadıkları ça ın, 'nükleer güç merkezlerinin' dahi yanında yaya kaldı ı etkinlikte birer 'gül ve güç merkezi' oluyorlar!

Ça ın Ebu Cehillerinin onu anlamasını, onu sevmesini kimse beklemesin. De il mi ki o, atası İbrahim gibi insanlı a şeytanı, şeytanları taşlamayı ö retti. Şeytan ve dostları da o gülü ve onun gül yüzlü dostlarını taşlayacaklardır.

Ben modern Ebu Cehillerin yaptı ından daha çok, ona ümmet oldu unu söyleyenlerin yaptıklarının onu üzdü ünü düşünüyorum. Onun mirasına sahip çıkması gerekenler, sadece sakalına ve hırkasına sahip çıkıp onun ö retisini ça ın dışına atmakla onu daha fazla üzüyor olsalar gerek.

Bu satırları bitirmeden, o insan güzeline bir maruzatım var:

Seni çok özledik, bizi bu ça a karşı dik tutan senin kokundur:

Yel essin Ya Rasullallah...

Kokun gelsin!



Mustafa İSLAMOĞLU

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <