Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

.::O'nun (sav) İkliminde Yetişen Dahiler::.

> 1 <

kdgd_yakup
Ses Etme Sükunet !

grup tuttuğum takım
Yüzbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1789 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 10-12-2006 11:40

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #284757 05-02-2008 01:15 GMT-1 saat    
Allah Resûlü vahiyle müeyyed ufkuyla devleti ayakta tutacak dinamikleri çok iyi tesbit etmiş ve bunları israf etmeden yerli yerinde kullanmıştır. O, büyük erkân-ı harpler yetiştiren.. ilim düşüncesini coşturan ruha ve mânâya giden yollar açan sanatkâr düşüncelere yüksek gayeler belirleyen iç içe bir derinlikler menşurudur. O, kendi döneminde bir sürü erkan-ı harp yetiştirmiştir. Kendinden sonra, cihânın fethine uzanan yolda,
Hâlid'den Ukbe'ye,
Ukbe'den Ahnef'e,
ondan Tarık'a
ve ondan da Muhammed bin Kasım'a..
kadar nice büyük erkân-ı harpler yetişmiştir ki, münhasıran bu zaviyeden o büyük oluşumun kaynak ve mimarına baktığınız zaman, O'nu yalnız askerlikle iştigâl etmiş sanırsınız. Günümüzdeki Akkad gibi pek çok araştırmacı, saadet asrını, dehâya açık istidatların harmanı gibi görürler.

Evet, 'Hz. Muhammed Medresesi', istidatları alabildiğince yükseltebilen ve yükseltmiş olan biricik medresedir. O medreseye uğrayan herkes, tabiatının müsaadesi ölçüsünde, aklî, kalbî, rûhî bütün melekelerini geliştirebilmiş ve dehalaşmıştır.
Hz. Ebu Bekir, askerî, idarî ve ilmî bir dâhi..
Hz. Ömer, Osman, Ali (ra) birer böyle dâhi..
Halid, Sa'd, Ebu Ubeyde,
A'lâu'l-Hadramî,
Ka'ka' birer askerî dâhi...
Ve daha yüzlercesiyle o ışık çağı âdeta bir dehâ çağı görünümündedir. Daha doğrusu, o çağ, insandaki isti'dat ve kabiliyet sermayesinin zerresi dahi heder edilmeden değerlendirildiği, nemalandırıldığı bir altın çağdır.. ve yüzlerce dâhi ile mâmurdur.

Afrika'yı bir solukta baştan başa İslâm hâkimiyeti altına alan Ukbe bin Nafi, dâhi değilse kim dâhi? Ukbe, on beş yaşında at sırtına sıçrar ve değişik halifeler döneminde büyük sorumluluklar yüklenir. Atlas okyanusuna kadar bütün Afrika'yı zabt ü rabt altına alır.. ve meşhûrdur, atını Arab'ın 'Karanlık Deniz' dediği okyanusa sürer sonra da: 'Allahım, bu deniz önüme çıktı, çıkmasa idi, Senin ism-i şerifini denizler aşırı tâ ötelere götürecektim.,' der.[1]

Yine o medreseden yetişen Berberî bir köle Târık bin Ziyad da, dâhi bir erkân-ı harptir. Doksan-yüz bin kişilik İspanya ordusunu, on iki bin kişilik ordusuyla bir öğleden sonra, altından vurur üstünden çıkar ve Toledo'da kralın saraylarına ulaşır.[2] O da bir dâhidir.

A'lâu'l-Hadramî, o da büyük bir dâhidir.. ve Hz. Ömer (ra) devrinde 'Bu kadar çok dâhiyi kullanacak zeminimiz yok.' denmiştir. Bahreyn'de tevakkûf ve savaştan men' azabına çarptırılmış bu dâhînin ibret dolu bir hayat hikayesi vardır. Tarih yazarları derler ki: Halid'i al, A'lâ'nın yerine koy, A'lâ'yı al onun yerine koy, herhangi bir boşluk olmayacaktır.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <