Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

<-Ders Serisi 1-> Hukuk Terimleri Ve Türkçeleri

> 1 <

YKaraca

grup tuttuğum takım
Teğmen Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1931 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 05-05-2006 12:13

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #301430 19-05-2008 16:22 GMT-1 saat    
İngilizlerin kullandığı ve ingilizcede sık geçen hukuki kelimeler ve türkçelerini paylaşacağım.Bu terimlere
" JUDICIAL TERMS "
yani hukuki terimler adı veriliyor.

Kelimelerin içlerinde beraat etmek ten çocuk kaçırma davalarına kadar tüm hukuki terim ve açıklamaları yer alıyor.

Terimler a dan başlayarak w ye kadar sıralanmıştır.


acquit, exonerate: beraat etmek, beraat ettirmek

adjourn: ertelemek

adultery: zina

allegation: iddia

Anayasa Mahkemesi: Constitutional Court

Ankara Bar Assocation: Ankara Barosu

annul, repeal: ilga etmek

appeal: temyiz etmek

arbitrary detention: keyfi gözaltı

amnesty, pardon: af, affetmek

assocation: dernek

accrued interest: tahakkuk etmiş faiz

abortion: kürtaj

accomplice : suç ortağı

battery and assault: müessir fiil

bribe: rüşvet

breach, violation, infringement, contravention: ihlal infringe, violate, contravene: ihlal etmek

by-law : içtüzük

built-up area : meskun mahal

bankrupt: iflas ettirmek, müflis bankruptcy, insolvency: iflas insolvent: müflis

go bankrupt: iflas etmek

blackmail : şantaj, şantaj yapmak

bail out : kefaletle serbest bırakmak, kefaletle kurtarmak bail: kefalet maintenance : nafaka

black economy: kayıt dışı ekonomi

child abduction: çocuk kaçırma

compensation: tazminat

convict: mahkum etmek

court, tribunal: mahkeme

criminal, offender: suçlu

censor : sansürlemek

conclusive evidence: kesin delil

capacity(ehliyet) and majority(rüşt) of a person: kişinin ehliyeti ve rüştü

counterfeit currency: sahte para forge: sahtesini yapmak ( passport / banknote / cheque / signature) forgery: sahtekarlık

case law, jurisprudence: içtihat

customary law: örf adet hukuku

criminal record: sabıka kaydı

culprit: sanık

curator: kayyım

criminalize : kanun çıkartarak yasadışı hale getirmek

court martial: askeri mahkeme


Court of Cassation, Court of Appeals : Yargıtay

Court of Accounts: Yargıtay

Council of State: Danıştay

dereliction : ihmal, görev kusuru misconduct : suistimal, kötü davranış

death penalty, capital punishment: ölüm cezası

defendant: davalı

defunct: mülga edilmiş (fesh edilmiş)

drug trafficking: uyuşturucu kaçakçılığı

domicile : ikametgah

detention : tutuklama custody: nezaret, gözaltı, velayet intensifieid surveillance : gözaltında tutma house arrest: gözaltı (evde) incommunicado detention: kimse ile görüştürmeden gözaltı

deport: sınır dışı etmek deportation : sınır dışı etme

expropriation: istimlak expropriate: istimlak etmek seizure : geçici zapt confiscation : mülkiyetin hazineye geçmesi privatization: özelleştirme privatize: özelleştirmek

nationalize: millileştirmek nationalization: millileştirme confiscate: kamulaştırmak

European Court Of Human Rights: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

evidence: delil

enact: kanunlaştırmak enactment: kanunlaştırma, kanun, kararname

enforcement, exequatur: tenfiz, tenfizi yapan mahkeme

exemption: muafiyet immunity: dokunulmazlık impunity: cezadan muaf olma, kişisel dokunulmazlık

extradite: suçluyu iade etmek extradition: suçlunun iadesi

fugitive: kaçak outlaw: kanuna karşı gelen kimse

file a lawsuit, sue: dava açmak

fine: para cezası

forensic: delil toplama işlerinin tümü

fraud: hile

felony: cürüm, ağır suç

gravity of obligation: ağırlıklı borç

hearing: duruşma hear: duruşma yapmak, tanıkları dinlemek

hijacking: uçak, gemi vgb kaçırma

honour killing: töre cinayeti manslaughter: ağır tahrik sonucu adam öldürme

harbor: yataklık etmek, saklamak

impartial: tarafsız

impunity : cezadan muaf olma, kişisel dokunulmazlık

infamous, notorious: kötü şöhretli

inmate, prisoner: hapis yatan

interrogation, interrogate:sorgu, sorgulamak

ill treatment, maltreatment: kötü muamele torture: işkence

investigation: soruşturma prosecution: kovuşturma probe: araştırma proceeding:usul, adli takibat, kovuşturma, dava, dava işlemleri

international arrest warrant: uluslar arası tevkif müzekkeresi

investigating judge: tetkik hakimi

indict: iddianame hazırlamak, indictment: iddianame

judge: hakim

judiciary: yargı

jury: jüri

judiciary: yargı, yasama

judicial: yargısal, yargıya ait

jurisdiction: yargı yetkisi

judicial year: adli yıl


law enforcement officer: kolluk kuvveti

lawyer : avukat

libel: yayın yolu ile hakaret

life sentence: müebbet hapis

legitimate X illegitimate: meşru X gayrimeşru

legislation: mevzuat acquis: müktesebat

legal entity, legal person: tüzel kişi legal aid: adli yardım natural person: gerçek kişi

legislative statue: yasal mevzuat

law-abiding: kanuna itaatkar



major offence: büyük suç

minor offence: küçük suç

misdemeanour: kabahat

money laundering: para aklama

marital discord: evlilikte geçimsizlik

magistrate: kabahat davalarına bakan hakim



notary: noter

newsletter, circular: sirküler decree-law: kanun hükmünde kararname decree: kararname communication: yazışma, mektup, mesaj



overturn(decision, verdict) : kararı bozmak



parliamentary immunity: dokunulmazlık

plaintiff: davacı

post-mortem operation: otopsi

probation : denetimli serbestlik

prosecuter: savcı

prostitution: fuhuş, fahişelik

privilege: imtiyaz privileged: imtiyazlı

personal finances, assets: mal varlığı

probation: denetimli serbestlik

parole: şartlı tahliye

penitentiary: cezaevi

penal: cezaya ait, ceza kabilinden penalty : ceza, para cezası penalize: cezalandırmak

plagiarism: intihal plagiarize: aşırmak

private and procedure law: özel hukuk ve usul hukuku



quorum: toplantı yeter sayısı



rape: tecavüz, tecavüz etmek

rapist: tecavüzcü

reasoned decision: gerekçeli karar

ransom : fidye

red notice: kırmızı bülten

rig: bir şeyin sonuncu hile yaparak ayarlamak (rig a state tender: devlet ihalesinde hile yapmak)



sanction: yaptırım

sentence: ceza vermek

serve: hapis yatmak

slander: iftira

smuggling: kaçakçılık

suspect: zanlı, şüpheli

suspended sentence: cezanın tecili

security payment: teminat

summon: celp etmek

service: tebligat

session: celse, oturum

separation of powers: kuvvetler ayrılığı legislation(yasama), execution(yürütme), judiciary (yargı)

self defense: meşru müdafaa



trial: duruşma

tax evasion: vergi kaçırma



under the auspices of police: polis nezaretinde

unanimously: ittifakla

unconstitutional: anayasaya aykırı

uncontested claims: nizasız alacaklar

unfit for military service: askerlik için uygun değil, çürük

unitary: üniter

vandalism: kamu malına zarar verme

verdict, ruling: mahkeme kararı

victim: mağdur

vote of confidence: güven oyu

witness testimony: görgü tanığı

witness: görmek, şahit olmak

testify: şahitlik etmek, delil olmak

testimony: tanıklık, ifade sworn testimony: yeminli ifade


NOT :

Yukarıdaki terimlerde değişiklik yapabilirsiniz.Örneğin ankara barosu yerine geçen terime istanbul ekleyerek istanbul barasu anlamı katabilirsiniz.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


-İLETİŞİM-
MSN :
MAİL :
> 1 <