Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Bitevi Yağan Işık Yağmuru: Ramazan

> 1 <

kdgd_yakup
Ses Etme Sükunet !

grup tuttuğum takım
Yüzbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1789 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 10-12-2006 11:40

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #340510 21-08-2009 00:49 GMT-1 saat    
Bitevi Yağan Işık Yağmuru: Ramazan




Bizi maddî-manevî kirden-pasdan arındıracak, yuyup yıkayacak, gönüllerimize safvet çalıp hislerimizi bileyecek "Gufran Ayı" emareleriyle ufukta belirmeye başladı Eğer senenin bu en yumuşak, en nurlu, en bereketli zaman dilimine açık durur, bu hususta üzerimize düşen vazifeyi yerine getirir, onu gerçek manada değerlendirme niyet ve azmi içinde bulunur ve bu mevzuda iradelerimizin hakkını vermeye çalışırsak, inşaallah bir ay boyunca sürekli, kesintisiz bir şekilde ışık yağmuru altında maneviyat banyosu yapacak ve –Allah'ın izniyle– yeni bir miad yakalayıp yeni bir dirilişe ereceğiz

Peki Ramazan'ın "bitevi" (sürekli/kesintisiz/mütemadî) bir ışık yağmuru oluşu ne demektir? Ve biz Ramazan için kullanılan böyle bir sıfatı niçin başlığa taşıma lüzumu duyduk?

İkinci sorunun cevabıyla konuya giriş yapmış olalım

Ramazan'a yaklaştığımız şu günlerde, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Ramazan'la ilgili yazılarını okumaya başladım ve gördüm ki, Hocaefendi üç-dört yazısında üslubunun renklilik ve çeşitliliği içinde bu hususa önemli bir yer ayırıyor ve ehemmiyetle bu konu üzerinde duruyor Bu sebeple ilgili yazıları okurken şimdiye kadar gözden kaçırdığımız bu önemli hususu sizlerle paylaşmak ve yazının başlığına taşımak suretiyle bu noktaya dikkatlerinizi çekmek istedik

Şimdi yazımızın esas konusu olan soruya geçebiliriz? Ramazan için bitevilik vasfı ne demektir, bunu nasıl anlamalıyız?

Öncelikle sorunun icmalî, kestirmeden cevabını verip daha sonra başyazılardaki tafsilat ve teferruatla konuyu takip etmeye çalışalım

Ramazan'ın biteviliğinden benim anladığım; bu mübarek ayın her bir günün ve her gün içinde de 24 saat boyunca arada hiçbir boşluk ve kesinti olmaksızın her bir saatinin, her bir dakika ve saniyesinin, hasılı her "an"ının feyiz, bereket ve varidatla dolu olmasıdır Hocaefendi'nin 'Örnekleri Kendinden Bir Hareket' kitabındaki 'Herşeye Rağmen Bizdeki Ramazanlar' yazısında Ramazan ayının her anını ayrı bir "eşref saati" olarak değerlendirmesi maksadımızı ifade adına yeterli olur zannediyorum

Umumi manadaki bu yaklaşımı aktardıktan sonra, gecesi-gündüzüyle, yirmi dört saatin farklı zaman dilimleriyle bir Ramazan günü bize neleri vaad ediyor? Şimdi bu hususu birkaç başyazıdan aldığımız iktibasla görmeye çalışalım

'Işığın Göründüğü Ufuk' kitabındaki 'Kaos ve Ramazanlaşan Ruhlar' yazısında Hocaefendi, seher vaktinden başlayarak bir Ramazan gününün vaad ettiklerini bize şöyle anlatmaktadır:

"Onda seherler her zaman, göklerin derinliklerinden gelen bir mavilikle tüllenir sabah ezanları, sabah namazları başka vakitlerde olmayan bir büyüye dönüşür gündüzler iç içe ümitlerin, beklentilerin sırlı koridorları gibi oruçluları bir vuslat hissine çeker iftar saatleri, dil-damak lezzetlerinin çehresinde içten içe her zaman şeb-i arûsu çağrıştırır teravihler ruhlarımıza Dostla halvet olmanın toyunu-düğününü duyurur"

Aynı paragrafın devamında Hocaefendi konuyu şu neticeye bağlamaktadır:

"Böylece, ramazanın o kendine has esintileri, günün hiçbir saatinde tamamen dinmeden hep sürer gider (…) ve ruhlarımızı sarar; sarar da hislerimizi, arzularımızı her lâhza ayrı bir hazza uyarır ve ayrı bir zevk olur gönüllerimize boşalır"

'Yeşeren Düşünceler' kitabındaki 'Kutlu Zaman Dilimi Üç Aylar' yazısında da Hocaefendi iftardan imsağa uzanan çizgideki yirmi dört saati şöyle tasvir etmektedir:

"İftarlar, bize bir kısım sırlar fısıldar ve ufkumuzda büyük buluşmanın çağrışımlarıyla tüllenirler teravihler ümit dünyamıza neler neler vaadederler geceler, âdeta nazlı bir gelin edâsıyla bize harem kapılarını aralar ve vâridâtın her türden dalga boyuyla ışık olur gönüllerimize akarlar imsaklar tıpkı vapur düdüğü, uçak sesi ve füze tarrakalarıyla tınlar ve Dost'a vuslat yolunda bir gece yolculuğunu salıklarlar Nihayet upuzun bir gün, o tatlı buluşmanın telaşlı ama dikkatli, heyecanlı fakat ümitle dolu saatleriyle gelir her yanımızı sarar"

'Herşeye Rağmen Bizdeki Ramazanlar' yazısında Hocaefendi Ramazan ayının bu yekpare ve bütünlük halini, bilhassa bizim insanımıza, bizim ülkemizde yaşanan Ramazan'a bağlayarak şu şekilde ele almaktadır:

"Bizim Ramazanlarımızda, hiçbir zaman tamamen dinmeyen bir uhrevîlik heyecanı çağlar; gecelerin esâtîrî güzelliklerinden, seherlerin sihirli dakikalarına; gündüzlerin Ramazanlaşmış çehrelerinden gurubların rü'yet yamaçlarını hatırlatan renklerine kadar her an ayrı bir duygu tufanı köpürür durur: Seherler, o kendilerine mahsus büyülü ve mahrem edalarıyla bizlere, arzu ve ihtiyaçlarımızın yerine getirileceği koyları gösterir ve oralara ulaşma yollarını fısıldar Gündüzler, hemen her zaman canlı, fakat yumuşaklardan yumuşak, bir hayli sesli, ama sımsıcak bir esintiyle gelir, bizi kucaklar, en az günde beş defa namaz ve niyazdan fışkıran bir lezzetle kendilerini hissettirir, sonra da gurubun tüllenen renkleri arasında henüz bitmemiş bir faslı, daha sonra gelip tamamlama vadiyle son gülücüklerini başımıza boşaltır öyle giderler Akşamlar, her zaman bir şölen ihtişamıyla ufukta belirir, hem beden hem de ruhlarımıza ait iç içe işlerle alâkalı bir sürü telaşla kendilerini duyurur, her yanımızı iftar ve teravih heyecanıyla sarar, bize gizli bir âlemin kapısının önünde bulunduğumuzu ihsas eder, gönüllerimize aşk kıvılcımlarının yanında vuslat heyecanları da üfler ve ruhlarımıza mü'mince yaşamanın bütün zevklerini duyururlar Geceler, bir sessizlik büyüsüyle ufkumuzu tutar, bize Yâr'la halvet olma duygusunu fısıldar, aşkın yaşama yollarını gösterir ve duyabilenler için Cennet nağmelerinden besteler sunarlar Bizler her zaman, gecelerin ne dediklerini anlamasak da, onlar hep bir şeyler söylemeye devam ederler Bu sözler, bazen halka halka birbirine eklenerek öyle edalara ulaşır ki, bütün bütün kör ve sağır olmayanlar, bu harfsiz ve kelimesiz hutbeler karşısında dillerini tutar, hayret murâkabesine dalarlar"

Dikkat çekmeye çalıştığımız bu husus, Ramazan'la ilgili yazılarda daha başka yerlerde de geçmektedir Ama zannediyorum maksadımızı anlatmaya yetecek ölçüde iktibasta bulunduk Bu noktada belki hatırlanması gereken husus 'gecesi ayrı nurâniliğe ve gündüzü de ayrı aydınlıklara açık' böyle bereketli bir mevsimin her anını değerlendirme niyet ve azmi içerisinde olmamız gerektiğidir Rabbim hepimize sâniyesini, âşiresini dahi zayi etmeden o nurlu, o bereketli zaman dilimini kamil manada değerlendirmeyi nasip etsin Bir ay boyunca kesintisiz bir şekilde yağıp duracak olan o ışık yağmuru altında bizi maneviyatla sırılsıklam eylesin Gökten yağan o tertemiz, pırıl pırıl rahmetle bizi her türlü kir, pas ve eraciften arındırsın, içimizi-dışımızı nurlandırsın, apak eylesin Âmin!


Hamdi İşcan

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <