Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Nazar Değmesi Nasıl Oluyor

> 1 <

MuHaMMeD

grup tuttuğum takım
Yarbay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 3201 ileti
Yer: istanbul
İş: öğrenci
Kayıt: 20-06-2006 06:59

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #111153 07-08-2006 20:49 GMT-1 saat    
Bizde "nazar değmesi" adı verilen inanç, diğer lisanlarda "şeytan göz" veya "şeytan bakışı" olarak adlandırılır. Bebeğine yeni elbiseler giydiren bir anne, çarşıya gidip alışveriş yapar. Bu arada bir başka kadın gelir ve bebeği sever. Eve gittiklerinde bebek ishal olur. İşte anneye göre bebeğine o kadının nazarı değmiştir. Dikkat ederseniz burada bebeği seven kadının art niyeti yoktur. Zaten nazarı değen kişinin genellikle kötülüğü değil, kıskançlığı ve çekemezliğidir söz konusu olan.

Noel Baba ve benzeri batıl inançlar çocuklukta kuvvetli olup yaş ilerledikçe azalırken, nazar değme inancı bunun tam tersidir. Nazar inancının ardındaki güç, bakışın ruhla bütünleşmesidir. Bakış konuşmaya göre daha etkilidir. İnsana tam odaklanır ve daha duygusaldır. Birçoğumuz arkamız dönük olduğumuz halde kalabalık içinden birinin bize baktığını hissetmişizdir.

Nazar değmesi ile ilgili olarak en çok kabul gören görüş, gözdeki yansımadır. Eğer karşınızdaki birinin gözlerine dikkatle bakarsanız, gözlerinde kendi görüntünüzün yansıdığını görürsünüz. Eski insanlar sudan, aynadan yansıyan görüntülerinin kendi ruhları olduğuna inanıyorlardı. Karşılarındaki insanın gözleri içinde kendi küçük görüntülerini görünce tehlikede olduklarını, ruhlarının karşısındakinin gözleri içinde hapsolduğunu sanıyorlardı.

Bu korkunun dünya çapında genel bir inanca dönüşmesinin, şimdi Irak'ın bulunduğu topraklarda yaşamış eski Sümerlerden kaynaklandığı sanılıyor, Sümerlerin inançlarına göre bazı insanlar bakarak suları kurutabilir ve bu nedenle ölüme sebep olabilirlerdi. Sonradan bu inanç bir bakışla yaşayan şeyleri de kurulabilme yönünde gelişti. Örneğin, nazar değen çocukların ishal olup vücutlarının sıvı kaybetmesi, annelerin ve süt veren hayvanların sütlerinin kuruması, meyve ağaçlarının kuruması ve erkeklerin iktidarsız kalmaları vb. Görüldüğü gibi, bunların hepsinde de sıvı kaybı ve kuruma vardır.

Bu inanç doğuda Hindistan'a, batıda Portekiz ve İngiltere'ye, kuzeyde İskandinavya'ya kadar yayıldı. Böylesi bir inanca sahip olmayan Amerika, Asya, Afrika ve Avustralya'ya ise kaşifler, denizciler ve göçmenler tarafından taşındı. Ama günümüzde hala Çin, Kore, Güneydoğu Asya, Avustralya ve Amerika yerlilerinde, Afrika'da sahranın güneyinde böyle bir batıl inanç yoktur.

Doğu Akdeniz ve Ege kıyılarında bu inanca, mavi gözlü insanların daha fazla nazarlarının değdiği inancı da ilave edilmiştir. Bu yörelerde mavi gözlü insanların azlığı bunun sebebi sanılıyor. Bu nedenle buralarda nazarı geri itmek veya ayna gibi yansıtmak için mavi göz şeklinde, camdan yapılan nazarlıklar başta bebekler olmak üzere nazarın değebileceği düşünülen her yere takılmaktadır.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


heykimsinsen

grup tuttuğum takım
Teğmen Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 375 ileti
Yer: Pişmaniye Diyar
İş: Muhasip
Kayıt: 31-05-2006 11:04

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#111161 07-08-2006 20:55 GMT-1 saat    
Nazar kelimesi Türkçe'de kem göz manasına gelmekte ve daha ziyade "gelme", "uğrama", "değme" ve "etme" fiilleriyle birlikte; "nazara gelme", "nazara uğrama", "nazar değme" ve "nazar etme" şeklinde kullanılmaktadır.

"Nazarcılık" deyimi; nazarın zarar verebileceğini kabul eden düşüncenin adıdır.

Nazar, bugün için henüz pozitif ilimlerin ilgi alanına girmemiştir. Girip girmeyeceği ya da ne zaman gireceği belli değildir. Zira pozitif diye tanınan bilimlerin kendilerine mahsus bir takım metodları ve bazı kuralları vardır. Olayları bu metodlarla inceler ve bir sonuca varmaya çalışırlar. Nazar ise şu aşamada, fizik ya da kimya laboratuarında incelenip deneye tabi tutulacak durumda değildir. Aksine bugün, bu ilimlerle uğraşanların ekseriyeti -bilhassa doktorlar- nazarın fizik etkisini kabul etmemektedirler.

Alûsî (1270/1854)'nin el-Kelbî'den yaptığı bir rivayete göre; Arap asıllı bir kişi, yemek yemeden iki veya üç gün çadırına çekilir, daha sonra oradan gelip geçen koyun ve deve sürüsüne bakar ve "gördüğüm bu koyun ve deve sütünden daha güzelini görmedim" derdi. Bunun üzerine o sürü hastalanır veya yere düşerek helâk olurdu. İşte nazar etmede maharetli olan bu kişiye, Peygamberimizi çekemeyen Mekkeli müşrikler, Hz. Peygâmbere nazar etmesini teklif etmişler, o da bu teklifi kabul etmişti. Allahu Teâlâ da bu ayetleri (el Kalem, 51, 52) ile Resulünü korumuştu (Alûsî, Rûhul-Meânî, 29/38).

Yusuf suresinin altmış yedinci ayetinde ise, Hz. Yakub (a.s)'m oğullarına şöyle dediği anlatılmaktadır:

Ey oğullarım! Bir kapıdan (Mısır'a) girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama ben Allahdan hiçbir şeyi sizin için savamam. Çünkü hüküm Allah'dan başkasının değildir. Onun için ben yalnız O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler yalnız O'na tevekkül etsinler" ( Yusuf 12/67).

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <