Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

ulusalcıların ihanet çeteleri

> 1 <

adaletinreisi

grup tuttuğum takım
Albay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 2427 ileti
Yer: komuta merkezi
İş: TeşkilatiEsasiye
Kayıt: 25-06-2006 06:09

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #137931 06-11-2006 07:38 GMT-1 saat    
On soru-cevapda ulusalcıların ihanet çeteleri!


Türkiye’deki yeni oyunun adı “Ulusalcılık”. 1990’larda İBDA-C, Hizbullah ve Aczimendileri kullanmış olan ‘İhanet Örgütü’, bu sözde dinci örgütlenmelerin geride kalan kırıntılarını, sol örgütlerle ve ülkücü mafya ile birleştirerek 2001'den beri ulusalcı çatısı altında yeniden sahneye sürmeye karar verdi. Faruk Arslan

Ancak, güvenlik güçleri tarafından ardı ardına operasyonlar yapılan bu dinci örgütler ve çeteler, azınlık cuntacılarının kendilerine biçtiği misyonu henüz yerine getiremediler. Bu nedenle gücü artırılan ve yeniden yapılandırılan güya sivil ulusalcı örgütler, 2005'den itibaren hızla devreye sokuldu. AKP, erken seçim diyene kadar İhanet Örgütü, dinci ve milliyetçi çizgideki gruplar, ocaklar, tarikatlar ve cemaatler adına yapılmış gibi gözükecek provokasyon eylemler devam edecektir. Şiddete bulaşmayan dini hassasiyetiolan ve milliyetçi grupların şiddete başvurmasını ve sokağa dökülmesini sağlamak için, bu kesimlerin önde gelen isimlerine karşı suikastların yapılması beklenmelidir. Kısa bir süre sonra, ister laik, ister dinci, isterse Milliyetçi kesimden önde gelen birileri suikastlara kurban giderse, herhangi bir kritik kurumun personeline veya binasına büyük bir bombalama eylemi gerçekleştirilirse bu duruma hiç şaşırmamak ve asla millet olarak paniğe kapılmamak gerekiyor.
Soru-cevaplarımıza geçmeden önce son gelişmeleri hatırlayalım.
Ankara’da Atabey Grubu adını taşıyan yeni bir çete oluşumu ortaya çıkarıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) en seçkin birliği olarak gösterilen özel kuvvetlerden biri yüzbaşı iki subay, bir astsubay, beş siville birlikte 9 kişi gözaltına alındı. Baskınlarda çok sayıda el bombası, iki Glock tabanca ve C-4 bulundu. Yakalanan zanlıların ajandasında yer alan 9 adet kroki de Başbakan Erdoğan’ın evi ve Danışmanı Cüneyt Zapsu’ya yönelik silahlı eylem planları ve Zapsu'nun BİM marketlerine yönelik planlar ele geçirildi. Başbakan Erdoğan'a suikast planı istihbaratı zaten daha önce alınmıştı. Başbakan son zamanlarda yüze yakın korumayla geziyor. Emekli askerlerin ve istihbaratçıların çetelerde ortaya çıkması, Türk ordusunu bağlamaz. 28 şubatcı çete, kamuflajla yine ortaya çıktı.
Danıştay provokasyonunu baştan beri yanlı yaklaşan devletden daha devletçi, kraldan kralcı Hürriyet, derin askerlerle ilintili olduğu açık olayı maskelemek için bu habere ilginç bir yorum kondurmuştu: Güya Askeri çevreler kroki ve Atabey gerilla grubu kodları hakkında şu bilgiyi vermişmiş:
"Özel kuvvetlerin eğitiminde bu tür hayali gerilla grupları kurulur. Ama eğitimden sonra bu belgelerin imhası gerekliydi. Krokiler ise yine eğitim amaçlı, savaş zamanında birliğin birbiriyle haberleşmesi gerekir. Krokilerle bu tatbikat yapılır."
Yani ele geçirilenler çete değil istihbaratın çete kurma oyunu idmanı... Bu yeni çete ile gündem meşgul iken Danıştay'a saldırı ve Sauna Çetesi'yle ilgili soruşturmalarda adı geçen Ata Ocakları eski başkanı Ayhan Parlak teslim oldu. Güya hiç yurtdışına kaçmamış. Serbest bırakılan Muzaffer Tekin ve cani Alparslan Arslan ile beş günde 60 küsur defa ne konuştuğu merak ediliyor. Boşuna heveslenmeyelim, nasıl ifade vereceği ezberletilmiştir. Kollanacağı garantisini alarak derin ihanet çetesinin üstünü örtmek için ortaya çıkmıştır.
1. Soru : Son bir yılda sayısız eylem gerçekleştiren ve Danıştay provokasyonu ile dikkatleri üzerilerine çeken ulusalcıların görünürdeki akıl hocası kim?
Cevap: 80'ine merdiven dayamış, köhne cuntacı, Sabetaycı, ‘gizli yahudi’ olan Cumhuriyet başyazarı İlhan Selçuk. Cumhurbaşkanı Ahmet Sezer ile özel görüşmeler yaparak hükümeti erken seçime götürmek için danışmanlık yapan Selçuk, bakın yakın geçmişte neler yaptı? İhanet Örgütü’ tarafından kullanılan aşırı sol terör örgütleri, yeni eylemler için daha çok insan kaynağına ihtiyaç duyuyordu. ‘Cuntacı örgüt’ bu sebeple, hapisteki aşırı sol görüşlü militanların affedilerek tekrar örgütsel faaliyetlere dönmelerini sağlamak amacıyla, sabetaycı İlhan Selçuk kanalıyla Cumhurbaşkanı Sezrer’den talepte bulunmuştu. Bu talepler üzerine Sezer, bugüne kadar aşırı sol görüşlü yüzlerce militanı affetmiş ve tekrar illegal örgütsel faaliyetlere dönmelerini sağlamıştı.
Selçuk'un babası Mehmet Kasım Selçuk bir ‘gizli yahudi’ yani ‘sabetaydır’. (TC Kimlik Numarası: 39292926484), Eşi Handan Gör’ün babası ve annesi, ‘kayıtlı birer yahudidir.’ Kayınbaba Hamdi Namık GÖR (TC Kimlik Numarası: 52552159026) ile kayınvalide Şivekar GÖR (TC Kimlik Numarası: 52549159190)’ün dinleri (dolayısıyla ırkları) nüfusta yahudi olarak kayıtlıdır. Sabetaylarda, sabetay / yahudi olmayan kadınla evlenmek büyük günahlar arasında sayılmaktadır ve lanetlenme sebebidir. Çünkü anaerkil olan yahudilerde, soyun, kadınlar üzerinden devam ettiğine inanılır. Bu sebeple evlenilecek eşler, mutlaka sabetay asıllı olanlar arasından seçilir. İlhan Selçuk’un ailesinde de bu kurala hassasiyetle riayet edilmiş ve aileye alınan diğer gelinler de sabetaylardan seçilmiştir. Yengesi Sema Köymen’in akrabası olan Öykü Köymen gibi, akrabalarının pek çoğu sabetaylara ait olan Şişli Terakki Vakfı Özel Şişli Terakki Lisesi mezunudurlar. Bir diğer yengesi olan Ruhan Selçuk’un ninesinin isminin Yuhna ve yeğenlerinin isimlerinin Samuel ve Benjamin (Gümüşsoy olması, size bir kanaat veriyordur. Selçuk’un akrabalarının soyadlarına bakıldığında tamamına yakınının sabetay asıllı oldukları görülecektir: Ertel, Köymen, Kiper, Oskay, Uzel, Yenersü…

2. Soru: Ulusalcı oluşumlar nasıl oluştu?
Cevap: 2001 yılında mafya lideri Sedat Peker ile İP Lideri Doğu Perinçek, ulusalcılık adı altında 'Kızıl Elma Koalisyon'u kurarak oluşuma resmen start verdi. Kısa sürede kimi milliyetçi, kimi solcu, kimi sağcı, kimi İslamcı, kimi Sosyalist, kimi Maocu bir çok grup sözde ulusalcı Kızıl Elma çatısının içine biryerlerden talimat almış gibi hızla girdi. Daha sonra eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın Avrasya’ya yaptığı atıfdan vazife çıkaranlar, Rusya’nın öncülüğünde stratejik birliktelik olan Avrasya Hareketi'ni 2004'den itibaren örgütledi. Ulusalcılar olarak adlandırılan ‘koalisyon’da Avrusya'nın içine girdi. Ulusalcı harekette buluşan sol, Kemalist ve milliyetçi unsurlar şimdi bu üst şemsiyede, Avrasya coğrafyasının anti-Amerikancı unsurlarıyla bir aradaydı. Temel karakteri Amerikan karşıtlığı olan harekete katılmak için İslamcı, solcu, sağcı olmanız fark etmiyordu. Konunun sadece Doğu Perinçek’in hayali değil, bir kısım sivil ve askeri bürokrasinin önemsediği, argümanlarını dile getirmekten çekinmediği bir oluşum olduğu zamanla ortaya çıktı. Hareketin aktörlerinden Kemalist ulusalcı bir şahsın (adı bizde saklı) anlatımıyla, kırk yıllık NATO’cular, Özel Harpçiler şimdilerde Avrasya Hareketi’nin en hızlı neferleriydi.
3.Soru: Bu oluşumların önde görünen, teorik değil aktif iş göerecek sözde NGO'ları kimlerdi?
Cevap: 1997’de ülkücü mafyalar nedeniyle iç tehdit kabul ettiği ‘aşırı sağ’ı, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nden, yani Kırmızı kitapdan MGK, 2005 sonbaharında çıkardı. Türk milliyetçiliği bazı kesimlerce ırkçılığa dönüştürülmek, ülkücü mafyadan yararlanılmak isteniyordu. Güya 1980'lerde ASALA'ya karşı kullanılan ülkücülerin toplandığı operasyonel bir birim olan TİT'in elemanları yeniden toplandı. TİT'in bugünkü devamcıları olan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) ve Ulusal Birlik Partisi'yle birlikte başka bir ulusalcı oluşum Türk Solu dergisiydi. Radikal milliyetçi-agresif yayın yapan Türk Ergenekon ve Ötüken gibi gruplar mantar gibi bitmeye başladı. Milyonların üye yapıldığı ulusal dernekler, Türk milliyetçiliğini kullanarak binlerce doları saçmaya başladılar. Emekli veya emekli gözüken özel haraket mensupları, operasyon yapacak vurucu timleri hücre evleri halinde örgütledi. Kurulan 40'ya yakın çete, birbirini tanımıyordu. İrtibatları sağlayan liderleri tanıyordu. Derin çete görüntüsü, istihbarat ayağını ortaya koyuyordu. Adam toplamaya başladılar ve bulmakta gecikmediler.
4. Soru: Değirmenin suyu nereden geliyor, nerede kullanılıyor?
cevap: Bir iddiaya göre, Başbakana bağlı olmayan Orta Asya'da Türk milliyetçiliğine derinden yardım eli uzatan örtülü bir ödenekten geliyor. Diğer gelir kalemi ise Peker grubu gibi derinlerle çalışan mafya çeteleri. Söylemleri masonluk ve ABD karşıtlığı olmasına rağmen Soros Vakfı tarafından finanse edildikleride ileri sürülüyor. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH), bir yıl içinde 1,5 trilyon lira harcayarak, ülke çapında 190 şube açtı ve 3 milyona yakın üye kaydetti. İlçeler hatta köylerde bile örgütlendi. Mesela Mersin’de 70 bin üye kaydedildi. Dergileri Türkeli, 250 bin basılıyor. Bir milyondan fazla tüzük teşkilatlara gönderilmiş durumda. Giriş aidatları 40 YTL, yıllık üyelik aidatı ise 100 YTL. Başkanları Taner Ünal, MHP'den dışlanan bir sözde ülkücü.
İnternet ortamında 'Özel Büro' ve 'Kuvayı Milliye' isimleri altında örgütlenen başka bir grup ulusalcı, bir süredir coplu, telsizli, 1 milyon kişilik teşkilat kuruyor. Sözde Kürt mafyasına karşı harekete geçmeyi planladıklarını açıklayan ve kendilerini “Özel Büro” olarak tanımlayan gurubun başında proje koordinatörü olarak Ali Özoğul adlı kişi bulunuyor. Ali Özoğul manifestosu deşifre edilen Kuvayı Milliye Derneği"nin de Genel Başkan Yardımcısı. Yani Danıştay baskını soruşturması esnasında göz altına alınıp, günlerce sorgulanan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin"in yakın dostu emekli Nato Özel Harp Dairesi Başkanı Fikri Karadağ"ın yardımcısı. Tam 2000 motorize ekipten oluşan telsizli istihbarat ekiplerini 2007 içinde faaliyete sokacaklardı. Bu 2000 kişilik ekip, öncelikli olarak İstanbul içinde ve iki yakada donanımlı olarak hareket edecekti. Asli işleri istihbarat olan bu ekipler, başta Kürt mafyası olmak üzere her türlü mafya ve organize suç şebekesine karşı mücadele etmekle görevlendirilmişti. Emniyet ve diğer güvenlik birimleri ile eşgüdümlü ve koordineli olarak çalışacaklarını ileri sürselerde, bunlara kimin görev verdiği bir bilmeceydi. Acaba devletin polisine güvenmeyerek özel istihbaratçılık ve poliscilik oynayanlar kimlerdi? Bu boyda çalışma MİT ve MGK'dan habersiz yapılabilir mi?

5.Soru: Bu grupların söylemleri nedir, nasıl üye kaydediyorlar; yaptıkları illegal değil mi?.
Cevap: Söylemleri ilginç. Halkın nabzına göre şerbet vererek yanlarına çekiyorlar. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi , ABve PKK'ya karşı. İddialarına göre, Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin yüzde 93’ü dışarıdan destekleniyor. Bir tek kendileri milli. MİT'in yan kuruluşu gibi çalışan ASAM'ı RAND ile işbirliğiyle suçluyorlar. Kim kimdir, kimin eli kimin cebinde yıllardır araştıklarını öne sürüyorlar. Bilgi kirlenmesi savaşı için ortam hazırlıyorlar. 21 bin tane büyük şirketin19 bininin Mason olduğunu belirtiyorlar.
Erkut Ersoy, kendilerini Kuvayı Milliye grubunun bir alt kolu olarak tanımlıyor. Her türlü terör örgütüne karşı ve sözde Ermeni Soykırımı konularında mücadele ettiklerini söylüyor. Halen gruplarında 6214 görevli olduğunu öne süren Ersoy, grupların içinde Genel Kurmay, MİT ve polisten de yetkililerin olduğunu iddia ediyor. Özel Büro kendisini, “PKK sitelerini çökertiyoruz, bilgi topluyoruz, Türk istihbaratına da bu bilgileri aktarıyoruz.” diye anlatıyor. 2000 değil mümkünse 1 milyon motorize ekip oluşturmayı planlıyorlar. İlk olarak İstanbul"da 100 motor olarak aynen yunuslar gibi; ama Vespa tarzı motorlarla başlayacaklar. 30'u AKP'den çeşitli partilerden 80"e yakın milletvekilinin ve bazı işadamlarının projeye destek verdiğini ileri sürüyorlar. Gönüllü hareketi olduğu için illegal olmadıklarını ve yasal izne ihtiyaç duymadıklarını iddia ediyorlar. Gizli bir ordu kuruyorlar. Çünkü ülke Sevr döneminde olduğu gibi işgal altındaymış. Kim işgal etmiş: AKP ve dış güçler...

6. Soru: Muzaffer Tekin kim ve yapmak istiyor?
Cevap: Danıştay olayında derin ilişkilerde kilit rol oynayan isimlerin başında ordudan ihraç edilen yüzbaşı Muzaffer Tekin geliyordu. Arslan'ın bağlantılarını kuran kişi" olarak ön plana çıkan ordudan atılma Muzaffer'in ev ve işyerinde aramalarda ele geçirilen; "İstihbarat ve Gerillanın El Kitabı" adlı doküman, "Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi, 2005 Ankara" kaşeli bir kitapçık ile Türk Solu dergisinin bütün sayılar, Arslan adına düzenlenmiş VKGBH kimlik kartı, aslında tüm ilişkileri ortaya koydu. Sauna çetesinde ortaya çıkan yüzbaşı ile Tekin'in görevi birbirine benziyordu. Tekin, bu yapılanmanın irtibat elemanlarından olmasına rağmen, yargıya yapılan ağır ziyaretlerden sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Doğanmedyası zil takıp oynadı. Derin bağlantıları bir kalemde siliverdi. Susurluk'ta beraat ettirilenleri unuttu. Aynı zanlı eğer İslami hassasiyeti olduğu için ordudan atılan bir YAŞ emeklisi olsaydı, acaba bu kadar ucuz kurtulabilir miydi? Elbette hayır.
7. Soru: Arslan'la Tekin arasındaki irtibatı kuran ve yeni teslim olan Ayhan Parlak kim?
Cevap: Ayhan Parlak'ın özelliği ATA Ocakları eski genel başkanı olması. Milliyetçi Hareket Partisi'nden kopan Tuğrul Türkeş'in kurduğu Aydınlık Türkiye Partisi'nin gençlik kolu olan ATA Ocakları, bir anlamda ülkü ocaklarına alternatif olarak ortaya çıktı. Soruşturmada ismi gündeme gelen bir başka eski ATA ocakları başkanı ise Avukat Tarkan Toper. Avukat Arslan'ın Danıştay saldırısı için Ankara'ya gittiğinde Toper ile görüştüğü biliniyor. Toper, bu sebeple ifade verdi. Parlak, Arslan ve Tekinle aynı periodda 60 küsur konuşma yaptı. Bir insan sevdiği insanı en fazla 5-10 defa arar. Bu samimiyetin bir anlamı olmalı. Sorgusunun sonucu Tekin gibi olursa kimse şaşırmasın.Olayın üstün, mrtmek isteyen zinde güçler Parlak'ı da kurtaracak ve Doğan medyasına atış yapmak için malzeme sağlayacaktır.
8. soru: Destekçileri kimler, başka irtibatları var mı, ilişkili medyaları nasıl yayın yapıyorlar?
Cevap: Yeniçağ ve Yeni Mesaj gazeteleri bunlara açık destek veriyor. Sözde ulusalcıları çatısı altında toplayan Perinçekgillerde destekçileri arasında. Medya organları hedef saptırtarak, hükümeti ve hiç ilgisi olmayan Fethullah Gülen'i ve olayı derinlemesine araştıran Zaman grubunu suçluyor. Olayları çözen polisi, onunla ilişkilendirerek karartma taktiği uyguluyorlar. Aydınlık ve Teori dergileri, Ulusal Kanal'ın yanı sıra Türk Solu grubu, Açık istihbarat, Hakimiyeti Milliye, Kuvva-ı Milliye gibi gruplar yanlarında yer alıyor. Suçlu olduklarını gizlemek için karalama yayını yapıyorlar. Türk-Kürt, Sünni- Alevi, laik-anti laik kamplaşması için medyatik provokasyonlar yürütüyorlar. Bilgi kirlenmesi ile zihinler kirletiliyor ve bulanık suda balık avlanıyor. İrtica için malzeme sağlayacak Aczimendilerden, TAYAD grubuna, Hizbullah'a kadar pek çok derin ortakları bilerek veya bilmeyerek vatanseverlik veya din elden gidiyor adı altında destek veriyor!
9. Soru: Aydın Doğan grubu medyası neden olayın üstünü örtmeye ve iddiaları komplo teorisi diye geçiştirmeye çalışıyor?
Cevap: İrtica haberleri marttan beri Doğan grubu medyasında katlanarak büyüyor. Merkezi medya tetikçilik görevine geri döndü. Bangır bangır, türban için terör işlendiği önyargısı pompalandı; ortaya çıkan onca delile rağmen ısrar ediyorlar. Medya, andıç lekesini üzerinden silememişken psikolojik savaşın aleti olmayı kabul etti. Ertuğrul Özkök, ısrarla olayın derin bağlantılarını örtbast ediyor. Doğan Grubu, hükümeti erken seçime götürmeye ve cumhurbaşkanını bu meclise seçtirmemeye çalışıyor. Olayın istedikleri gibi yönlendirmede bu sefer başarılı olamadılar. Ya Kıskançlıktan yapıyorlar veya talimat gereği...
10. Soru: Süleyman Demirel ne yapmaya çalışıyor; derin provokatör ulusalcıların arkasında duran gücün ana hedefi nedir?
Cevap: Ergenekon'u yakından tanıyan Süleyman Demirel, önce "türban tahriki", sonra da "darbe" imasıyla, bir süredir kamuoyuna ilginç açıklamalarda bulunuyor. 82 yaşındaki emekli Cumhurbaşkanı Demirel, Ergenekon'un oyununun bir parçası izlenimini veriyor! Partisi olmamasına rağmen sürekli erken seçim istiyor. Türbanı kullanıyor. Bir gün seçim talebi bir gün darbe fobisiyle hükümeti ve kamuoyunu geriyor, zorluyor; CHP'nin yapamadığı muhalefeti yapıyor. Ulusalcı oluşumlar, milliyetçi söylemleri nedeniyle DYP veya MHP'ye oy verecek bir kitle topluyorlar! Her seçim öncesi toplum mühendisliğine soyunan Ergenekon, muhtemel bir erken seçimde MHP ve DYP'yi Meclis'e sokup CHP ile üçlü koalisyon kurdurmak ve CHP'li bir cumhurbaşkanını yeni parlamentoya seçtirmek istiyor. AKP iktidara gelmeden öncede Washington'da yazılan bu formül vardı, halen geçerliliğini koruyor. Washington, İran saldırısı öncesi, istediklerine boyun eğecek ve İran'daki Azerileri ayaklandıracak milliyetçi bir hükümete ihtiyaç duyuyor. AKP, ABD'nin taleplerine olumlu yanıt vermezse, eylemlerin dozajı artabilir.
Sonuç: Yıllardır birbiriyle kavgalı gruplardan insanlar, aynı karelerde görünmeye ve birlikte poz vermeye 2001 yılından beri başladılar. Hoşgörü ortamı adına sevinmemiz gerekirdi, ancak niyet samimi olmadığı için şüpheli yaklaşıyoruz. Çünkü tek bir merkezden idare edilmeye başlanmasının emrini Ergenekon verdi. 1999'dan beri yeniden yapılanan derin devletimizin üst birimi Ergenekon'un amacı sözde ülkede bütünlüğü sağlamak, vatanı kurtarmak. AKP'den ülkeyi kurtarmak vatan kurtarmakla eş anlamlı olarak görülüyor. Suları bulandırmadan bu neticeyi elde etmesi zor. AKP, ekonomide ve dış politikada başarılı oldu ve alternatifi bulunmuyor.
“Ulusalcılık” oyununun amacı, sosyal yapıda çatışma ve kavgalar çıkararak ülkede gerginliği tırmandırmak ve kardeşi kardeşe düşman etmek. Bu maksatla son bir yıldır ülke genelinde provokasyonlar başlatıldı. PKK bile kullanılıyor. Ulusalcılık; ne Kemalizmdir, ne Atatürkçülük’tür, ne de Milliyetçiliktir. Çünkü ‘ülkenin bölünmesi için’ yola çıkarılan ulusalcılar, bugüne kadar Atatürkçülüğün ve milliyetçiliğin modasının geçtiğini savunmuşlardır. Ulusalcılık milliyetçiliğin değil, milliciliğin karşılığıdır.
Yıllarca Türk insanı fişlenmiş, hor görülmüş, zorbalığa alıştırılmış ve “bizden adam olmaz”, “Türk işi”, “Burası Türkiye” gibi söylemlerle aşağılık psikolojisine itilmiştir. 1960,1971, 1980 ve 1997 yıllarında darbeler ve derin oyunlarla ağır travmalar yaşatılmıştır. Bugün ise aynı emperyalist güçler ve içerdeki burjuva uşakları, Osmanlıyı parçaladığı gibi ırkçı duyguları sömürerek yoluna devam etmek istemektedir. Doğumuzda bir Kürt devletini kurma girişiminde oynanan oyunun adı, ulusalcılıktır. Amerikan yönetimi için önemli olan şey, Amerika menfaatlerine hizmet edecek ve Amerikan askeri operasyonlarına destek ve fırsat verecek sistemleri, siyasileri, diktatörleri, kadroları, burjuvaları ve oligarşik yapıları ülkelerin yönetimine getirmektir. Herhangi bir ülkeye demokrasi gelip gelmemesi ABD açısından kesinlikle ilk ve asıl tercih değildir. Vatanımızı bölmek için kullanılan en menhus oyun, ötekileştirme vurgusu yaparak, halkımızı birbirine karşı düşmanlığa iten ulusalcılıktır. ABD’nin güdümünde olan ulusalcılar, milliyetçilik duygularımızı sürekli körükleyerek bizleri Türk-Kürt çatışmasının içerisine çekmek istiyorlar. 1980 öncesinde sokakta sağ-sol çatışmasını körükleyen bu çevreler, şimdi de yeniden sokaklarda bir anarşi ortamı oluşturmak istiyorlar.
Ulusalcılar, ABD ve Soros düşmanlığı kılıfı altında ABD ve Soros’a hizmet ettikleri gibi; Atatürkçülük kılıfı altında da Atatürk’ün mirasına ihanet etmektedirler. Anti-emperyalist söylemin kılıfı altında emperyalizme hizmet etmektedirler. Ulusalcılık kılıfı altında ulusa ihanet etmektedirler. Abartılı şekilde Türkçü gözükerek köklerinin ait oldukları azınlıklara hizmet etmektedirler. Solculuk kılıfı altında burjuva ve oligarşiye hizmet etmektedirler. Milliyetçilik kılıfı altında millete ihanet etmektedirler.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


Devlet-i Ebed Müddet

> 1 <