Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

28 Şubat, irticanın ta kendisi!..

> 1 <

unhappy_boy

grup tuttuğum takım
Teğmen Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 364 ileti
Yer:
İş: muhasebe
Kayıt: 07-02-2007 11:21

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #170704 28-02-2007 04:41 GMT-1 saat    
28 Şubat, irticanın ta kendisi!..
Ekrem Kızıltaş


28.02.2007


Kabus gibi günlerdi demek bazılarınca biraz mübalağalı karşılanabilir ama bugünden geriye doğru baktığımızda, sebep oldukları ile birlikte değerlendirirsek, kabustan bile beterdi belki de...

Medyanın büyük bir bölümünün desteğindeki 'güçler' Refahyol iktidarına karşı harekete geçmişlerdi. Ve bu güçler, işin gerçeğine yani rant hortumlarının kesiliyor oluşuna ve dış güçlerin ülkemizle alakalı hesaplarının boşa çıkıyor oluşuna zerre kadar temas etmeden; 'uçuruma doğru gidiyoruz' bahanesiyle, halk tarafından iktidara getirilenleri alaşağı etmek için ellerinden geleni yapmışlardı.

Bu güçlere mensup olanlar, ne kadar da kibirli, gururlu, kendinden emin ve üstten bakan pozlarda idiler... Hem millete ait olan her şeye el koyuyor ve hem de Milletin tercih ettiğinin yolunu kesiyorlardı...

28 Şubat'ta kişiler ve kurumlar bazında 'olmaması gereken' birçok şey olmuştur. Bu olan şeyler, kamuoyuna lanse edilirken, olduğu gibi değil, insanların ikna olabileceği tarzda lanse edilmiş ve böylelikle olup bitene rıza sağlanmaya çalışılmıştır...

Bazı çevreler, 28 Şubat sürecini tartışmama ve mümkünse tartıştırmama gayretlerini hala sürdürüyor. Onlar, 'olan olmuştur ve tartışmanın anlamı yoktur' gayretinde gözükseler de, hala dönemin hesabının biraz daha ciddi bir şekilde sorulabilmesi ihtimalinin rahatsızlığını hissetmektedirler.

Havuz sistemi nerede?..

Sürecin başladığı tarihte, mesela iç borçlarımız 35 milyar dolardan 20 milyar dolar civarına kadar indirilebilmişti. Bunu sağlayan sistemin de 'Havuz Sistemi' ya da diğer adıyla 'Kamu Ortak Hesabı' olduğunu hepimiz biliyoruz.

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin iç borçlarının 200 milyar dolar olduğu biliniyor. İç borçların ne kadarının alacaklısınının içerde ve içerden olduğu ayrı bir mesele tabii...

İrtica ile mücadele ettiklerini ve Türkiye'yi uçurumun kenarından çevirdiklerini iddia edenlerin hiç birisi, 10 yıl sonra gelinen bu noktayı yani 200 milyar dolar iç borcu izah etmeye yanaşmamaktadırlar.

Devletin kendi gelirleriyle kendi çarkını çevirebildiğini, iç borçlanmaya ihtiyacı olmadığını ve yeniden dış borç almadan borç bile ödeyebildiğini ortaya koyan bir iktidarı işbaşından uzaklaştıranlar, laf kalabalığından vakit bulup, 200 milyar dolar iç borç noktasına nasıl gelinebildiği hususunda tek bir kelam bile etmemektedirler.

Bir başka fecaat da, dış borç meselesidir. 54. Hükümet döneminde, yeni borç almadan vadesi gelen borçların ödenebildiği ortaya çıkmış olmasına rağmen, o dönemde 70 küsur milyar dolar civarında olan dış borçlarımız, bugünlerde 200 milyar dolar seviyesindedir.

Gerek iç ve gerekse dış borçların neden alındığı, nerelere kullanıldığı gibi sorular cevapsız kalmaya mahkumdur.

Borç ödemek irtica mıdır?..

İç borçlanmaya çare olan ve sağlıklı yürümesi halinde dış borçlanmaya da çare olabileceği ortaya konulan 'havuz sistemi'nin Refahyol'dan hemen sonra neden kaldırıldığı ve bazı iktidarlar niyet etse de, neden bir türlü gerçekleştirilemedikleri sorusunun bir cevabı olsa gerek...

Memleketin kendi çarklarını kendi imkanlarıyla çevirebilmesi de, bir tür irtica mıdır yoksa?.. Ya dış borçların her sene artarak devam etmesi yerine, ödenebilmesinin yollarının bulunması ve bunun yapılabilmesi?.. O da irticanın bir başka türlüsü mü?..

Ya da belki şunu sormak gerek: Bizatihi 28 Şubat, irticanın ta kendisi olmasın? Çünkü güya irticaya karşı yapıldığı söylenen bu hareket, memleketi alabildiğine geriye götürdü...

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 1999'da bir grup gazeteciyle sohbet ederken, tanınmış bir yazarın: 'Konuşmalarınız çok güzel. Aramızda altına imza atmayacak kimse yoktur. Ama bir de gazetelerin ve TV'lerin çizdiği bir Erbakan portresi var. Hangisi gerçek Erbakan?' şeklindeki sorusuna şu cevabı vermişti:

“Bakın, biz iktidarda bulunduğumuz 11.5 aylık dönemde, iç borçlanmaya gidecek 9 milyar doları, faizden tasarruf etmek suretiyle, işçiye, memura, emekliye, köylüye... verdik. Sizin bahsettiğiniz gazeteler ve televizyonlar, millete dönüp 'ey millet, bu Erbakan var ya, bizim kasamıza atma hesabı yaptığımız 9 milyar doları size dağıttı' şeklinde bizi şikayet edebilirler miydi? Hayır, öyle yapma şansları yoktu. Bunun yerine her dönem geçerli olan irtica, mürteci ve benzeri suçlamalarla bizleri karalamaya çalıştılar, olan bundan ibarettir” şeklinde konuşmuştu.
Şimdi dönüp geriye bakmak, olup bitenleri sağlıklı bir şekilde değerlendirmek ve bütün bu yaşananların bundan sonra yaşanmaması için çareler düşünmek ve mutlaka bulmak gerek...

alıntıdır.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <