Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

APO ve DTP Birbirine Düştü !!!!!!!!!!...

> 1 <

RePublic93

grup tuttuğum takım
Çavuş Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 418 ileti
Yer: Aşkın Doruğu
İş: Öqrençi
Kayıt: 13-09-2007 08:37

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #259634 17-09-2007 14:32 GMT-1 saat    
Geçtiğimiz günlerde medya organlarında Apo´nun DTP aleyhinde sert sözleri yayınlanmıştı. Apo, avukatları aracılığıyla yaptığı bu açıklamada, DTP´ye verdiği desteği çekme tehdidinde de bulunmuştu. Bölücü örgüt başının bu açıklamaları, Cumhurbaşkanı Gül´ün Güneydoğu gezisiyle aynı zamana denk geliyordu.


Gazeteci yazar Fatih Çekirge işte tam da bu konuya değindi ve yaptığı analizde Apo ile DTP´nin karşı karşıya gelmesini, Abdullah GÜL´ün kritik hamlelerine bağladı. İşte o yazı:

Fatih Çekirge´nin yazısı:


Güneydoğu´nun partiler üstü politikacısı

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül'le Siirt caddelerini dolaşırken çok önemli bir detayı fark etmiştim...

O gün olayın sıcağı ve haberi hemen aktarma hızıyla bu detayı pazartesi yazısına bırakmıştım.

Şimdi bazı olayları, Gül'ün söylediklerini ve Siirt'teki o detayı birleştiriyorum.

Hemen söylemeliyim ki, Gül'ün izleyeceği Güneydoğu politikası, hükümetten ya da Başbakan Erdoğan'dan bağımsız bir politika olarak algılanmasın.

Yalnızca çok önemli bir rol dağılımı var.

Sezer'in cumhurbaşkanlığında bu rol dağılımı yapılamıyordu.

Bu rol dağılımını açıklamak için siyasetçi olarak söylenen"Kürt meselesini tanıyorum"sözünün ülkenin diğer taraflarında çok sert tepki yarattığını hatırlamakgerekiyor.

Yani Erdoğan ya da Gül, AKP olarak böyle bir açılıma gitseler, nabız yoklasalar, parti ciddi yara alıyordu. Nitekim dener gibi oldular ve durdular.

ROL DAĞILIMI

Bu açılımı partiler üstü bir zeminde yapmak gerekiyordu. Sezer de cumhurbaşkanı olarak buna yanaşmadığı gibi neredeyse "milliyetçi/karşı söylemleri" artıracak hareketler yapıyordu.

İşte şimdi Gül partiler üstü bir pozisyonda... O rol dağılımı da tam burada başlıyor.

Şimdi o detaya gelelim...

Abdullah Gül, bütün gezi boyunca Türk bayraklarıyla karşılandı. Ancak Türklüğü "ırkçı" bir zorlama olarak kimsenin gözüne sokmamaya özen gösterdi.

Nasıl mı?

Buradaki kilit rollerden birisi DTP'ydi.

Dikkat ettim Gül, her gittiği yerde protokol listesinde DTP milletvekillerinin de olmasına özen gösteriyordu.

ÖZÇELİK FARKI

Siirt'te DTP milletvekili Osman Özçelik havaalanındaki protokol salonunda yoktu.

"Neden"diye sordum...

"Yurtdışında"dediler.

Sonra bir espri geldi:

- Mutlaka bugünü planlayarak gitmiştir.

Osman Özçelik'in çok önemli bir özelliği daha var. DTP milletvekillerinin tümü TBMM'deki komisyonlarda görev aldılar. Bir kişi hariç; Osman Özçelik. Özçelik parti içinde sert bir anlayışı temsil ediyor.

Oysa dikkat ettim. Diyarbakır'da Osman Baydemir, Gül'ü cumhurbaşkanı olarak karşılıyor ve elini sıkıyor. Aynı gün terörist Abdullah Öcalan, Gül'ün Güneydoğu gezisi için şöyle diyor:

"Gül'ün bölgeye gidişi Kürtlerin tasfiyesinin başlangıcıdır. Öyle bizimle de görüşsün demekle olmaz."

Evet, İmralı, Gül'ün bölgeye gidip sıcak mesajlar vermesine müthiş şekilde tepki gösteriyor.

DTP BOCALIYOR

İşte sözünü ettiğim rol dağılımı da burada başlıyor. Gül Cumhurbaşkanı olarak partiler üstü bir kimlikle bölgeye sıcak mesajlar verebiliyor. Ve buna Türkiye'nin diğer taraflarından tepki gelmiyor. Muhalefet"PKK'yla pazarlık yapılıyor"diyemiyor.

İşte yeni dönem politikası bu çok önemli rol dağılımına dayanıyor. Ve DTP buna karşı nasıl bir politika geliştireceğini bilemiyor. İmralı"Gül'ü karşılamayın"diyor. Bir milletvekili yurtdışına gidiyor. Ama Diyarbakır'da belediye başkanı elini sıkıyor. Ahmet Türk"Cumhurbaşkanı'yla görüşeceğiz"diyor. İmralı"Görüşmeyin"diyor.

Böylece DTP'de bocalama başlıyor... Bu anlamda Cumhurbaşkanı Gül'ün"Devlet ve millet birdir"dedikten sonra Güneydoğu gezisiyle"açılım süreci"ni başlatması önemlidir. Dikkat ederseniz Gül, sınırımızın en ücra bölgesindeki karakola gidip,"Askerimizle gurur duydum"dedi, aynı zamanda şehre inip,"halkın arasına karıştı, kucaklaştı".

ONUNLA DA GÖRÜŞECEK

Rol dağılımındaki mesaj buydu işte. Böylece İmralı ve DTP ters düştü. Bir anlamda ezber bozulmaya başladı. Şimdi gerisi var.

Bunun ardından DTP'nin sıkça kullandığı,"Talabani Kürt diye görüşmüyorlar"kozu açığa çıkacak. Yani bir Talabani görüşmesi gelecek. Ardından Kuzey Irak açılımı var...

Bütün bunları Abdullah Gül'ün Kayseri'de bana söylediği şu sözle birleştirince manzara netleşiyor:

-Türkiye'nin bir numaralı meselesi Güneydoğu sorunudur. Terörün bitirilmesidir.

Bunun adı"Türk, Kürt demeden herkesi kucaklayan cumhuriyet fikridir".

Sözünü ettiğim yeni rol dağılımı ve politika işte bu.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <