Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Ahlaktan çok bahseden ahlaklı değildir

> 1 <

Spr[q]rLL
¢ıqLk ¢ıqLıa yanLnzM

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 2722 ileti
Yer: ҸסҜłưҜ
İş:
Kayıt: 01-08-2007 00:57

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #259658 17-09-2007 14:49 GMT-1 saat    
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Mine ŞENOCAKLI'ya konuştu

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, sürekli ahlaka vurgu yapan bir din bilgini... Ona göre Allah'ın yarattığı insandan beklediği sadece yılda bir ay oruç tutup, komşuya bir tas çorba vermek değil

Dindarlık, sadece bir inanç değil, bir bilgi meselesi... Bilmeden inanmak olmaz. İşte bu yüzden Türkiye sathında 90 bine yakın din görevlisi hizmet veriyor, Diyanet İşleri Başkanlığı çatısı altında... Başında Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun bulunduğu kurum, hiçbir zaman Allah ile kul arasına girmiyor, sadece İslam'ı doğru biçimde anlatmaya çalışıyor. Bu sadece Kur'an'ın meali için geçerli değil, İslam yaşayan bir din ve her konuda, temizlikten küresel ısınmaya bir yorumu var. İşte bu yüzden Bardakoğlu, bazen siyasetçilere bile yanıt vermek zorunda kalıyor. Örnek mi! Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, başkentteki susuzluğun suçunu kabul etmeyip, “Her şey Allah'ın işi, Allah'a yalvarın” demekte ısrar edince, Bardakoğlu dayanamıyor. “Susuzluk Allah'ın cezası değil. Suyu hoyratça kullanmanın ve tedbir alınmamasının cezasını çekiyoruz. Önce tedbir almak, sonra Allah'a yalvarmak gerekir” demeden edemiyor. Bardakoğlu, sürekli ahlaka vurgu yapan bir din bilgini... Beş farzı yerine getirmenin yeterli olmayacağını anlatmaya çalışıyor herkese...


Ramazan ayının önemi nedir hocam?

Önce hem sizin, hem bütün okurlarımızın Ramazan ayını tebrik ediyorum. Ramazan'ın toplumumuza, huzur, barış, esenlik getirmesini temenni ediyorum. İnşallah iç dünyamıza yeni açılımlar, yeni durulmalar getirir. Ramazan'ın, dini gün ve gecelerin böyle bir manası var. Bireyin kendini onarması, hatalarını düzeltmesi ve kendine, ailesine, devletine, milletine yararlı biri olması için fırsat sunar.

Peki nasıl iyi Müslüman olunur?

Kur'an'ı Kerim bize, din ve dünya dengesini, hem dünyada, hem ahirette mutlu olmanın yollarını öğretir. Öyle olduğu için de iyi dindarda mutlaka bilgi boyutu olmalıdır. Dindarlık denilince biz, bilerek dindarlığı kastediyoruz. Neyin dine göre iyi olduğunu bilmeden el yordamıyla dindarlık olmaz.

Çoğunluk el yordamıyla dindar galiba?

Tabii söylediklerimizin her zaman için belli imaları vardır. El yordamıyla dindarlık dünyada hiç eksik olmamıştır, bilgiye dayalı dindarlık da hiç eksik olmamıştır. Önemli olan gönül dünyamızla, tefekkür dünyamızı buluşturabilmektir. Sadece sanmakla, tahmin etmekle dindarlık olmaz. Onu bilgiye dayandırmak gerekir. İslam'da dini bilginin iki temel kaynağı var; biri Kur'an, diğeri peygamber efendimizin sünnetleri. Bunları bizim doğru anlamamız, anlarken de aklımızı, düşüncemizi, yorumumuzu katmamız gerekir. Kur'an'da, “Yarabbi bize dünyada ve ahirette iyilikleri ve güzellikleri nasip et” der. Onun için iyi dindarlık bilgiyle başlar, iyi dindarlıkta tefekkür boyutu, düşünce boyutu çok önemlidir. Yani kişinin sadece belli ibadetleri yapması değil, onları hangi amaca yönelik yaptığını fark etmesi, bu kainatın yaratılışı içersinde kendisini bir yere oturtması, anlamlı kılması gerekir.

O zaman ne için oruç tutuluyor?

Dindarlıkta düşünce boyutu kadar, ahlak boyutu da son derece önemlidir. Bir bakıma ahlak, dindarlığı tamamlayan ve taçlandıran üst değerdir. Peygamber efendimizin bir güzel hadisi var; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyor. Yani ahlak olmadan dindarlık olmaz. Ahlak, kendimiz için istediğimizi bir başkası için istemek demek. Bir başkasına zarar veren davranışı, kendimize zarar veriyormuş gibi görmek demek. Aleyhimize de olsa doğruluktan, dürüstlükten vazgeçmemek, bencil olmamak, paylaşmak demek. Bugün dindarlığın ahlak boyutu biraz gözardı edildi. Yahudilik'te, Hıristiyanlık'ta, diğer dinlerde ve Müslümanlık'ta ahlak boyutunu daha da çok öne çıkartmamız lazım. Bana göre ahlak sorunu, dünya ve insanlığın en temel sorunlarından biridir. Yolsuzluk, hırsızlık, onun yansımalarıdır, alt sorunlarıdır... Ahlaktan çok söz eden insan ahlaklı insan değildir. Ahlaktan çok söz eden insan, 'Ahlaktan çok söz eden insandır' sadece. Ahlaklı insan ise o görevleri içselleştirmiş, hayatında uygulamaya başlamıştır. Hepimiz doğanın korunması için iyi şeyler söylüyoruz. Ama sıra uygulamaya gelince, “Ormanları talan etmeyelim, çevreyi kirletmeyelim. Ama ben hariç” diyoruz.


Oruç insani duygularımızı öne çıkarıyor

Oruçta sadece açlık çekmiyoruz, dünya nimetlerinin kıymetini fark ediyoruz. Onun ötesinde paylaşma sorumluluğu taşımaya başlıyoruz. Diyoruz ki: “Yarabbim bize sayısız nimetler verdin, ben saatlerdir bunlardan uzak duruyorum. Verdiğin nimetler sadece bana ait değil. Bencil olmamalıyım. Bu nimetleri ihtiyaç sahibiyle paylaşmalıyım.” Yani bizim paylaşma duygumuzu, insani özelliklerimizi öne çıkarıyor oruç. Aslında her insanın içinde çok güzel cevherler var. İnsanların kötü, suçlu, kir pas içinde yaratıldığını düşünemeyiz. Allah, insanları pırıl pırıl yaratıyor. Ama dünya hayatı, hayatın cazibeleri, kiri pası, insanın içindeki o cevheri karartıyor.


Düşünceyle geçen vakit ibadet kadar değerlidir

Peki ahlaki eğitim dini eğitimden daha mı önde gelmeli?

Tabii... Ama, ailenin tek başına çocuğun ahlak eğitiminde yeterli olması mümkün değil. Çünkü 'Başkası için doğru değil ama benim çocuğum yapıversin'diyen çok. Türkiye'nin en zor konularından biri eğitim. İnsanın o manevi tarafını onarmak, onu dimdik ayakları üzerinde duran, istikamet sahibi, ilkeli, kararlı bir kişi yapabilmek çok zor. Ama başarmalıyız.

Oruç insana nefsine hakim olmayı mı kazandırıyor?

Ramazan'da üç önemli ibadet yapıyoruz. Bir oruç tutuyoruz, paylaşmayı öğreniyoruz. İki Kur'an'la yeniden buluşuyoruz. Çünkü Kur'an kıyamete kadar insanoğlunun önünü aydınlatan, ona manevi alanda rehberlik eden bir ilahi kitap. Onun için herkesin Kur'an'ı okuyup anlaması, üzerinde düşünmesi gerekir. İslam dinine göre düşünceyle geçen vakit, ibadetle geçen vakit kadar değerlidir.

Düşünceyle kastettiğini nedir?

Uzakları değil, önce iç dünyamızı sorgulamak, boy aynasında kendimize bakmak, hatalarımızı görmek, kusurlarımızı farketmek... Bir başkasının demesine fırsat bırakmadan kendimizi onarmak.

Biz bunu nasıl yapacağız?

Tefekkürle yapacağız. Yanlış yapmışsam yanlışı kabulleneceğim. İslam dininde tövbe ve dua bu demektir. Tövbe ve dua, Allah'ın açtığı rahmet kapısıdır. Biz melek olsaydık Allah tövbe istemezdi bizden. Çünkü o zaman yanılmazdık. Allah bizim yanılacağımızı, gönül kıracağımızı, kendi çıkarımız için başkasını ezip geçebileceğimizi, günah işleyeceğimizi bildiği için diyor ki, “Bunları fark edin, bunlardan dönün ve bir daha da yapmayın.”

Sizin bir sözünüz var: Dünyada iyi olan birisi melek üstü bir varlıktır...

Melekler, sadece kendisine söyleneni yapan, sorgusuz sualsiz Allah'a boyun eğen ve hiç soru sormayan varlıklardır. Allah insanın yaratılışını açıklarken meleklere “Ben insanoğlunu yaratacağım. Akıl vereceğim, irade vereceğim” diyor. Meleklerde kötülük yapma ihtimali, riski yoktur. Oysa insanda var. İnsan kendi iradesiyle, aklıyla kötülük yapma yolunu kapatıyor. O yüzden dünyada iyi olan birisi melek üstü bir varlıktır.


HER İLE BİR KADIN MÜFTÜ YARDIMCISI ATAYACAĞIZ

Kadroda artık hanım vaizler olacakmış...

Eskiden de vardı. Ama sayıları çok azdı. Şimdi biz sayılarını artırıyoruz. Çünkü toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınlara dinin aydınlık mesajını daha iyi ulaştırmamız gerekiyor. Kadın hakları konusunda yol almak zorundayız. Kadınlarını ihmal eden, kadın hakları konusunda duyarlı davranmayan toplum bana göre medeni toplum değildir. Onlara bu hizmetleri kim verecek? Her ile bir kadın müftü yardımcısı atayacağız. Adım adım o konuda ilerliyoruz. Din hizmeti kadınlarımızı da kuşatmalı ve onlara da diğer insanlar kadar önem vermeli. Bu yüzden Ramazan'da teravih namazlarına kadınlarımızın katılmasını, kadınlara yönelik din hizmetini önemsiyoruz. Din hizmetiyle birlikte, töre cinayetlerinin önlenmesi, kadın hakları bilincinin oluşması, kız çocuklarının okullara gitmeleri, 'Haydi Okula Kampanyası'nın güçlenmesi ve kadınlara karşı cinsiyet ayrımının önlenmesi konusunda da son birkaç yılda çok önemli adımlar attık ve iyi mesafeler aldık.Kadın vaizler bizim bu konudaki çabalarımızın en önemli öncüleri...

Kadın vaizler için istenen eğitim nedir?

İlahiyat Fakültesi mezunu olmaları gerekiyor.

Sizin Aleviler'le ilgili de çalışmalarınız var...

Alevi, Bektaşi kaynaklarının orjinallerini, olduğu gibi neşrediyoruz. Böylece hem din görevlimiz, hem halkımız, hem Alevi kardeşlerimiz doğru bilgilensin, kimse kimse hakkında incitici, dışlayıcı olmasın; kucaklayıcı olsun, kardeşlik olsun, birlik, bütünlük olsun istiyoruz.


TÜRKİYE'Yİ AYAKTA TUTAN MERHAMET DUYGUSUDUR

Türkiye'de 10 milyon işsiz, en az o kadar da yoksul insan var. Eğer herkes zekatını verse yoksulluk kalmaz diyebilir miyiz?

Türkiye'deki işsizliğin, ihtiyaç içinde olan insanların ayakta kalmasında zekatın çok büyük payı var. Bugün pek çok Batı ülkesi, Türkiye'de bu kadar işsiz, bu kadar dar gelirli insan varken, nasıl oluyor da toplumsal huzur var, bunu anlayamıyorlar. İşte bunun bir cevabı da zekat ve yardımsever insanlarımızın sayısındaki fazlalıktır. Gerçi sizin dediğiniz gibi belki alınacak mesafe var. Ama Türkiye gerçekten, zekat, paylaşma, yardım, diğerinin elinden tutma açısından iyi örneklere sahip bir ülke. İnşallah herkes zekat verir. Ama biz olana, mevcuda bir defa şükredelim, kadrini kıymetini bilelim de, gerisi için de dua edelim. Türkiye'de çok az parayla ayakta duranlar var. Bir hesap edin, kazançları ekmek parasına yetmez. Ama Türkiye'de birbirini kollama duygusu, merhameti var. Bizi ayakta tutan da bu.


DENGELİ DİNDAR OLMAK GEREKİYOR

Dindarlık demek, dünyayı ve ahireti birarada yaşamak demek. Yani iyi dindar, iyi birey, iyi vatandaş, iyi komşu, iyi devlet adamı hepsini birden gerçekleştirmeliyiz. Bir gün iyi gazeteci, bir gün iyi anne, bir gün iyi dindar olunmaz. Bütün değerleri birarada yaşatabilmenin yolunu bulacağız. Bugün Türkiye modern dünyaya açılıyor... Türkiye demokrasiyi yaşatıyor, tarihten getirdiği engin hoşgörü tecrübesini yaşatıyor, cumhuriyetin ilkelerini yaşatıyor. Türkiye'de derin bir dindarlık var. Hepsi bir arada yaşıyor. Yani bir gün birine, bir gün birine gitmiyoruz. Bir gün dindar, bir gün cumhuriyetçi, bir gün demokrat, bir gün modern olmuyoruz. Hayatı bütün yönleriyle görebilmek ve hepsini dinin getirdiği o manevi aydınlıkta harmanlamak gerekiyor. Mesela Peygamber efendimize bir sahabeyi şikayet ediyorlar. Diyorlar ki, “Kendini artık sadece ibadete verdi. Dünyadan el etek çekti. Ne çocuklarıyla, ne ailesiyle ne insanlarla doğru düzgün ilişki kurmuyor.” Peygamber efendimiz, çağırıyor sahabeyi diyor ki, “Yanlış yapıyorsun. Allah ibadetin devamlı ve istikrarlı olanını sever.” Yani dengeli dindar olmak gerekiyor.


İslam bilginleri sigara içmez

Sigara yeni bir hadise. Alkol Kur'an'da açık olduğu için hakkında fazla yorum imkanı yok. Sigaradaki haramlık, yanlışlık, insan sağlığına zarar vermesiyle, israfa yol açmasıyla ilişkilendiriliyor. Sigara içmenin dinen doğru olmadığının en kuvvetli gerekçesi kişinin kendi sağlığı ve çevre sağlığı için meydana getirdiği zarar. Bu nedenle de İslam bilginlerinin büyük bir kısmı sigara içmez.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


No one will love you the way I do;
No one will love you;
Love you like I do;
It will never be the same
> 1 <