Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Boyanın Tarihçesi

boyanın tarihçesi

Forumlar / Bilim & Kültür / Genel Kültür

 
> 1 <

crazy-charisma07
By The Hayat...

grup tuttuğum takım
Çavuş Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1261 ileti
Yer: Sence ?
İş: Avea-iş
Kayıt: 22-03-2008 15:05

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #293103 24-03-2008 12:20 GMT-1 saat    
Kullanılan ilk boyar maddelerin, daha tarih öncesinde süslemede, çanak-çömlek yapımında ve fresk yapımında yararlanılan renkli toplar olduğu sanılır. Önce Mezopotamya'da sonra Mısır'da seramik yapımında, balar (mavi ve yeşil), manganez (mor) ve kurşun (sarı) tuzuna dayanan pigmentler kullanılmış, kumaşların boyanmasıyla, bitki (rezede çiçeği, kızılkök, indigo) ya da hayvan (purpura, kırmızıböceği) kökenli boyarmaddelerle yapılmıştır. boyama yöntemleri özellikle orta çağda gelişti ve Avrupa'da yeni boyarmaddeler ortaya çıktı. 17. yy'da kırmızı renklerkızıl kök ve kırmızı böceğinden, mavirenkler indigo ve çivit otundan, sarılar rezede çiçeği ve zerdeçaldan, siyahlar bakamdan elde edildi. 1856'da İngiliz Perkin, bulduğu ilk sentetik boyarmaddeye (ipeği menekşe rengine boyayan organik bir bileşiktir) movein adını verdi. Elde edilen renk son derece canlı olduğu için, bu buluş çok sayıda araştırmaya yol açtı. 1859'da Fransız Verguin, füksin bileşimini gerçekleştirdi. İlk uzo boyarmaddeler bir yıl sonra bulundu. 1869'da Graebe ve Liebermannadlıiki Alman, kızıl kökü ana boyası olan alizarinin bileşimini gerçekleştirdiler. (Sentetik boyarmadde, doğal maddeye göre daha ucuz olduğu için bu buluş, kızıl kök tarımına öldürücü bir darbe indirdi). 1876'da Fransız Russin, ilk sülfonlu azo boyarmaddeleri buldu ama, boyar madde sanayisinin gelişmesine en büyük katkı, düzenli araştırmalar sonucunda Alman sanayisi (özellikle de Badische Anilin und soda fabrik) tarafından gerçekleşirilir. BOYA NEDİR? Boya ve benzeri kaplama malzemeleri dekoratif ve koruyucu amaçlarla çeşitli yüzeylere, çeşitli şekillerde uygulanan ve uygulandığı yüzeyde ince bir film bırakan kimyasal maddelerdir. Bu şekilde tanımı yapılan boyalar, aslında nitelikleri birbirinden çok farklı birçok kimyasal maddenin bir karışımıdır. Boyada bulunan kimyasal maddeler: 1- Bağlayıcılar 2- Pigment 3- Dolgu maddeleri 4- Katkı maddeleri 5- Çözücüler Bir bütün olarak elealındığında boyama işinde boyanın kendisi sadece bir bölümdür. Boyama işlemi çok aşamalı işlemler dizisidir. Bu aşamalar: - Boyanın seçimi - Boyanın üretimi - Boyanın depolanması - Boyanın kullanılması - Boyanın hazırlanması - Yüzeyin hazırlanması - Boyanın uygulanması - Boyanın kurutulması / fırınlanması - Son işlemler Bu aşamaların her biri boya sisteminden alınması beklenen sonucu az veya çok etkiler. Bu nedenle, her aşamada gerekli itina gösterilmelidir. BOYANIN YAPISI 1. Bağlayıcılar 2. Pigment ve Yardımcı Pigmentler 3. Çözücüler 4. Katkı Maddeleri BOYA Katı Sıvı Bağlayıcı Pigment Dolgu Mad. Solvent Katkı Mad. BOYA İŞLEMLERİNDEKİ AŞAMALAR  BOYANIN SEÇİMİ: Boyanın seçimi için elde edilen spesifikasyonlar, şartnameler, kazanılmış deneyimler, dengeli örnekler iyi bir başlangıç noktasıdır. Boyanacak yüzeyin cinsi, boyanın içinde bulunacağı ortam, boyadan beklenen özellikler, uygulama yöntemi boyanın seçimini belirler.  BOYANIN ÜRETİMİ: Boyayı oluşturan kimyasal maddelerin her birinin boyaya sağladığı bir özellik vardır. Ancak bu katkının sağlanabilmesi için boyanın karışımına giren her hammaddenin seçiminde, uygun üretin aşamasında belirli oranda gerekli özen gösterilebilir. Boya üretimi tümüyle boya üreticisinin kontrol ve sorumluluğu altındadır.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken
alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle,
gerçek faziletle süslenip donanmaktır.
Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak,
aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak
şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen
ve buna kesinlikle emin olanlardanım.


‘Ey kahraman Türk kadını!
Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın’


Mustafa Kemal Atatürk
> 1 <