Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Halis Toprak ve 17'lik eşinin röportajı

> 1 <

LoK!

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 3660 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 05-07-2006 13:15

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #340860 23-08-2009 01:25 GMT-1 saat    
Tabii ki satılmadım, kendi rızamla evlendim diyen Nazlıcan Toprak ilk kez Ayşe Arman'a konuştu:

Ben de sizin gibi zannediyordum ki vur ensesine al lokmasını! 71 yaşındaki Halis Toprak'ın 17 yaşındaki eşi Nazlıcan'dan söz ediyorum. Küçük, çaresiz bir kızcağız olarak hayal ediyordum. Öyle değilmiş. Bu yanda okuyacağınız konuşmayı gerçekleştirebilmek için bin dereden su getirdim. Bir sürü soru hazırladım, telefonun speaker'ını açtım, teybim hazırdı, dönüyordu. İşte olay kadın kulağımdaydı. Ama o da ne! Söylemek istediklerini söyledi ve birden hışımla, “Bu kadar” dedi, “Daha fazla konuşmak istemiyorum!” Bir daha da telefona gelmedi. Umarım başka bir gazeteci arkadaşım, yüz yüze konuşmayı becerir. Benden bu kadar!



Bütün Türkiye bir aydır sizin evliliğinizi tartışıyor. Siz 71 yaşında bir adama satıldınız mı?

Ne münasebet! O nasıl laf öyle. Tabii ki hayır. Benim satılmaya ihtiyacım yok. Bu çok büyük bir hakaret...


Yani kendi rızanızla evlendiniz?


Elbette. Bakın, benim aklım, fikrim var. Ne yaptığımın, ne ettiğimin gayet iyi farkındayım. Ben mutluyum. İstediğim bir şeyi yapmışım ve bunun arkasında duruyorum. Sadece insanların neyin çabasında olduğunu anlamıyorum. Ben Halis Bey'e kendi isteğimle geldim. Onunla da ben yaşıyorum, size ne oluyor?


Ama insan şöyle düşünüyor, 17 yaşında bir kız...


Bir kere baştan anlaşalım, 17 değil 18'im.


17 buçuk desek? Daha 11 ay var...


Hayır 18'im!


Peki 18 yaşındaki bir kız, 71 yaşındaki bir adamla nasıl evlenir? Biraz tuhaf değil mi?


Sonuçta gördük, demek ki evlenebiliyormuş! Yaş benim için fark etmiyor. Ben mutlu olayım, huzurlu olayım o bana yetiyor. Bunun hastabakıcılıkla filan da alakası yok. İhtiyacı olursa ona bakarım ayrı, ama o da bana bakar. Şimdilik böyle bir durum yok.


Sizin yaşınızdaki birinin okuldan, mahalleden ne bileyim aşık olduğu, sokaklarda özgürce el ele yürüyebileceği biriyle birlikte olması gerekmez mi?


Ben bu insanı yeterince seviyorum. O saydığınız şeyleri yapmaya da gerek duymuyorum. Sokaklarda el ele yürümesek de olur.


Farkında mısınız bilmiyorum aslında sizi korumaya çalışıyor insanlar...


Zahmet etmesinler, gerek yok!


Dedesi yaşında biriyle nasıl birlikte olabilir, nasıl onun karısı olabilir diye dertleniyorlar...


Ne onların ne sizin dertlenmenize gerek var! Benim bilinçli tercihim bu. Kurban filan da değilim. Benim kafamdaki soru şu: Bu medya, ne yapmaya çalışıyor? Her gün bizimle ilgili bir şeyler yazılıp çiziliyor, beni kararımdan vazgeçireceklerini filan mı zannediyorlar? Siz konuştukça, yazdıkça benim eşime karşı hevesim artıyor bilesiniz!


Siz mutluysanız kime ne de, akıl var mantık var! Yine de arada abartılı bir yaş farkı yok mu...


Olabilir.


Düşünsenize, siz doğmamıştınız eşiniz 54 yaşındaydı!


Olabilir ama bu sizi ilgilendirmez! Eşimle benim aramda bir mesele. Daha fazla konuşmak istemiyorum. Söyleyeceğimi söyledim.


Ama bir dakika... Gitmeyin...


Yok teşekkür ederim, bu kadar.


Alo alo... Halis Bey?


Alo... Buradayım... Telefonu bana verdi, gitti...


Geri gelmesini söyleyin. Daha sormak istediğim bir sürü şey var...


Sen dalga mı geçiyorsun! Nasıl geri getireyim onu ben? O çok inatçı ve dediğim dedik. Zaten sabahtan beri bu röportaj yüzünden kızıyor bana. Nazlımla 2 saattir kavga ediyoruz. Şimdi kolaysa gönlünü al. Hadi güle güle, hadi selametle...

İkiliyi tanıştıran Sarıkamış Toprak Otel Genel Müdür Yardımcı Maksut Yıldız:

Nazlıcan otelinizde ne kadar çalıştı?

Bir buçuk ay kadar. Lisede okuyordu, yaz tatili için iş arıyordu. Başvurdu. Baktık kualifikasyonları uygun, işe aldık. Üstelik hemen müdür yaptık.


Ne başarı gösterdi ki küt diye müdür oldu?

Valla otelcilikte iyi olan, insanları iyi yönetebilen hemen göze çarpar. Dominant bir karakter. Becerikli ve otoriter. Restoran bölümünden sorumluydu.


Tek bir restoran mı?

Yok hayır, birkaç restoran ve bar. Bütün bölümler ona bağlandı. Onu ileriye yatırım olarak gördük. Hükmetmeyi iyi biliyor.


Ailesi hakkında bilginiz var mı?

Annesi ile babası ayrı yaşıyor. Babası huzurevindeymiş. Anne, Sarıkamış'ta bir fırında çalışmış. Bir de küçük kız kardeşi var. Nazlıcan annesine, “Sen merak etme ailemize ben bakarım” demiş.


Peki Halis Bey'le Nazlıcan'ı hangi gerekçeyle tanıştırdınız?

Halis Bey çok değerli ve akıllı bir insan. Nazlıcan'ı da öyle akıllı görünce, iki akıllı birbirini daha iyi tamamlar diye düşündüm. Sonrasını biliyorsunuz. İstanbul'a davet etti, sonra da Kuşadası'nda evlendiler...


İnsanlar niye kızıyorlar biliyorsunuz değil mi? Bu evlilikle siz, kadını satın alınabilen bir meta gibi sundunuz...

Tamamen yalan! Bak söylüyorum 50 kişiden fazla 18 ile 20 yaş arasında kız getirdiler bana. Üstelik anneleri-babaları, elleriyle kızlarını sundular. Reddettim. Bence bu hadisenin bu kadar çok işlenmesinin sebebi bu değil...


Ne peki?

Tamam hadise ilginç ama isim de ilginç. Tirajları patlıyor. Ben bunları bilen adamım. Herkesin trafiği artıyor. Ama kızmıyorum, ben de medya olsam yazarım.

Niye 10 evlat istediniz? Neden doğum kontrolüne başvurmadınız? Günah mıydı?

Ne günahı canım! O devirde doğum kontrolünü biz nereden bilelim! 40 yıl evvelden söz ediyoruz. Yaşadığımız yer Lice, sonra Diyabakır. Ne haberimiz olur doğum kontrolünden.

(Bu arada... Halis Toprak'ın ilk eşinden 10, ikinci eşinden 1 ve evlilik dışı bir çocuğu daha var. Toplam 12)

Nazlıcan'ı alıp Çocuk Esirgeme Kurumu'na verseler...

Böyle şey olur mu? Burası bir hukuk ülkesi. Burhan Apaydın numaraları onlar. Kanun var, hukuk var. Yakında 18'ini dolduruyor.


Kızlarınız size vasi tayin ettirmek istiyor...
Bir kere mantıklı değil! Bunca şeyi yapmış adamım. Bu kadar fabrika, binlerce insana iş istihdamı... Anlattıklarım da ortada... Delirmiş bir adama benziyor muyum?


Sonradan delirmiş olabilir misiniz?

Hayır.


Peki 17 yaşında bir kızla evlenmek akıllı bir adamın yapacağı şey mi?

Bak hâlâ 17 diyorsun! Anlatamadım gitti, Nazlıcan 17 değil 18!

TMSF, “Benim alacağım 132 milyon Amerikan dolarıdır” diyor ama bu gerçek değil. Tam tersi bizim TMSF'den alacağımız var. Böyle olduğu halde zorla 160 milyon dolar tahsilat yaparak kendi alacağına mahsup etmeyerek Türkiye İş Bankası'na bizim vadesi 2012 olan borcumuzun ödemesini yapıyor. Peşin iskontosu düşülünce bu alacak 70 milyon dolar idi. Bunlar yetmiyor, gene zoraki satışa başlıyor. Emlak Kredi Bankası'na, Garanti Bankası'na ödeme yapıyor. Birincisi, bizim TMSF'ye mektup yazarak namımıza ödemeler için bir istekte bulunmak söz konusu değildir. İkincisi ise TMSF bu bankaların kefili midir? TMSF kendi alacağını almıyor ve yukarıda ismi geçen bankalara ödemeler yapıyor. Eğer 132 milyon dolar alacağın varsa, neden bunlara ödeme yapıyorsun? Kanunen kendi parasını alması gerekir. Sonra da karşımıza geçerek İstinye'de bulunan çok kıymetli evimi 23 milyon TL gibi bir meblağa satıyor. Ayrıca Yıldız'da bulunan Toprak Center binamızı da 88 milyon TL.'ye sattı. Kendisi de beleş fiyatlara Kuşadası ve Paşabahçe'yi alıyor. Tüm bunları hesaba katmadan TMSF gene “132 milyon dolar alacağım var” diyor. Üstüne üstlük alacağım var diyerek 2008 kârı 394 milyon TL olan ve 54 trilyon TL de amortisman ayıran böyle bir müesseseye el koyuyor. Ayrıca tüm gayrimenkullerin bağlı olduğu Toprak İnşaat A.Ş.'ye el koyuyor. Maksat belli orada borç bırakarak ve söyledikleri gibi “Halis Toprak'ı ekmeğe muhtaç edeceğim” durumuna getirmek. Bunları gerçekleştirmek için renkli filmlerle kamuflaj oluşturuluyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle renkli bir film yoktur! TMSF iki büyük ve kârlı şirketimize el koydu ama diğer taraftan zararda olan şirketleri bize bıraktı. Ben TMSF'ye 10 milyar dolar ödesem gene TMSF “alacaklıyım” der. Ama şunu kesinlikle bilin ki, hukuk devletimiz kesinlikle ve mutlaka hesabını soracaktır!

Yine Ayşe Arman'ın Halis Toprak röportajı:

Size gül gibi 10 evlat vermiş bir eşiniz vardı, Anadolu gelenek ve göreneklerine uygun, ahlaken hiçbir açığı olmayan çiçek gibi bir evlilik. Bu evliliği neden bozdunuz?

Bana da çok güzel çocuklar verdi.

E peki ne oldu?

Biz Diyarbakır'da yaşayan insanlardık. Diyarbakır'ın usulü ne? Kadınlar, kapalı. Sadece başları değil, her yerleri kapalı. Bir toplantı, bir davet olduğu zaman, kadınlar ayrı yerde eğleniyor, erkekler ayrı. Ayşe Hanım da buna alışmış. Allah yardım etti, belimizi doğrulttuk Adana'ya geldik, sonra ver elini İstanbul. Aklımızın hayalimizin almayacağı bir varlığa kavuştuk. Ahmet Ertürk başımıza bela oluncaya kadar da, senede üç fabrika yapardık, üçünün de temelini atardık...

Siz parayı bulunca, eşinizden ayrılmak istediniz? Bu mu?

Estağfurullah! Ben dedim ki ona, “Hanım, insanlar beni yemeğe, toplantıya çağırıyor, mecburum gitmeye ama sen hiç gelmiyorsun. Oysa herkes hanımlarıyla gidiyor...” “Haramdır gelmem” dedi. Eve de kimseyi çağıramıyoruz. Oysa ben, yanımda biri olsun istiyorum. “Müsaade et evleneyim. Ben seninle dini nikahlı olarak kalayım. Yanıma da resmi nikahlı birini koyayım...”

Olur mu canım öyle şey!

Ama n'apim, bu iş anca öyle yürürdü. “Saygıda kusur etmeyecek, senin kölen olacak. Hatta, ikinci eşi bana sen seç” dedim. Kabul etmedi.

İkinci eş, açık mı olacaktı?

Evet, onu da İstanbul'dan alırız diye düşünmüştüm. Ama olmadı. Burhan Apaydın'a başvurdu. Apaydın, epey bir süründürdü bizi mahkemelerde, derken boşandık.

Ve siz gittiniz, sizden çok küçük biriyle evlendiniz...

Özlem Hanım, çok küçük değildi, sadece 30 yaş fark vardı aramızda.

Bu millet size o evlilikten beri takık!

Yok canım millet değil, medya takık! Özlem Hanım'la da bir 10 yıl evli kaldık. Davetlere, toplantılara, Avrupa'ya hep birlikte gittik. İstediklerimin yüzde 99.9'u gerçekleşmişti. Ama işte, yapacak bir şey yok. Kader ne ise değişmiyor, kitabımızda ayrılmak yazıyormuş, 10 sene sonra tartışmalar çıktı, oysa huzurum çok yerindeydi. Babasıyla münakaşa ettik. İki tarafın rızasıyla da ayrıldık.

İlk eşiniz Ayşe Hanım sizden rekor bir tazminat talep etti, kazandı ama almadı değil mi? Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

Bizim ailede, zaman zaman Burhan Apaydın devreye girer. Allah'ın filmi bir avukattır, kavga çıkartır, bilmem ne yaptırır. Ayşe Hanım'la 5 yıl bizi mahkeme mahkeme gezdirdi. Sonunda rekor bir tazminat kazandı Ayşe Hanım. Tam 500 milyon, bu zamanın 100 trilyonu! Ama istemedi parayı. Öyle de haysiyetlidir...

Görüşüyor musunuz?

Tabii canım. İkisiyle de konuşuyorum. Özlem Hanım'dan bir oğlum var, 6 yaşında, geliyor, “Bobaaaa, bobaaa ben büyüdüm” diyor. İçim eriyor.

Nedir bu sizdeki genç kadın tutkusu?

Bu işler, biraz da takdiri ilahi...

“Genç kadınlar alnıma yazılmış” mı diyorsunuz!

E tabii. Bazı şeyler değişmez.Kaderin ona saplanmışsa, mecbur onunla evleneceksin. Ama şimdi yalan yok: Genci, yaşlıya tercih ederim. Herkes eder de, itiraf etmez...

“Bu kadar yaş farkı çok, ayıplarlar beni, uygun düşmez!” gibi korkular...

Yok yahu! Herkesin rızası, varsa kime ne. Biz Müslümanlarda, dördüncü hanım bile alınabilir, Bu Allah'ın kuralı...

Yok artık daha neler!

Ama öyle. Erkeği, cennette 40 huri bekliyor...

Siz benimle kafa mı buluyorsunuz?

Hayır. Ben bir Müslüman'ım tabii ki inanıyorum.

Bu dünyada Nazlıcan, Allah geçinden versin, oraya gidince de 40 tane huri...

Evet cennete gidersem 40 huri kesin!

Allah, peki neden hep erkeklere iltimas geçiyor? Bize de 40 Nuri yok mu?

Biliyorsun Allah kadınla erkeği farklı yaratmış. Erkekte 450 çeşit şehvet duygusu var, kadında 50...

Yok bende de 450 çeşit var! Bunların hepsi erkek uydurması!

Olur mu? Kuran'da yazıyor. Hanımlar dayanıklıdır, erkekler değildir. O yüzden de zaten bu ülkede 80 yaşındaki bir sürü adam evleniyor, kendini tutamıyor çünkü. Ama işte beni doladılar dillerine. İstersen seni, benim aldığım hanımdan daha küçük hanım almış olanlarla tanıştırayım.

Sizi kadınlarla birbirinize bağlayan “tutkal”, para mı?

Herkes ister ki, güzel yerde otursun, güzel yemek yesin, güzel yaşasın...

Yani siz, fakir kızlara iyi bir geleceğe kavuşmaları için para veriyorsunuz...

Hayır efendim, onları yaşatıyorum!

Peki İçinizden “Bu kadın benimle param için birlikte oluyor” derken bir rahatsızlık hissetmiyor musunuz?

Bak sana hayata dair bir sır vereyim: Hayatta, önce kendi huzurun ve mutluluğun gelir. Sonra başkasının saadeti. Sen mutlu değilsen, zaten başkasını da edemezsin. Ben 71 yaşındayım ve mutluyum. O da mutlu. Eeee?

Bizim otelde çalışıyordu

Ben her şeye rağmen, bu evliliğin içinde duygusal bir şey olduğuna inanmak istiyorum...

Seni temin ederim, zannettiğin gibi bir menfaat yok. Dinimizde de fakirlere yardım etmek gerekir, zaten bizde fakir- zengin ayırt edilmemiştir. Aile istemiş, kız da istemiş, ben de istemişim. Hukukun gereğini yerine getirmişim, hem rahat edecek...

İyi ama daha 17 yaşında...

Yalan atıyorlar! 13 Temmuz 92 doğumlu. Doldurmadı ama 18'ine girdi.

Nasıl tanıştınız?

Bizim Sarıkamış'taki otelimizdeki lokantanın başıydı. Çok da beceriklidir. Otelin genel müdürü, “Sana dört dörtlük bir hanım buldum. Hem aklı, hem fiziği çok iyi” dedi, resmini gönderdi. “Eğer hanım kız beni alıyorsa, annesi babası da müsaade ediyorsa, bu kıza talibim!” dedim. Sonra zaten İstanbul'a geldiler.

Heyecan?

Biraz oldu tabii. Ben zaten onu İstanbul'a davet etmek için aradığımda ulaşamadım, “Seni iki sefer aradım. Lütfedip beni aramıyorsun. Nerelerdesin?” dedim. “Kuafördeydim kusura bakma duymamışım...” dedi. “Benim için mi güzelleşiyorsun” dedim. “Yoo ben zaten güzelim!” dedi. Kendine güveni tam, ne istediğini biliyor, acayip bir şey.

Bütün bu yaşananlarda sizi rahatsız eden hiç mi bir şey yok?

Hayır yok. Ben 71 yaşındayım, benim rakiplerim üç tane dost tutuyor, her sene bir tanesini değiştiriyor. Ben de öyle yapabilirdim, üç değil 6 tutardım, gelirdi biri 15 gün kalırdı, sepetlerdim, memlekette nasıl olsa yüz binlerce var. Ama hiç güzel bir şey değil bu! Ben devletin, hukukun içinde olan bir evliliği yaptım. Tek sorun: Yaş farkı.

Siz aranızda ne konuşuyorsunuz?

Nasıl yani? Her şeyi! 60 yaşındaki kadından akıllı. Akşam eve gidince bana diyor ki, “Şu gazeteye niye böyle söyledin? Televizyonda neden öyle dedin?”

Vayyyy.

Evet evet yaman bir şey. Bizde kaldılar, sonra Kuşadası'na gittik. Nikahı kıydık. Onun ailesinden21 kişi vardı. Nazlıcan gelinlik giydi, ben de beyaz bir takım. Anası babası da imza bastı, nikah bitti. Sonra baktık, havaalanında basın bekliyor bizi.

Cinsel güçle övünmek hoş değil ama

İşin içinde cinsellik yoksa neden bakıcı tutmadınız?

Şimdi beni konuşturacaksın. Tabii ki işin temeli cinsellik...

Ama böyle demiyorsunuz, kıvırtıyorsunuz...

Yav cinsellik tabii ki var! Ama ben kendi şartlarımı da anlatıyorum, gece su almak için kalktığım doğru. Şimdi bak, 25 yaşında bir erkek için bir numaralı şart cinsellik olur, kız güzel midir, cinsel midir ona bakar...

50 yaşında?

Yarı yarıya...

60-70?

Genellikle o iş bitmiştir! Ama bende farklı. Şimdi bana deseler o iş yok. Yalan! Bende çok iş var. Bir hanımın isteyeceği, en iyi iş bende! 25 yaşında nasılsam, öyleyim, hatta yüzde 100 daha iyiyim...

Nasıl oluyor?

Valla ben de bilmiyorum.

Acaba siz de bir hormon fazlalığı mı var?

Galiba. Ölçtürmedim ama testosteronumu ölçtürmek istiyorum.

Bunlar palavra mı?

Hayır efendim. Palavra olsa, genç hanım alır mıyım? İnsanın cinsel gücünü anlatması hoş değil, ama sen çok zorladın, ben o bakımdan iyiyim yani. Gittikçe iyileştim nedense. Özlem'le beraber iken bayağı fark etti. O fark da devam etti...

Allah daha fazla versin o zaman!

Yok, daha fazlasını istemem!

Nazlıcan beni aldı diye kurban kessin!

70 yaşındaki bir erkek çok popüler ve karizmatik değilse hiçbir kadın ona gitmez diye düşünüyordum. Yanılıyor muyum?

Başkalarını bilemem, bu ülkede benim gibi ya üç tane daha vardır ya da yoktur. Ben de Nazlıcan'ın yerinde olsam Halis Toprak'ı alırdım. Yaşına da bakmazdım. Her yerde hâlâ itibarım var benim. Bir yere girerim insanlar ayağa kalkar. Hatta, Nazlıcan olsam Halis Toprak'ı aldım diye kurban keserdim! Güzel olduğu kadar akıllıymış demek ki.

Viagra mı? Haşa!

Durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz...

Yüzde 5 miymiş neymiş bizim gibi adamlar, belki daha da azdır. Birkaç doktora da sordum.

Viagra- miagra?

Haşa! İhtiyacım yok. Doktora gittim dedi ki, fazlalık var.

Ne fazlalığı?

Beynin ortasında bir şey. Gerçekten öyle söyledi. Uzun uzun anlattı. Bize nasip oldu. Nasip olduğu için de mutluyuz. Allah bana bu kudreti vermiş, bir de 18 yaşında birini vermiş, daha ne isterim?

En az 50 aile kızımla evlen diye kapıma geldi

Nazlıcan size niye geldi?

Niye gelmesin? Bir aydır “Nazlıcan, Nazlıcan” diye yazılıyor, bu kötü bir şey değil ki! Neredeyse dünya tanıyacak onu!

Size bütün bu itirazlar neden biliyorsunuz değil mi? Kadını metalaştırmak bu...

Yooo. Parayla satın almak ile paralı adam almak arasında fark var! Nazlıcan zengin ve itibarlı birini aldı. Ondan evvel 50 kişi evime geldi. Hiçbirini beğenmedim.

Niye geldi bu insanlar?

“Kızıma bak, beğenirsen al” diye getirdiler. Bizzat aileleri. Kızlar da 18-20 yaş arasında değişiyordu. Ama beğenmedim. İçim kaynamadı. Ama Nazlıcan başka. Fizik bakımından da Türkiye çapında. Sonra çok hanım. Her tarafı muhterem...

Dansa gitmek istese, yüzmeye gitmek istese, ormanda yürümek istese, ne bileyim çarşıya gitmek istese...

Bir tek çarşıya gitmek ister! Diğerlerini zaten istemez ki. Öyle yetişmemiş. Ne var, çarşıya da gideriz birlikte.

Ele ele geziyor musunuz, göz göze bakışıyor musunuzu?

Valla, biz çok uyumluyuz. Zannedersin ki Nazlıcan, yarım asırdır Aslanlı Köşk'te yaşıyor. O kadar hakim her şeye. Dün akşam bir arkadaşın evine yemeğe davetliydik. Birlikte gittik. Çok gurur duydum eşimle. Bir güzeldi.

Alıntı.

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


BU ÜYEYE ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR

Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi,23/08/2008 tarih ve 2008/318 nolu kararı gereği bu üyeye erişim TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir.
> 1 <