Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Ben ağlamayayım da kim ağlasın !?

> 1 <

crazy_31

grup tuttuğum takım
Yarbay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1126 ileti
Yer: miyim yemem
İş: siz güçsüz
Kayıt: 17-03-2006 14:34

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #85376 09-07-2006 14:54 GMT-1 saat    
Mehmet Âkif bir yaşlı zâtı anlatıyor:

Sultan Ahmet camiine gidiyorum her sabah

ne kadar erken gidersem gideyim mihrabın bir kenarında

saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam ümitsizce bedbin durmadan ağlıyor.

O kadar ağlıyor ki ağlamadığı tek dakikayı yakalayamadım.

Nihayet bir gün yanına sokuldum.

Muhterem dedim, Ah Efendim dedim, Allah'ın rahmetinden bir insan bu kadar ümitsiz olur mu?

Niye bu kadar ağlıyorsun?

Bana "Beni konuşturma" dedi, "kalbim duracak".

Ben çok ısrar edince ağlıya ağlıya anlattı.

Dedi ki : "Ben Abdulhamit Cennet mekânın devrinde bir binbaşıydım orduda.

Bir birliğim vardı benim de.

Annem babam vefat edince, servetimiz vardı

payimar olmasın diye sadarete bir istifa dilekçesi gönderdim.

Dedim ki annem babam vefat etti falan yerdeki mağazalarımız,

filan yerdeki gayri menkullerimiz... bunlara nezaret edecek bir nezaretçiye ihtiyaç vardır.

İstifam kabul buyurulursa, istifa etmek istiyorum.

Biraz sonra bana doğrudan doğruya hünkârdan bir yazı geldi,

istifan kabul edilmedi.

Öyle anlaşılıyor ki istifa dilekçem padişaha gönderilmişti.

Ben bir daha dilekçe verdim yine aynı cevap geldi.

Bizzat çıkayım huzuruna şifai olarak görüşeyim,

bu celâdetli padişah cidden çok celadetli (yiğitlik, kuvvet ve şiddet).

Ben yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldım.

Tuhaf gelir size nasıl sen kaldın diyeceksiniz?

Yaşlı yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldım,

Abulhamit faytonda giderken faytonun sağındaki solundaki nefes almaya bile korkarlardı, derdi.

Medet Efendi. Allah rahmet etsin evliyaullahtan bir zâttı.

Ben bizzat o celâdetli, haşmetli padişahın huzuruna çıktım.

Hünkârım dedim. İstifamın kabulünü rica edeceğim dedim.

Durumumuz budur dedim.

Derin derin biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyordu, yüzünün halinden belliydi.

Israrıma da dayanamadı, öfekeli bir edayla, elinin tersiyle beni iter gibi

"Haydi istifa ettirdik" dedi seni.

Ben döndüm sevinerek geldim işimin başına.

Gece âlem-i manada orduların teftiş edildiğini gördüm.

Gördüm ki son savaşı vermek üzere şarkında ve garbında savaşan orduları

bizzat Rasul-i Ekrem teftiş ediyor.

Efendimiz (SAV) yıldızın önünde duruyordu.

Bütün Türk ordusu Aleyhissalatu Vesselam'a teftiş veriyordu.

Osmanlı padişahlarının ileri gelenleri vardı.

Abdulhamit'de edeble, kemerbeste-i ubudiyetle kâinatın Fahr'ının arkasında duruyordu.

Bütün ordular geçti. Derken benim birlik geldi;

başında kumandanı olmadığı için darma dağındı.

Efendimiz döndü Abdulhamit'e dedi ki "Abdulhamit! Nerede bu ordunun kumandanı?",

Abdulhamit Han "Ya Rasulallah!, çok istedi, ısrar etti, istifa ettirdik.".

Efendimiz

"Senin istifa ettirdiğini, biz de istifa ettirdik"

buyurdu.

Ben ağlamayayım da kim ağlasın !?.."

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


crazy_31:
...neyleyim KIRMIZI deyince, BEYAZ demeyen yari..
> 1 <